20 Ocak 2014 Pazartesi

KURTULUŞ SAVAŞI

KURTULUŞ SAVAŞI’NDA CEPHELER
1. Doğu Cephesi
Kurtuluş Savaşı’nda Ermeni Sorunu
Çarlık Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesinden sonra Güney Kafkaslarda Erivan, Gümrü ve Kars dolaylarını içine alan, Taşnak Partisi’nin yönettiği bir Ermeni Devleti kurulmuştu. Ermenilerin sınırlarımıza saldırarak bölgedeki halkımızı katletmesi üzerine TBMM Ermenilerle savaş kararı aldı. Kazım Karabekir komutasındaki ordumuz 28 Eylül 1920’de Ermenilere karşı taarruza geçti. Türk kuvvetleri 30 Ekim’de Kars’ı, 7 Kasım’da Batum’u ele geçirdiler. Bu gelişmelerden sonra TBMM Hükümeti ile Ermenistan arasında Gümrü Antlaşması imzalandı (3 Aralık 1920).
Gümrü Antlaşması
- Doğu sınırı Aras nehri – Çıldır gölü hattına kadar uzanacaktır.
- Kars, Sarıkamış, Kağızman ve Iğdır Türk Devleti’ne verilecektir.
- Ermenistan Hükümeti, TBMM Hükümeti tarafından geçersiz sayılan Sevr Antlaşması’nı tanımayacaktır.
- Düşman ordusuna katılarak Türklere karşı silah kullanmış veya öldürme olaylarına katılmış olanların dışında kalan Ermeniler isterlerse 6 ay içinde Türkiye’ye dönebileceklerdir.
Gümrü Antlaşması’nın sonucunda;
- TBMM ilk askeri başarıyı Doğu Cephesi’nde Ermenilere karşı kazanmıştır.
- Misak-ı Milli’nin bir kısmı gerçekleşmiştir.
- Ermenistan, TBMM’nin siyasal varlığını kabul ederek antlaşma yapan ilk devlet olmuştur.
- Ermeniler, Sevr’i tanımadıklarını belirterek Türk topraklarındaki iddialarından vazgeçmişlerdir.
- Gümrü Antlaşması, dış ilişkilerimizi canlandırmış, Gürcistan ve Rusya ile ilişkilerin kurulmasında etkili olmuştur.
2. Güney Cephesi
Fransa Adana, Urfa, Antep ve Maraş’a yerleştikten sonra halka baskılarını artırmış, Suriye’den getirdiği Ermenileri Türkler üzerine saldırtmıştı. Fransızlara ve Ermenilere karşı topraklarını, canlarını ve namuslarını korumak için harekete geçen vatanseverler Kuvay-i Milliye birliklerini kurdular. Sivas Kongresi’nde alınan kararlar gereğince Güney Cephesi’ndeki milli kuvvetlere her türlü yardım yapılmış, örgütlenmeyi sağlamak için subaylar gönderilmiştir. Bölge halkı Kuvay-i Milliye birliklerini desteklemiş, Fransız ve Ermeni kuvvetleriyle mücadele ederek topraklarını işgalcilerden kurtarmıştır.
Batı Cephesi’nde mücadele eden düzenli ordunun başarılı olması sonucunda Fransızlar TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalayarak Adana, Urfa, Antep ve Maraş’tan çekilmiştir (20 Ekim 1921). Böylece Güney Cephesi’ndeki savaşlar sona ermiştir.
3. Batı Cephesi
Düzenli Ordunun Kurulması
TBMM’nin düzenli orduyu kurmasında; Kuvay-i Milliye birliklerinin işgalleri engelleyememeleri ve işgal güçlerini durduramamaları, Kuvay-i Milliyecilerin hukuk devleti anlayışına ters hareket etmeleri ve Türk yurdunun en kısa zamanda işgalden kurtarılmak istenmesi gibi nedenler etkili olmuştur.
Gediz Muharebesi’ndeki başarısızlıktan sonra cephe üzerindeki etkinliği azalan Ali Fuat Paşa’nın yerine Batı Cephesi Komutanlığı’na İsmet Bey (İnönü) tayin edildi (8 Kasım 1920). Aynı gün düzenli ordunun kurulmasına karar verilmiş ve 10 Kasım 1920’de Bilecik’e giden İsmet Bey, emrindeki milli kuvvetleri düzenli ordu haline getirmeye başlamış, Batı Anadolu’daki Kuvay-i Milliye birlikleri birleştirilerek düzenli ordu kurulmuştur.
Birinci İnönü Muharebesi
Birinci İnönü Muharebesi’nin yapılmasında Yunanlıların;
- Çerkez Ethem isyanından yararlanmak istemeleri
- Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye kabul ettirmeye çalışmaları
- Yeni kurulan Türk ordusunun güçlenmesini engellemeye çalışmaları
- Eskişehir ve Ankara’yı ele geçirerek Kurtuluş Savaşı’nı sona erdirmek istemeleri
gibi nedenler etkili olmuştur.
Çerkez Ethem’in kendilerine katılmasından faydalanmak ve işgal bölgelerini genişletmek isteyen Yunan kuvvetleri, Bursa ve Uşak bölgelerinden Eskişehir ve Afyon yönüne taarruza başladılar (6 Ocak 1921). Eskişehir önlerinde yapılan savaşı Türk düzenli birlikleri kazandı (10 Ocak 1921).
Birinci İnönü Muharebesi’nin sonucunda;
- Yeni kurulan Türk ordusu ilk zaferini kazanmıştır.
- Türk ulusunun TBMM’ye ve düzenli orduya olan güveni artmış, askere kayıt olanların sayısı fazlalaşmıştır.
- Diplomatik ilişkiler artmış, Rusya ve Afganistan ile antlaşmalar imzalanmıştır.
- Anlaşma Devletleri mevcut durumlarını gözden geçirmek ve TBMM’ye Sevr Barışı’nı kabul ettirmek amacıyla Londra’da bir konferans toplamışlar ve TBMM’yi görüşmelere davet etmişlerdir.
- Zaferin kazanılmasıyla ortaya çıkan olumlu ortamdan yararlanılarak 1921 Anayasası ilan edilmiştir.
Londra Konferansı’nın Toplanması
Birinci İnönü zaferiyle Yunan saldırısının durdurulması, TBMM Hükümeti’nin otoritesini ve saygınlığını artırmıştır. Bu savaştan sonra Anlaşma Devletleri arasında güvensizlik ortaya çıkmış, Fransa ve İtalya yeni Türk Devleti’yle anlaşma gereği duymuştur. İngiliz kamuoyunda da bu yönde bir eğilimin doğması Londra’da konferansın toplanmasını kolaylaştırmıştır.
İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti’ni Londra Konferansı’na davet ettiler. İstanbul Hükümeti’nin göndereceği delegeler arasında Mustafa Kemal Paşa’nın yada Mustafa Kemal Paşa’nın yetki verdiği birisinin de yer almasını istediler. Bu davranışlarıyla TBMM Hükümeti’ni tanımadıklarını göstermek istemişlerdir. Ancak, TBMM bu duruma tepki göstererek doğrudan çağrı yapılmadığı takdirde görüşmelere katılmayacağını açıklamıştır. Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye kabul ettirmeden antlaşmayı yürürlüğe koyamayacağını gören İtilaf Devletleri, TBMM’yi konferansa davet etmişlerdir. TBMM Hükümeti’nin Londra Konferansı’na davet edilmesini; TBMM ile Sovyet Rusya’nın yakınlaşması, Fransızlara karşı Güney Cephesi’nde başarı sağlanması, Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanılması ve İtalya’nın arabuluculuk yapması gibi nedenler kolaylaştırmıştır.
TBMM Londra Konferansı’na katılırken; Türk ulusunun haklı davasını ve Misak-ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmayı, İtilaf Devletleri tarafından “Türkler barış görüşmelerine katılmayarak savaşı devam ettiriyorlar.” şeklinde sürdürülen propagandaları çürütmeyi ve Türk ulusunun yasal temsilcisinin TBMM olduğunu ve TBMM’nin hukuksal varlığını kanıtlamayı amaçlamıştır.
Görüşmeler sırasında İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması’nı bazı değişikliklerle TBMM temsilcilerine kabul ettirmeye çalıştılar. Tam bağımsızlık ilkesini savunan TBMM temsilcilerinin ileri sürülen şartları kabul etmemesi sonucunda konferans dağıldı. Londra Konferansı’yla;
- İtilaf Devletleri TBMM’yi resmen ve hukuken tanımışlardır.
- Sevr Barış Antlaşması’nın bazı hükümleri tartışma konusu yapılmaya başlanmıştır.
- Londra Konferansı sonrasında TBMM temsilcisi Fransa, İtalya ve İngiltere ile ikili protokoller imzaladı. Fakat bu protokollerde “devletlerin eşitliği” ilkesine uyulmamıştır. Bu nedenle, protokoller TBMM tarafından onaylanmamış ve yürürlüğe konulmamıştır.
Moskova Antlaşması
TBMM Hükümeti’yle Sovyet Rusya arasında Moskova Antlaşması’nın imzalanmasına;
- İki yeni devletin de ortak düşman karşısında bulunması
- Türkiye ile Sovyet Rusya’nın diplomasi alanında birbirine ihtiyaç duyması
- Rusya’nın yeni Türk Devleti’nin İngiltere, Fransa ve İtalya gibi Avrupa devletleriyle yakınlaşmasını istememesi
gibi nedenler ortam hazırlamıştır.
Türkiye ile Sovyet Rusya arasında 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre;
1. İki taraftan birinin tanımadığı devletler arası bir senedi diğeri de tanımayacaktır.
Bu maddeyle; Sovyet Rusya, Sevr Antlaşması’nı, dolayısıyla doğuda kurulacak bir Ermeni Devleti’ni tanımamayı kabul etmiş ve iki devlet uluslararası alanda birlikte hareket etme konusunda anlaşmışlardır.
2. Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasındaki antlaşmalar geçersiz sayılacaktır.
Bu maddeyle; Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasında yapılan antlaşmalar yok sayılmıştır. Bu durum iki ülkede de rejim değişiklikleri olduğunu göstermektedir.
3. Sovyet Rusya, TBMM ile Ermenistan ve Gürcistan arasında imzalanan antlaşmalara göre belirlenen sınırı Batum’un Gürcistan’a verilmesi şartıyla tanıyacaktır.
Bu maddeyle; Batum Gürcistan’a, dolayısıyla Sovyet Rusya’ya bırakıldı. Buna karşılık Rusya, Kars ve çevresinin yeni Türk Devleti’ne ait olduğunu kabul etmiştir. Dönemin olağanüstü şartlarından dolayı Batum Gürcistan’a bırakılmıştır. Bu durum Misak-ı Milli sınırlarından verilmiş ilk tavizdir.
4. Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecektir.
Bu maddeyle; kapitülasyonların kaldırıldığını kabul eden ilk Avrupa devleti Sovyet Rusya olmuştur. Böylece Rusya, Türkiye’nin bağımsızlığına ters düşen ekonomik yükümlülükleri kabul etmemiştir.
5. İki devlet arasındaki ilişkileri geliştirecek iktisadi, siyasal v.s. anlaşmalar yapılacaktır.
Yeni Türk Devleti bu antlaşmayla asırlardan beri topraklarımızda emelleri olan büyük bir devletle dostluk kurmuştur. Maddi açıdan da yardım elde etme imkanı bulmuştur.
6. Sovyet Rusya, Misak-ı Milli’yi tanıyacaktır.
Bu maddeyle; Sovyet Rusya, Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk Avrupa devleti olmuştur. Doğu Cephesi tam anlamıyla güvenlik altına alınmış ve Doğu sınırımız büyük ölçüde kesinlik kazanmıştır.
7. Boğazların büyük devletlerin ticaret gemilerine açık kalmasını sağlamak amacıyla Karadeniz’e kıyısı olan devletlerin temsilcilerinin katıldığı bir konferans toplanacaktır.
TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması’nın başlangıç kısmında “Milletlerin kendi geleceğine serbestçe karar verilebilmesi” ilkesine yer verilmiştir. Antlaşmaya bu ilkeyi koymakla, iki devlet birbirinin bağımsızlıklarına saygı duyduklarını ortaya koymuşlardır.
İkinci İnönü Muharebesi
Londra Konferansı’ndan sonra Yunanistan, hem Birinci İnönü Muharebesi yenilgisinin meydana getirdiği eziklikten kurtulmak, hem de Türk ordusunun güçlenmesini engellemek için harekete geçti.
Yunan orduları 23 Mart 1921’de Bursa ve Uşak’ın batısından harekete geçerek Afyon ve Eskişehir yönünde ilerlediler. 26 Mart’ta İnönü’de başlayan Türk – Yunan Savaşı 1 Nisan 1921’de Yunanistan’ın yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Türk ordusu geriye çekilen Yunanlıları dağıtabilmek için 15 Nisana kadar Aslıhanlılar ve Dumlupınar’da çarpışmaları devam ettirdi. Türk birliklerinin iyice yorulması ve kayıpların fazlalığı başarılı olunmasını engellemiştir.
Savaşın Sonuçları
- Yunanlılar ve İngilizler TBMM’nin gücünü kabul etmiştir.
- Halkın TBMM’ye olan güveni artmıştır.
- İtalyanlar işgal ettikleri Anadolu topraklarını boşaltmaya başlamışlardır (5 Temmuz 1921).
- Aslıhanlılar ve Dumlupınar çarpışmalarındaki başarısızlık Türk ordusunun henüz taarruz gücüne ulaşamadığını göstermektedir.
Eskişehir – Kütahya Muharebeleri
İkinci İnönü Muharebesi’nde yenilen Yunanistan, Türk ordusunu mağlup edebilmek için daha fazla kuvvete ihtiyaç duyduğundan dolayı ülkede seferberlik ilan etmiş, İngilizlerden para ve silah alarak Anadolu’daki birliklerini güçlendirmiştir,
Eskişehir – Kütahya Muharebeleri’nde düzenli ordularımız mağlup oldu ve Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanlıların eline geçti. Savaşın sonucunda;
- Düzenli ordunun durumu tartışılmaya başlanmıştır.
- Mustafa Kemal Paşa’nın tavsiyesi ile ordumuzun fazla kayıp vermesini engellemek amacıyla birliklerimiz Sakarya nehrinin doğusuna çekilmiştir.
- Afyon, Eskişehir ve Kütahya gibi hem stratejik hem de ulaşım yönüyle önemli şehirler kaybedilmiş ve İnönü Muharebelerinin doğurduğu iyimserlik ortadan kalkmıştır.
Ordularımız Eskişehir ve Kütahya Muharebelerini kaybetmesine rağmen Kurtuluş Savaşı’nı galibiyetle sonuçlandırmıştır. Bu durum savaş içinde bir muharebenin kaybedilmesiyle savaşın tümden kaybedilmediğini göstermektedir.
Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan Seçilmesi
Eskişehir – Kütahya Muharebeleri’nden sonra geniş toprak parçası kaybedilmiş ve TBMM’de ortam gerginleşmişti. Meclisteki bunalımın devam ettiği sırada yapılan bir gizli oturumda bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesini teklif ettiler (4 Ağustos 1921). Başkomutanlık teklifini kabul eden Mustafa Kemal Paşa, TBMM’ye önerge vererek Meclis’in bütün yetkilerinin üç ay süreyle kendisine verilmesini istedi. Mustafa Kemal’in bu isteği bir kanun çıkarılarak kabul edilmiştir.
Başkomutanlık Kanunu’nda, “Başkomutan, maddi ve manevi gücünü büyük ölçüde artırmak ve yönetimi bir kat daha sağlamlaştırmak için TBMM’nin bununla ilgili yetkisini meclis adına fiili olarak kullanabilir.” denilmiştir. Bu durum Mustafa Kemal Paşa’ya devlet işlerinde tek başına hareket etme gücünü sağlamıştır.
Mustafa Kemal Paşa Başkomutanlık Kanunu’nun kendisine tanıdığı yasa yapma yetkisini kullanarak 7 – 8 Ağustos 1921’de, Türk ulusunu maddi ve manevi bütün kaynaklarıyla Milli Mücadeleye çağıran “Tekalif- i Milliye Emirleri”ni yayımladı. Tekalif-i Milliye Emirleri’yle Türk ordusunun yiyecek, giyecek, taşıma, silah, cephane gibi ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmıştır. Bu emirlerin uygulanmasını sağlamak için İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur.
Sakarya Meydan Muharebesi
Sakarya Savaşı Türk ulusu için dönüm noktalarından biriydi. 22 Ağustos’ta Sakarya nehrinin doğusuna geçmeye başlayan Yunan kuvvetleriyle Türk kuvvetleri arasında yapılan Sakarya Muharebesi Türk ordularının zaferiyle sonuçlanmış ve Yunan kuvvetleri Sakarya nehrinin batısına atılmıştır. Sakarya Savaşı’nın sonucunda;
- Türk ulusunun II.Viyana (1683) bozgunundan sonra başlayan geri çekilişi durmuştur.
- Yunan kuvvetleri savunmaya, Türk kuvvetleri ise taarruza geçmiştir.
- TBMM Hükümeti Fransa ile Ankara Antlaşması’nı; Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile Kars Antlaşması’nı imzalamıştır.
- Savaşı başkomutan olarak yöneten Mustafa Kemal Paşa’ya meclis tarafından mareşallik rütbesi ve gazilik ünvanı verilmiştir.
Kars Antlaşması
Sakarya Savaşı’ndan sonra, Sovyet Rusya’nın egemenliği altında bulunan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile TBMM Hükümeti arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır (13 Ekim 1921). Bu antlaşmayla Kafkas Cumhuriyetleri Moskova Antlaşması’nın koşullarını kabul etmişler, böylece Türkiye’nin doğu sınırı kesinleşmiştir.
Ankara Antlaşması
Güney cephesinde savaştığımız Fransa, bölgedeki Kuvay-i Milliye birlikleriyle başedememiş ve Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra TBMM Hükümeti ile Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır (20 Ekim 1921). Ankara Antlaşması’yla;
- Fransa ile TBMM arasındaki savaş sona ermiş, Fransızlar; Urfa, Antep, Maraş ve Adana’yı boşaltmışlardır. Ancak, Hatay ve İskenderun özel bir yönetim kurulmak şartıyla Fransa’nın denetiminde kalmıştır. Böylece, Misak-ı Milli’den taviz verilmiştir.
- Fransa, Türkiye ile savaşı sona erdirerek müttefiki İngiltere’yi yalnız bırakmıştır. Bu durum Anlaşma Devletleri arasında görüş ayrılıklarının bulunduğunu göstermektedir.
- İskenderun ve Hatay’da özel bir yönetim kurulmuş, bu şehirlerde kalan Türklere kültürlerini geliştirme olanağı sağlanmıştır. Bu da Fransa’nın bölgenin Türklere ait olduğunu kabullendiğini göstermektedir.
- Güney cephesinde Fransızların desteği engellenerek Ermenilerin Türklere saldırıları önlenmiştir.
- Fransa, Misak-ı Milli’yi tanımıştır.
İtilaf Devletleri’nin Barış Teklifleri
Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılması, önce İtalya’nın, arkasından Fransa’nın askerlerini Anadolu’dan çekmeleri İngilizlerle Yunanlıları diplomatik adımlar atmaya zorlaşmıştır. İngilizler, Fransızlar ve İtalyan hükümetlerini yanına alarak Türk – Yunan Savaşı’nı bitirmeyi tasarlamıştır.
İtilaf Devletleri 22 Mart 1922’de Türkiye ile Yunanistan’a ateşkes önerisinde bulundular. Amaçları Sevr Antlaşması’nda küçük değişiklikler yaparak Anadolu üzerindeki planlarını gerçekleştirmekti. Ateşkes teklifine göre;
- İki tarafın birlikleri arasında 10 km’lik askerden arındırılmış bir alan bırakılacaktı.
- Taraflar kuvvetlerini araç – gereç bakımından güçlendirmemeyi kabul edecekti.
- Anlaşma Devletleri tarafından kurulan bir komisyon Türk ordusunun askeri durumunu denetleyecekti.
TBMM ilke olarak barışı benimsediğini, ancak Yunanistan’ı gözeterek hazırlanan ve devletlerin bağımsızlığı anlayışına ters düşen denetim konusundaki öneriyi kabul edemeyeceğini açıklamıştır.
Büyük Taarruz ve Sonuçları
Sakarya zaferinden sonra 6 ay süren hazırlıklar sonunda, 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. 30 Ağustos günü Yunan ordusu Dumlupınar’da kuşatıldı. O günkü muharebeyi doğrudan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa yönetti ve düşmanın ana kuvvetleri imha edildi. Bu savaş tarihimize “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak geçmiştir. 31 Ağustos’ta, Eskişehir bölgesindeki Yunan kuvvetleri de bozguna uğratıldı. Dağılan düşman birlikleri bozgun halinde kaçmaya ve İzmir, Yalova, Bandırma gibi sahil şehirlerine ulaşmaya çalışıyorlardı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül sabahı Çal ilçesinde “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi. 2 Eylül’de Uşak yakınlarında Yunan Başkomutanı General Trikopis ve çok sayıda Yunan subayı esir alındı. Türk ordusu 6 Eylül’de Balıkesir’e, 9 Eylül’de İzmir’e girdi. 18 Eylül 1922’de Batı Anadolu’da Yunan askeri kalmamıştır.
Büyük Taarruzun Sonuçları
- Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası başarıyla tamamlanmış ve Anadolu’da Yunan işgali sona ermiştir.
- Türk kuvvetleri Çanakkale ve İzmit çevresinde İngiliz kuvvetleriyle karşılaşmışlar ve taraflar arasında savaş durumu ortaya çıkmıştır.
- İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes teklifinde bulunmuş ve Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...