İnsanın öğrenme sürecinin ve çocuklara özgü, sevimli ancak mantığa
aykırıymış gibi görünen kavramların ardındaki giz perdesini araladı. Felsefe ve
ruhbilimin öncülerinden sayılan İsviçreli bilim damı.
Jean Piaget, meslek yaşamının büyük bir bölümünü çocukları dinleyip, gözleyerek
ve dünyanın her köşesinden bilim adamlarının aynı konuda hazırladıkları
raporları inceleyerek geçirdi. Piaget sonuçta, çocukların yetişkinlerden çok
farklı düşündüklerini ortaya koydu.
Kendilerini ancak dile getirebilen binlerce yeniyetmeyle yaptığı görüşmelerden
sonra, Piaget söz konusu yaş grubunun dışa vurdukları o şirin, ancak mantığa
aykırıymış gibi gelen görüşlerinin ardında kendilerine özgü bir düzen ve
mantığı olan düşünce süreçlerinin yatabileceği sonucuna vardı. Einstein bunu,
"yalnızca bir dahinin akıl erdirebileceği basitlikte bir buluş"
olarak nitelendirdi. Piaget'nin ortaya attığı görüş, zekânın özünde yatan
işlevlere yeni bir pencere açtı.
10 yaşında yayımladığı ilk bilimsel raporundan 84 yaşında ölümüne dek uzanan,
yaklaşık 75 yıllık yoğun bir araştırma süreci sonunda Piaget gelişimsel
ruhbilim, bilişsel kuram ve genetik bilgi kuramı (epistemoloji) adı verilen
birçok yeni bilim dalının gelişmesine katkıda bulundu.
Eğitim konusunda düzeltimci biri sayılmasa da, Piaget, günümüzde eğitime yeni
bir çehre getirilmesini hedefleyen eylemlerin temelini oluşturan çocuk düşünce
biçimini su yüzüne çıkarttı. Çağdaş insanbilimcilerinin ortaya attıkları
"soylu yabanıllar" ve "yamyamlar" türü öykülere kıyasla,
Piaget, çok farklı bir görüş ortaya attı. Bu açıdan ele alındığında, Piaget'nin
çocukların düşünce biçimini ilk kez ciddiye alan bir bilim adamı olduğu
söylenebilir.
Çocuklara aynı ilgiyle yaklaşan Amerikalı John Dewey, İtalyan Maria
Montessorive Brezilyalı Paulo Freire gibi bilim adamları okullarda hemen bir
değişime gidilmesi yönünde çok daha yoğun bir çaba harcamalarına karşın
Piaget'nin eğitime katkısı çok daha etkili oldu.
Jean Piaget'nin çocukların bilgiyle doldurulacak boş çuvallar olmayıp bilginin
etkin yapıcıları oldukları, sürekli olarak kendilerine özgü kuramlar yaratıp
bunları sınadıkları yönündeki görüşü kuşaklar boyunca eğitimciler tarafından
saygıyla karşılandı.
Freud ya da B. F. Skinner kadar ünlü olmasa da, ruhbilimine katkısı çok daha
uzun ömürlü oldu. Bilgisayarlar ve internet çocuklara giderek çok daha geniş
kapsamlı sayısal dünyalara ulaşma olanağı tanırken, Piaget'in öne sürdüğü
görüşler çok daha belirgin bir önem kazandı.
Piaget, İsviçre'nin Fransız kesimindeki, şarap ve saatleriyle tanınan Neuchatel
Bölgesi'nde yetişti. Babası Ortaçağ bilimleri profesörü, annesi ise katı bir
Kalvinist idi.
Küçük yaşta doğa bilimleriyle yakından ilgilenen dahi bir çocuktu. 10
yaşındayken gerçekleştirdiği gözlemler yalnızca üniversite kitaplarında
açıklamaları bulunabilecek türde çalışmalardı. Kitaplık görevlisinin kendisine
bir çocukmuş gibi davranmasına son vermek amacıyla albinoz serçelerin görüş
gücü üzerine kısa bir not yayımladı ve amacına ulaştı.
Doktorasını hayvanbilim konusunda yapan Piaget, herhangi birşeyi kavramanın tek
yolunun o şeyin nasıl evrildiğinin anlaşılması olduğunu savunan görüşünü ortaya
attı.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Piaget, ruhbilimle ilgilenmeye başladı. Zürih'e
giderek Carl Jung'un derslerine katıldı, ardından Paris'e giderek
mantık ve ruhsal bozukluklar konusunda eğitim görmeye başladı. Alfred Binet'nin
çocuk ruhbilimi laboratuvarında Theodore Simonile birlikte çalışan Piaget, aynı
yaştaki Parisli çocukların doğru-yanlış seçenekli zekâ testlerinde benzer
yanlışlar yaptıklarının ayırdına vardı.
Onların uslama sürecinden son derece etkilenen bilim adamı çocuğun kafa
yapısının özüne inilerek insanın öğrenme sürecinin su yüzüne
çıkartılabileceğini öne sürdü. Bu arada İsviçreli bilim adamları, çocukları
oynarken inceden inceye gözleyip kullandıkları sözcükleri ve sergiledikleri
davranış biçemlerim kaydetmeye başladılar.
Rüzgâr Nasıl Oluşur?
En tanınmış deneylerinden birinde Piaget, çocuklara "Rüzgâr nasıl
oluşur" diye soruyor ve karşılıklı konuşma şöyle sürüyordu:
Piaget: Rüzgâr nasıl oluşur?
Julia: Ağaçlar.
P: Nereden biliyorsun?
J: Onları kollarını sallarken gördüm,
P: Bu nasıl rüzgâr oluşturuyor?
J: (Elini yüzünün önünde sallayarak) İşte böyle. Ama onların kolları daha uzun.
Hem daha çok ağaç var.
P: Okyanuslardaki rüzgâr nasıl oluşuyor?
J: Karadan oraya esiyor. Yok, yok. Dalgalardan...
Piaget, erişkin ölçütlerine aykırı olmakla birlikte, Julia'nın görüşlerinin
"yanlış da sayılamayacağını", bunların oldukça mantıklı ve çocuğun
bilgi edinme sürecine uygun olduğunu gördü. Çocuğun bilgisini sınarken
"doğru" ya da "yanlış" biçiminde bir ayrıma gidilmesi
olayın tam olarak kavranamaması ve çocuğa yeterince saygı gösterilmemesi
demekti.
Piaget'nin amacı, rüzgarla ilgili sohbetten yola çıkarak, çocukların sözel bir
açıklama getirmede erişkinler denli becerikli olamadıklarında başvurdukları
yöntemlerle ilgili bir kuram oluşturmaktı.
Çocuğa Nasıl Davranmalı?
Kendisi bir eğitimci değildi ve böylesi durumlarda nasıl bir tavır takınılması
gerektiği yönünde asla kurallar koyma yoluna gitmedi. Gelgelelim, çalışmaları
büyüklerin çocuğun davranışlarını hemen düzeltme yoluna gitmelerinin son derece
yanlış olabileceğini, onlara kendi kuramlarını oluşturma olanağını tanımanın
çok daha yararlı olduğunu ortaya koyuyor.
Piaget bu görüşünü belirtirken, "Çocuklar yalnızca kendi keşfettikleri
şeyleri gerçek anlamda kavrayabilirler. Onlara bir şeyleri şipşak öğretmeye
kalkıştığımızda, bu şeyleri kendilerinin yeniden keşfetmelerini engellemiş
oluruz." diyor.
Piaget'in izinden gidenler çocukların, nesnelerin gözden yittiklerinde yok
oldukları, ayla güneşin insanı sürekli izlediği, büyük şeylerin yüzdüğü ve
küçüklerin dibe çöktüğü türünde ilkel fizik yasalarına sonsuz bir hoşgörüyle
yaklaşırlar. Einstein, kendi geliştirdiği görecelik kuramının mantığa aykm
gelmesinden olsa gerek, özellikle de Piaget'nin yedi yaşındakilerin daha hızlı
gitmenin daha çok zaman aldığı konusunda diretmeleri yönündeki görüşünden çok
etkilendi.
Hemen hemen her eğitimci Piaget'nin çocuğun gelişimiyle ilgili olarak öne
sürdüğü dört aşamayı (duyumsal devinim, ön-edimsel, somut edimsel ve biçimsel
edimsel) ezbere bilse de, onun çok daha önemli görüşleri, belki de eğitimciler
tarafından "çok ağdalı" bulunduğu için, pek iyi bilinmez.
Bilgi Kuramı
Piaget asla kendisini bir çocuk ruhbilimcisi olarak görmedi. Onun asıl ilgi
alanı, Piaget bu konuya el atıp onu bir bilime dönüştürünceye dek, tıpkı fizik
gibi felsefenin bir dalı olarak ele alınan bilgi kuramı idi. Piaget, bilgiye
ulaşmanın birden çok yolu olduğunu ve bunların yargılama yoluna gidilmeden bir
düşün adamının titizliğiyle incelendiğini öne süren, bir tür göreli bilgi
kuramını oluşturdu.
Piaget'den bu yana söz konusu alanın sınırları kadınlara özgü düşünce
biçemleri, Afromerkezli düşünce biçemleri, dahası bilgisayara özgü düşünce
biçemleri gibi konularla daha da genişledi. Gerçekten de, yapay zekâ ve zekânın
bilgi işlem modeli Piaget'e sanıldığından çok daha fazla şey borçludur.
Piaget'nin geliştirdiği kuramın özünde, çocukların bilgiye ulaşma yöntemlerinin
derinliklerine inilmesinin genelde bilginin nasıl oluşup geliştiğine ışık
tutacağı görüşü yatmaktadır. Bu görüşün gerçekten de bilginin daha iyi
kavranmasına neden olup olmadığı ise, Piaget ile ilgili her şey gibi,
tartışmalı bir konudur.
Son on yıldır Piaget'nin görüşlerine bilginin beynin içsel bir öğesi olduğu
yönünde bir görüşle karşı çıkılıyor. İncelikli deneyler yeni doğan bebeklerin
Piaget'nin çocukların oluşturduklarına inandığı bilgilerin bir bölümüne
doğuştan sahip olduklarını ortaya koyuyor. Ne var ki, bilişsel kuram alanında
Piaget'nin günümüzde de dev konumunu koruduğuna inananlar için, bebeğin doğuşta
sahip olduğu bilgi ile erişkinlerin sahip olduğu bilgi arasındaki fark öylesine
büyüktür ki, yeni buluşlar bu açığı kapatmak şöyle dursun, olaya daha da
gizemli bir boyut kazandırmaktadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
YATMA ZAMANI
GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...
-
Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devlet yönetiminin millet egemenliği esasına dayandırılma...
-
KARADENİZ BÖLGESİ A. BÖLGENİN GENEL COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ Türkiye’nin kuzeyinde yer alan bölge, ismini Karadeniz’den alır. Doğuda Gürc...
-
14. Yüzyıl Başlarında Anadolu ve Avrupa’nın Genel Durumu 1243 yılında Kösedağ Savaşı’nı kaybeden Türkiye Selçuklularının merkezi otorites...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder