22 Ocak 2014 Çarşamba

TÜRKİYE’DE YERLEŞME

Beşeri coğrafya bakımından yerleşme, insanın herhangi bir alanı yurt edinmesi ve orada sürekli yaşaması olayıdır. Geniş anlamı ile yerleşme, insanların sürekli oturduğu ve yararlandığı sahadır.
A.  YERLEŞME ALANINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1.   İklim
Yerleşmeyi etkileyen en önemli faktördür. Dünyada orta kuşak karalarında iklim koşulları uygun olduğundan nüfus fazla iken; çöllerde, kutup bölgelerinde, bataklıklarda ve yüksek dağlık alanlarda, iklim koşulları uygun olmadığından nüfus çok azdır. Yine, ekvatoral bölgede 0 – 1000 metre yükseltileri arasında, aşırı nemli, ve bunaltıcı bir iklim etkili olduğundan Amazon ile Kongo havzalarında da nüfus azdır.
2.   Yeryüzü Şekilleri
Dağlık, çok engebeli ve yüksek sahalar, yerleşmelerin kurulmasını ve gelişmesini önemli ölçüde engellemektedir. Buna karşılık düz ovalık alanlarda tarım, ulaşım, sanayi faaliyetleri daha çok geliştiğinden nüfus fazladır. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde nüfus yoğunluğunun az, Marmara ve Ege bölgelerinde fazla olması buna örnektir.
3.   Toprak
Verimsiz toprakların bulunduğu yerler nüfusça tenha iken (Tuz gölü çevresi), verimli toprakların bulunduğu yerlerin nüfusu fazladır (Çukurova ve Ege ovaları gibi).
4.   Ekonomik Kaynaklar
Ekonomik kaynakların fazla olduğu, sanayi, ticaret faaliyetlerinin yoğun olduğu, maden ve enerji kaynaklarının çok bulunduğu yerlerde nüfus yoğunluğu artmaktadır. Ülkemizde Marmara Bölgesi ile Zonguldak, Karabük, Ereğli, Batman gibi merkezlerin nüfusça yoğun olmaları ekonomik kaynakların çok olmasındandır. Ekonomik kaynakların yetersiz olduğu bölgelerde, halk geçimini temin etmek için göç etmekte ve nüfusları azalmaktadır.
Bir yerleşim merkezinin gelişmesinde; iklim, yeryüzü şekilleri, toprak ve ekonomik kaynakların yanı sıra endüstri, yer altı kaynakları, idari yapı, turizm, eğitim, dini konum, tarım, ulaşım, ticaret ve mimari gibi faaliyetler de etkili olur.
B.  TÜRKİYE’DE YERLEŞME ŞEKİLLERİ
İnsanların yaşayış biçimi bakımından yerleşmeler kır ve kent olmak üzere ikiye ayrılır.
1.   Kır Yerleşmeleri
Geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan insanların oluşturduğu yerleşmelerdir. 2000 yılına göre, Türkiye nüfusunun % 34,99’u kır yerleşmesi şeklindedir. Kır yerleşmeleri; köy altı yerleşmeleri, köyler ve beldeler olmak üzere üç grupta toplanabilir.
a.   Köy Altı Yerleşmeleri
Bu tür yerleşmeler köy ile tek ev arasında bir geçiş tipidir. Köy altı yerleşmelerinin çoğu geçicidir. Buralarda yılın belirli bölümlerinde kalınır. Bazen de geçici yerleşmeler sürekli yerleşmelere dönüşebilmektedir. Başlıca köy altı yerleşmeleri şunlardır:
Yayla: Yaz aylarında hayvanları otlatmak ve onlardan elde edilen ürünleri değerlendirmek ya da dinlenmek ve serinlemek amacıyla oluşturulan yerleşmelerdir. Yaylacılık Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
Mezraa: Kültür bitkileri yetiştirilebilecek ya da hayvan beslenebilecek bir alanda, birkaç ev ile bu evlerin eklentilerinden oluşan yerleşmelerdir. Ülkemizdeki mezraların çoğunluğu Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindedir.
Kom: Köylerden uzakta, büyük çayırlıklar içinde kurulmuş evler ve eklentilerinden oluşan yerleşmelerdir. Komlara daha çok yaz aylarında yerleşilir ve kış başlarında terk edilir. Komlar daha çok hayvan yetiştirmek ve beslemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu kom yerleşmelerinin en çok olduğu bölgedir.
Ağıl: Köylerin yakınında, özellikle küçükbaş hayvanları geceletmek için hazırlanmış etrafı çevrili yerlerdir. Genelde üstü açık olan ağılların bir köşesinde de çoban kulübesi vardır.
Oba: Hayvancılık yapan ailelerin kurdukları, birkaç evden ya da birkaç çadırdan oluşan geçici yerleşmelerdir. Ege Bölgesi, Güney Marmara, Doğu Karadeniz, Orta Karadeniz, Batı Toroslar ve Güneydoğu Toroslar’da yaygındır.
Divan: Hepsi birlikte bir köyü oluşturan, ancak birbirlerinden uzakta kurulmuş olan mahallelerdir. Divanlar geçici yerleşmelerden değildir.
Çiftlik: Çiftlikler, ekonomik anlamda bir tarım ve hayvancılık işletmesidir. Bazı çiftliklerde yalnızca tarım veya hayvancılık yapılırken, bazılarında her ikisi de birlikte yapılmaktadır. Çiftliklerde, çiftlik evi ile çiftlik arazisi yer alır. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri ile Trakya’da çiftlikler yaygındır.
Dam: Bağcılıkla birlikte, hayvancılık faaliyetlerinin yapıldığı 15 – 20 evden oluşan geçici yerleşmelerdir. Ege Bölgesi’nde rastlanmakla birlikte ülkemizde pek yaygın değildir.
Dalyanlar: Deniz kıyılarında kurulmuş balık üretme ve avlanma yerleridir. Akdeniz ve Ege kıyılarında yaygındır.
Bağ Evleri: Yalnızca bağcılık yapmak ve üzüm hasat döneminde konaklamak amacıyla bağların içinde veya çevresinde yapılmış olan evlerdir. Ege Bölgesi’nde yaygındır.
Yazlık Sahil Yerleşmeleri: Deniz kıyılarında yaz aylarında yerleşilen ve iç turizme hizmet eden yerleşmelerdir. Ege, Akdeniz ve Marmara kıyılarında yaygındır.
Bütün bunların yanında; taş, kireç ve kum ocakları, değirmenler, kara yolları boyunca yer alan otel ve lokantalar ile akaryakıt istasyonları köy altı yerleşmeleri arasında sayılmaktadır.
b.   Köyler
Köyler, Türkiye’nin en küçük idari birimleridir. Köylerin ekonomisi tarıma dayanır. Köy halkının geçim kaynağı tarla ürünleri, bağcılık, meyvecilik, ormancılık ve hayvancılıktır. Muhtar tarafından yönetilen köyler, devamlı yerleşmelerdir. Türkiye’nin her tarafında köy yerleşmeleri yaygındır. Türkiye’de 1996 yılına göre 36 433 köy yerleşmesi vardır.
c.   Beldeler
Köy yerleşmeleri ile kent yerleşmeleri arasında bulunan ve her iki yerleşme biçimine ait bazı özellikleri taşıyan yerleşmelerdir. Beldelerde yaşayan halk genelde tarımla geçinmekle birlikte, ticaret ve zanaatla uğraşanlar da vardır. Beldeler zamanla gelişerek ilçelere dönüşebilmektedir. Nitekim ülkemizde; Bodrum, Marmaris, Çeşme, Seydişehir, Aliağa, Dalaman, Çamlıyayla gibi birçok belde gelişerek ilçe olmuşlardır.
Köylerin daha gelişmiş bir biçimi olan beldelerde, belediyeler kurulmuştur. Kırsal kesimdeki yerleşmeler toplu ve dağınık olmak üzere ikiye ayrılır.
Toplu Yerleşme: Evlerin birbirine yakın olduğu yerleşme biçimidir. Suyun az olduğu yerlerde ve arazinin düz olduğu ovalık alanlarda insanlar toplu olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde toplu yerleşmeler fazladır.
Dağınık Yerleşme: Suyun (yağışların) bol olduğu yerlerde, arızalı ve eğimli bölgelerde, evlerin birbirinden uzak olduğu bahçeler içerisinde insanlar dağınık olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi, dağınık yerleşmenin en yaygın olarak görüldüğü yerdir.
2.   Şehirler (Kentler)
Nüfuslarının çokluğu ve kapladıkları alanın genişliği bakımından köy ve beldelerden ayrılan en büyük yerleşmelerdir. Şehirlerde sanayi ve hizmet sektörü gelişmiştir. 2000 yılına göre, Türkiye nüfusunun % 65,01’i kent yerleşmesi şeklindedir. Ülkemizde özellikle sanayinin gelişmesine paralel olarak göç olayı artmış ve yeni kentler ortaya çıkmıştır. Mevcut kentlerde de aşırı büyümeler meydana gelmiştir. Türkiye’de kentleşme hızı, sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum kentlerde bir çok problemi de beraberinde getirmiştir. Yurdumuzda kentleşme oranının en yüksek olduğu bölge Marmara Bölgesi’dir. Bu durum, bölgenin çok göç aldığını ve sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara Bölgesi’ni Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder. Kentleşme oranı en az Karadeniz Bölgesi’nde görülür.
Türkiye’de şehirler nüfuslarına ve fonksiyonlarına göre olmak üzere iki gruba ayrılır.
a.   Nüfuslarına Göre Şehirler
Küçük Şehirler: Nüfusları 10 bin ile 25 bin arasındaki şehirlerdir.
Orta Büyüklükteki Şehirler: Nüfusları 25 bin ile 100 bin arasındaki şehirlerdir.
Büyük Şehirler: Nüfusları 100 bin ile 500 bin arasındaki şehirlerdir.
Metropolitan Şehirler: Nüfusları 500 binden fazla olan şehirlerdir. Çok büyük şehirler de denir.
b.   Fonksiyonlarına Göre Şehirler
Tarım Şehirleri: Şehrin kurulması, gelişmesi ve halen devam etmesinde tarım faaliyetleri etkilidir.
Karadeniz Bölgesi’nde; Giresun, Rize, Düzce, Bafra, Erbaa, Niksar.
Marmara Bölgesi’nde; Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz.
Ege Bölgesi’nde; Akhisar, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Söke, Tire.
Akdeniz Bölgesi’nde; Kadirli, Ceyhan, Kilis, Kırıkhan, Burdur.
İç Anadolu Bölgesi’nde; Karaman, Aksaray, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde tarım şehirlerine en iyi örneklerdir.
Ticaret Şehirleri: Genellikle ulaşım yolları üzerinde bulunan bu şehirlerde iç ve dış ticaret canlıdır. İstanbul ve İzmir en önemli ticaret şehirleridir. Denizli, Manisa, Aydın, Konya, Eskişehir, Erzurum, Malatya, Elazığ, Van, Şanlı Urfa, Gazi Antep ve Diyarbakır önemli ticaret şehirlerindendir. İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, İskenderun ve Trabzon gibi merkezlerde, serbest ticaret bölgeleri kurulmuştur. Bu bölgelerin işlerlik kazanması ile ticarete dayalı faaliyetler gelişecek ve şehirlerin ticari fonksiyonları artacaktır.
Liman Şehirleri: İthal ve ihraç ürünlerimizin deniz yoluyla geldiği limanlara sahip şehirlerdir. İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Trabzon, Samsun, Zonguldak, Ereğli ve İskenderun örnek olarak verilebilir. İstanbul aynı zamanda en büyük liman şehrimizdir.
Sanayi Şehirleri: Kentlerin hızlı büyümesinde en etkili olan faktördür. Fabrikaların ve atölyelerin yoğun olduğu şehirlerdir. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, İzmir, Adana, Batman, Karabük, Ereğli, İskenderun, Seydişehir gibi merkezler örnektir.
İdari, Askeri ve Kültürel Şehirler: Ankara ve Diyarbakır gibi iller idari şehirler hüviyetindedir. Sarıkamış, Erzurum, Erzincan, Konya, Malatya gibi şehirlerde de askeri fonksiyonlar ağır basmaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirler aynı zamanda kültür şehirleridir.
Turizm Şehirleri: Gelirlerinin önemli bir bölümünü turizmden karşılayan şehirlerdir. İstanbul, İzmir, Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum, Nevşehir, Göreme, Fethiye, Bursa turizm şehirlerine en iyi örnektir. Turizm şehirlerinde, nüfus yıl boyunca sabit olmayıp, mevsimler arasında büyük değişmeler görülebilir.
Maden ve Enerji Kaynaklarının Bulunduğu Şehirler: Zonguldak, Soma, Tavşanlı, Elbistan, Batman, Seydişehir gibi merkezler örnek verilebilir. Bu şehirlerin nüfusları maden zenginliğinin bitmesine göre azalabilir.
C.  ŞEHİRLERİN GELİŞMELERİ VE SORUNLARI
Türkiye, özellikle 1950 yılından itibaren hızlı bir gelişme süreci içine girmiştir. Şehirleşmenin artmasında; nüfusun hızla artması, ulaşım ağının ve teknolojinin gelişmesi, köyden şehre olan yoğun göçler gibi faktörler etkili olmuştur. Bu durum, beraberinde bir çok sorun getirmiştir. Şehirlerin başlıca sorunları şunlardır:
1.      Gecekondulaşma: Şehirlerin en büyük sorunlarındandır. Şehirleşme sonunda, gecekondular hızla artmış ve şehir içinde ayrı bir semt meydana gelmiştir. Gecekondulardan oluşan semtlerde yol, kanalizasyon gibi alt yapı hizmetleri yetersiz kalmıştır.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Gazi Antep gibi şehirler, gecekondu semtlerinin en yaygın olduğu semtlerdir şehirlerdir.
2.      Düzensiz Yapılaşma: Hızlı şehirleşme, düzensiz yapılaşmayı da beraberinde getirmiştir. Sanayi tesisleri, yerleşme alanlarına ve tarım arazileri üzerine kurulmuştur. Bunun sonucunda çevre kirlenmiştir. Şehirleşme hızı fazla olduğundan, önceden bulunan ana caddeler trafik yükünü kaldıramaz hale gelmiş, trafik düzensizliği başlamıştır.
3.      Yeşil ve Açık Alanların Yetersizliği: Bugün, şehirlerimizin hepsinde insanların dinlenebileceği, çocukların oynayabileceği yeşil ve açık alanlar yetersizdir. Bu durum hızlı kentleşmenin bir sonucudur.
4.      Hava Kirliliği: Özellikle kış aylarında, hava kirliliği bütün şehirlerimizde artmaktadır. İstanbul, Bursa ve Ankara gibi illerde görülen hava kirliliği doğal gaz ve ithal kömür sayesinde önemli oranda giderilmiştir.
5.      Çöplerin Toplanması ve Depolanmasındaki Zorluklar: Yoğun nüfuslu şehirlerde, sanayi tesislerinde ve meskenlerden çıkan katı atıkların toplanması ve depolanmasında önemli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu durum çevre kirliliğine yol açmaktadır. Özellikle sanayi tesislerinden çıkan kirli ve zehirli maddeler çevre kirliliğini en üst düzeye çıkarmaktadır. İzmit ve İzmir körfezleri ile İstanbul’da Haliç kirlilik konusunda ün yapmışlardır.
6.      Sosyal ve Kültürel Gelişimin Sağlanamaması: Normal koşullar altında, şehirler ülkeye sosyal ve kültürel alanda öncülük etmelidirler. Ancak, şehirlerdeki hızlı nüfus artışı sosyo – kültürel yapılaşmayı alt üst etmiştir. Bu nedenle, özellikle gecekondu semtlerinin yaygın olduğu kentlerde kırsal kültür devam etmektedir.
7.      Şehirlerde Rahat ve Modern bir Şekilde Yaşama Durumunun Ortadan Kalkması: Şehirlerdeki sanayi tesisleri ve diğer sektörler, hızla artan nüfusun hepsini istihdam edememektedir. Bunun sonucunda da işsiz sayısı artmaktadır. Ekonomik zorluklar arttığı için, insanlar geçimini temin etmekte güçlükler çekmektedir.
D.  TÜRKİYE’DE MESKEN TİPLERİ
Meskenler, insanların oturduğu, barındığı ve yaşadığı yerlerdir. Özellikle kır yerleşmelerinin yapımında kullanılan malzemeler doğal çevre ile yakından ilgilidir. İklim özellikleri, jeolojik yapı ve bitki örtüsü meskenlerin malzemesini etkileyen doğal faktörlerdir. Bunun yanında ekonomik ve kültürel seviye de meskenlerin malzemesini etkiler. Meskenler dört gruba ayrılır:
1.   Ahşap Meskenler: Bu tür meskenlerin dağılışı, ormanların dağılışı ile yakından ilgilidir. Ormanlık yörelerdeki meskenlerde daha çok ahşap malzemeler kullanılır. Karadeniz Bölgesi ahşap meskenlerin en yaygın olduğu bölgedir. Akdeniz, Marmara ve Ege’de de orman köylerinde ahşap evlere yaygın olarak rastlanır. Bu mesken tipi ülkemizde giderek azalmaktadır.
2.   Toprak Meskenler: Taş ve ahşap malzemelerin bulunmadığı, yarı kurak bölgelerin meskenlerinde toprak malzeme kullanılır. Killi topraklar samanla karıştırılarak çamur haline getirilir ve kerpiç elde edilir. Bu kerpiçler yapı malzemesi olarak meskenleri oluşturur. Toprak meskenler İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
3.   Taş Meskenler: Bir yerin çevresinde taş malzemeler yaygınsa konut yapımında taşlar kullanılır. Taşların bulunması o  yerin jeolojik özelliklerine bağlıdır. Dayanıklı ve çabuk işlenebilir olan taşlar daha çok tercih edilir. Andezit, bazalt ve kireç taşı en çok kullanılan taşlardır. Taş meskenler Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır. Güneydoğu Anadolu’da da Karacadağ çevresinde görülür.
4.   Betonarme Meskenler: Yapı tekniğinin gelişmesi ile birlikte, belde ve kentlerdeki meskenlerin hemen hemen tamamı betonarme evlere dönüşmüştür. Yeni yapılan modern evler beton ve demir kullanılarak yapılmaktadır. Betonarme evler genellikle çok katlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...