14 Ocak 2014 Salı

19. YÜZYIL ISLAHATLARI

Osmanlı Devleti 19. yüzyılda;
- Merkezi otoriteyi güçlendirmek
- Askeri alanda yenilikler yaparak toprak kaybını önlemek
- Ulusçuluk akımının yaygınlaşmasından sonra azınlıkların imparatorluktan ayrılmalarını engellemek
- Avrupa’daki gelişmeler paralelinde imparatorluğun modernleşmesini demokratikleşmesini sağlamak
- Ekonomik sorunları çözmek
- Avrupalı devletlerin desteğini sağlamak
gibi amaçlardan dolayı değişik alanlarda yenilikler yapmıştır.
1. II.Mahmut Dönemi Islahatları
Askeri Alanda Yapılan Yenilikler
II.Mahmut’un padişahlığının ilk yıllarında Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa askerlik alanında bazı yenilikler yapmaya çalıştı. Nizam-ı Cedit’in yerine Sekban-ı Cedit ismiyle yeni bir ocak kurdu. Yeniçeri ocağında ıslahat yapılarak askerlere eğitim zorunluluğu getirildi. Ulufe alım satımı yasaklandı. Sekban-ı Cedit’in kısa zamanda güçlenmesi yeniçerileri telaşlandırdı. Ayaklanma çıkaran yeniçeriler, Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’yı öldürdüler. Bu olaydan sonra yeniçerilerin isteğiyle Sekban-ı Cedit Ocağı kaldırılmıştır.
Sekban-ı Cedit’in kaldırılması yeniçerilerin şımarmasına neden oldu. II.Mahmut yeniçerilerdeki yozlaşmadan dolayı askeri başarı kazanılamayacağını düşünerek modern usullerle eğitim yapan “Eşkinci” adıyla yeni bir ocak kurdu. Yeniçeriler “eğitim istemeyiz” diyerek, Avrupa tarzında eğitim yapan bu ocağı kaldırmak amacıyla ayaklandılar. Buna karşılık halk, esnaf, medrese öğrencileri, topçu birlikleri padişahın yanında toplanarak Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdılar (1826). Bu olaydan sonra;
- Padişahın devlet yönetimindeki otoritesi yeniden güçlenmiştir.
- Yeniliklere uygun olan bir kurum ortadan kaldırılmıştır.
- Bektaşilik tarikatı yasaklanmıştır.
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir askeri örgüt kuruldu. Bu ordu çağdaş nitelikli merkez ordusu olarak kuruldu (Bölük, tabur, alay şeklinde düzenlenmiştir). II.Mahmut döneminde ordunun subay ve hekim ihtiyacını karşılamak için; askeri tıbbiyenin esası olan Tıbhane-i Amire (1827) ve Kara harp Okulu’nun temeli olan Mekteb-i Harbiye (1835) eğitime başlamıştır.
Hükümet ve Yönetim Alanında Yapılan Yenilikler
Devleti modernleştirmeyi ve Batılılaştırmayı hedefleyen II.Mahmut, devlet ve yönetim işlerinde bazı düzenlemeler yapmıştır. Bu dönemde;
- 18. yüzyıldan itibaren önemini kaybeden Divan örgütü kaldırılarak yerine bugünkü anlamda bakanlıklar (nazırlıklar) kurulmuş, padişah, sadrazam ve şeyhülislamın elinde toplanan yetkiler nazırlar arasında paylaştırılmıştır.
- Devlet memurları dahiliye ve hariciye diye ayrılmıştır. Tımar ve zeamet kaldırılarak devlet memurlarına maaş bağlanmıştır. Bu durum merkezi otoritenin güçlenmesine katkı sağlamıştır.
- Görevden alınan veya ölen devlet adamlarının mal varlığına el koymak demek olan müsadere usulü kaldırılmıştır. II.Mahmut, bu uygulamayla mülkiyet hakkının güvence altına alınmasını amaçlamıştır.
- Osmanlı uyruğundaki herkese tam bir din ve mezhep özgürlüğü tanınmıştır.
- İller merkeze bağlanmış ve ayanlıklar kaldırılmıştır.
- Mahalle ve köylerde muhtarlık sistemi kurulmuştur.
- Posta ve karantina servisleri kurulmuştur.
- Anadolu ve Rumeli’de ilk defa erkek nüfus sayılmıştır (1831). Bu durum sayımın askeri amaçlı olduğunu göstermektedir.
- Kılık – kıyafet alanında değişiklik yapılarak memurların fes giymeleri kabul edilmiş, ancak halk kıyafet konusunda serbest bırakılmıştır.
- Yurtdışı seyahatlerinde pasaport uygulaması getirilmiştir. Bu uygulamayla Osmanlı Devleti yurt dışına çıkışları ve yurda girişleri kontrolü altına almış, böylece diğer devletler karşısında itibarı artmıştır.
Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Yenilikler
II.Mahmut döneminde batılılaşmaya ve kültürel faaliyetlere önem verilmiştir. Medreselerin yanında Avrupa tarzında eğitim kurumları açılmış, bu dönemde İstanbul’da ilköğretim zorunlu hale getirilerek pilot uygulama başlatılmıştır. Ancak, yeterli okul ve öğretmen bulunmadığından dolayı başarılı olunamamıştır. Ayrıca yüksek öğretime öğrenci yetiştirmek için Rüşdiye (ortaokul) ve Mekteb-i Ulum-u Edebiye gibi orta dereceli okullar açıldı. Devlet memuru yetiştirmek için Mekteb-i Maarif-i Adliye kuruldu. Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu), Mekteb-i Tıbbiye (Tıp Fakültesi), Mızıka-i Hümayun (Bando Okulu) gibi yüksek okullar açıldı. II.Mahmut döneminde kurulan Meclis-i Umur-u Nafia (Bayındırlık Meclisi) eğitimin medresenin tekelinden çıkmasını ve yeni okulların açılmasını sağlamıştır.
UYARI: II.Mahmut döneminde Avrupa tarzında sivil okulların açılması Osmanlı ülkesinde kültür çatışmasına neden oldu. Eğitimde doğan bu ikibaşlılık Cumhuriyet dönemine kadar devam etti. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla eğitim ve kültür alanlarındaki ikilik ortadan kaldırılmıştır.
- İlk defa bu dönemde Fransa’ya öğrenci gönderilmiş, yabancı dil bilen Müslüman çevirmenler yetiştirilmiştir. Avrupa’ya öğrenci gönderilerek bilimsel ve teknolojik gelişmelerin takip edilmesi amaçlanmıştır.
- Takvim-i Vekayi adıyla ilk resmi gazete çıkarılmıştır. Bu gazeteyle halkın aydınlatılması, devletin bütünlüğü ve devamı yönünde hükümetin politikasının pekiştirilmesi, ıslahatların ve siyasal gelişmelerin anlatılması amaçlanmıştır. Yazı kadrosu devlet memurlarından oluşan gazetenin tirajı 5.000’e ulaşmıştır. Devlet bu gazeteyle halkı yönlendirmiştir.
- II.Mahmut döneminde yabancı dile büyük önem verilmiş, Avrupa’dan ders araç ve gereçleri getirilmiştir.
- Resim sanatına önem verilmiş, padişah kendi resmini yaptırmıştır.
Ekonomi Alanında Yapılan Yenilikler
19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun;
- Sık sık savaşa girmesi ve bu savaşları kaybetmesi
- Orduda geniş çaplı ıslahatlar yapmak için yüklü masraflar yapması ve devletin kaybedilen savaşlardan sonra ağır savaş tazminatı ödemek zorunda kalması
- Geniş toprak kaybına uğraması ve devlet gelirlerinin azalması
- Avrupa’da Sanayi İnkılabı’nın yapılması ve kapitülasyonların genişletilmesi
gibi nedenler ekonomisinin bozulmasında etkili olmuştur.
II.Mahmut kötü gidişi önlemek amacıyla, Maliye Bakanlığı’nı kurarak ekonomi alanında bazı yenilikler yapmıştır. Bu dönemde;
- Vergilendirmede adalet esasları gözönüne alınmış ve bazı vergiler kaldırılmıştır.
- Yerli malların kullanılması teşvik edilmiştir. Osmanlı parasının dışarıya çıkışını önlemek için yabancı kumaştan elbise yapılması yasaklanmıştır.
- Yeni kurulan ordunun elbise ve ayakkabı ihtiyacının karşılanması için Bakırköy’de bez, Eyüp’te iplik, İzmit’te çuha ve Beykoz’da deri fabrikaları kurulmuştur.
- Osmanlı tüccarlarının yabancı tüccarlarla rekabet edebilmesi için gümrük vergilerinde kolaylık sağlanmıştır.
- Ekonomik kalkınmada önemli rol oynayan yol yapımına önem verilmiştir.
Ekonomik çalışmalara en büyük darbeyi 1838 Balta Limanı Antlaşması vurmuştur. Bu ticaret antlaşmasıyla yabancı tüccarlar, Osmanlı ülkesinde çok düşük vergi karşılığında ticaret yapmaya başladılar. Bu antlaşma sonucunda Osmanlı tüccarları yabancı tüccarlarla rekabet edememiş, ithalat ve ihracat arasındaki denge bozulmuştur. Böylece Osmanlı pazarlarını Avrupa malları istila etmiştir. Bu durum çok miktarda Türk parasının ülke dışına çıkmasına ve ekonominin bozulmasına neden olmuştur.
2. Tanzimat Dönemi Yenilikleri
Tanzimat Fermanı
II.Mahmut döneminde büyük ölçüde hazırlığı yapılan Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 yılında Gülhane Parkı’nda Mustafa Reşit Paşa tarafından halka okundu.
Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinde;
- Osmanlı Devleti’nin varlığını kendi kuvvetleriyle koruyamayacağını anlamasından sonra Avrupalı devletlerin desteğini sağlamak istemesi
- Rusya’nın Hristiyan halka yeni haklar verilmesi için yaptığı baskıların önlenmek istenmesi
- Avrupalı devletlerin azınlıkları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmalarının önlenmesi
- Osmanlı Devleti’nin kanunlarda bazı düzenlemeler yapmak istemesi
gibi nedenler etkili olmuştur.
Tanzimat Fermanı’nın belli başlı hükümleri şunlardır:
1. Müslüman ve Hristiyan bütün halkın ırz, namus, can ve mal güvenliği devletin güvencesi altında olacaktır.
Bu hükümle; din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin halka eşitlik ve devlet güvencesi verilmiştir. Kişilerin yaşama hakları kesin güvence altına alınmıştır.
2. Vergiler herkesin gelirine göre düzenli bir şekilde toplanacaktır.
Bu hükümle; vergilerin toplanmasındaki eşitsizlik ve haksızlıklar ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Gelire göre vergi toplama yoluna gidilmiş, standart vergi oranlarından vazgeçilmiştir.
3. Askerlik işleri düzene konulacak, askere alma ve terhis işleri sağlam esaslara bağlanacaktır.
Bu hükümle;
- Askerlikte ocak usulü kaldırılmış, askerlik vatan görevi haline getirilmiştir.
- Tanzimat Fermanı’ndan sonra askerlik süresi belirlenmiştir.
- Hristiyanların askerlik yapması zorunlu hale getirilmiştir.
4. Mahkemeler herkese açık olacak ve hiç kimse haksız yere idam edilmeyecektir.
Tanzimat Fermanı’yla Osmanlı ülkesinde Avrupa devletlerinin hukuk kuralları geçerli olmaya başlamıştır.
5. Herkes mal ve mülküne sahip olacak, miras bırakabilecek ve müsadere kaldırılacaktır.
Bu hükümle; şahısların mülkiyet hakkı devlet garantisi altına alınmıştır. Böylece sermaye birikimine ortam hazırlanmıştır.
6. Rüşvet ve iltimas kaldırılacaktır.
Bu hükümle; halkın devlete ve yöneticilere güven duyması sağlanmaya çalışılmıştır.
7. Herkes kanun önünde eşit olacaktır.
Bu hükümle; tüm Osmanlı vatandaşları arasında eşitliğin sağlanması istenmiş, bu durum Osmanlıcılık fikrine esas olmuştur.
UYARI: Padişah Abdülmecit, Tanzimat Fermanı’yla açıklanan hükümlere uyacağına, fermana dayanarak yapılacak bütün yasaları uygulayacağına ve gerekli ıslahatları yapacağına yemin etmiştir. Böylece padişah;
- Yetkilerini kendi rızasıyla kısıtlamıştır.
- Kendi gücü üzerinde kanun gücünü kabul etmiştir.
Islahat Fermanı
Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Fermanı ile başlatılan ıslahatları yeterli görmemişler ve Hristiyan halka yeni haklar verilmesini istemişlerdir. Kırım Savaşı devam ederken savaş sonrasında imzalanacak barış şartlarını belirlemek için Avusturya, Fransa ve İngiltere arasında Viyana’da düzenlenen bir toplantıda bu konu da gündeme geldi. Toplantıya katılan devletler Osmanlı ülkesindeki Hristiyan halka verilmesini istedikleri hakları belirlediler. Osmanlı Devleti’ne bu hakların verilmesini barış yapılmasının ön şartı olarak ileri sürdüler. Avrupalı devletler yapılacak barış antlaşmasında Hristiyanlara verilecek bu hakların da yer almasını istiyorlardı. Bu durumun Avrupalı devletlerin içişlerine karışmasına ortam hazırlayacağından çekinen Osmanlı Devleti daha erken davranarak Islahat Fermanı’nı ilan etti (1856). Islahat Fermanı ile ilgili madde Paris Antlaşması’nda yer almıştır.
Islahat Fermanı’nın başlıca maddeleri şunlardır:
a. Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacak, okul, kilise ve hastane gibi binalar tamir ve yeniden inşaa edilebilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlara tam bir dini serbestiyet getirilmiş, açılan okullar milli isyanların artmasına neden olmuştur.
b. Resmi yazılarda Hristiyanları küçük düşürücü sözler ve deyimler kullanılmayacaktır.
Bu hükümle; gayrimüslimlerin isyanlarının önlenmesi ve Müslüman – Hristiyan çatışmasının ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
c. Hristiyan ve Museviler devlet memuru olabilecek, çeşitli okullara girebilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki en önemli ayrılık giderilmiştir.
d. İşkence, dayak ve angarya kaldırılacaktır.
e. Vergiler herkesin gelirine göre toplanacak ve iltizam usulü kaldırılacaktır.
f. Askerlik için nakdi bedel kabul edilecektir.
Bu hükümle; Hristiyanlar para ödeyerek askerlik görevinden muaf tutulmuştur.
g. Hristiyanların il meclisine üye olmaları kabul edilecektir.
Islahat Fermanı’ndan sonra Hristiyanların çoğunlukta olduğu yerlerde yerel yönetim Hristiyanların denetimine geçti. Bu durum devletin parçalanmasını hızlandırmıştır.
h. Yapılacak antlaşmalarla yabancı uyruklular vergilerini vermek şartıyla mal ve mülk sahibi olabilecektir.
Bu hüküm, yabancı sermayenin ülkede yatırım yapmasına olanak sağlamıştır.
ı. Mahkemeler açık yapılacak, herkes kendi dinine göre yemin edecektir.
j.Patrikhanede yeni meclisler kurulacak, bu meclislerin aldığı kararlar Bab-ı Ali tarafından tasdik edildikten sonra yürürlüğe girecektir.
Bu hüküm, Balkanlarda yeni Hristiyan devletlerin kurulmasına yol açmıştır.
k.Tarım ve ticaret işleri düzenlenecek, herkes şirket ve banka gibi ticari nitelikli kurumlar açabilecektir.
3. Meşrutiyet Dönemi Yenilikleri
I.Meşrutiyetin İlanı ve Kanun-i Esasi
Sultan Abdülaziz’in meşrutiyete karşı çıkması üzerine Şehzade V.Murat ile anlaşan Mithat Paşa ve arkadaşları Abdülaziz’i tahttan indirdiler. V.Murat’ın sağlık durumu padişahlık yapmaya elverişli olmadığından Yeni Osmanlılar bu defa meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren II.Abdülhamit’i tahta çıkardılar. II.Abdülhamit Yeni Osmanlılara verdiği sözü yerine getirerek Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı. Mithat Paşa başkanlığında bir kurul oluşturularak ilk Türk anayasası olan Kanun-i Esasi hazırlandı.
Osmanlı Devleti 23 Aralık 1876’da I.Meşrutiyeti ilan etti. I.Meşrutiyet’in ilan edilmesinde;
- Yeni Osmanlıların Meşrutiyet’in ilan edilmesi için çalışmaları
- İstanbul Konferansı’nda Osmanlı Devleti aleyhine karar alınmasının önlenmek istenmesi
- İmparatorluk içindeki ulusların isyan etmelerinin önlenmek istenmesi
etkili olmuştur.
Kanun-i Esasi’nin Önemli Maddeleri
1. Saltanat ve hilafet hakkı ve makamı Osmanoğulları soyunun en büyük erkek evladına aittir.
Bu madde Osmanlı Meşrutiyeti’nin monarşik karakter taşıdığını göstermektedir.
2. Devletin dini İslam’dır. Yasalar dini hükümlere aykırı olamaz.
Bu madde Osmanlı anayasasının teokratik ağırlıklı bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
3. Yasama görevi Ayan Meclisi ve Mebusan Meclisi’ne verilmiştir.
4. Ayan Meclisi üyeleri padişah tarafından ölünceye kadar tayin edilebilecekti. Mebusan Meclisi’nin üyeleri dört yılda bir yapılan seçimle her 50.000 Osmanlı erkeğinin seçeceği milletvekillerinden oluşacaktır.
Osmanlı Devleti’nde parlamenter sisteme geçilmiştir.
5. Yürütme yetkisi; başında padişahın bulunduğu Bakanlar Kurulu’na (Heyet-i Vükela’ya) verilmiştir.
6. Kanun teklifini sadece hükümet yapabilecektir.
Bu maddeler Mebuslar Meclisi’nin etkinliğini azaltmış ve bir danışma meclisi durumuna düşürmüştür.
7. Bakanlar Kurulu’nun başkan ve bakanlarını padişah seçer, atar ve gerektiğinde azleder.
8. Mebuslar Meclisi’nin başkanı ve iki yardımcısı meclisin gösterdiği adaylar arasından padişah tarafından seçilir.
9. Meclisi açmak ve kapatmak padişaha aittir.
10.Hükümet meclise karşı değil, padişaha karşı sorumlu olacaktır.
Bu madde, padişahın yetkilerinin milli iradenin üstünde olduğunu göstermektedir.
11.Anayasada kişi özgürlüğü, öğretim ve öğrenim özgürlüğü, mülkiyet hakkı, din özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, vergi eşitliği, yasal eşitlik ve dilekçe hakkı gibi temel haklar yer almıştır.
Osmanlı Devleti’nde kişisel haklar ve özgürlükler genişlemiş ve anayasa güvencesine alınmıştır.
12.Padişah, devlet güvenliğini bozduğu gerekçesiyle polis araştırması yaptırabilecek ve sonunda suçlu görülen kişileri sürgüne gönderebilecektir.
Kanun-i Esasi’nin Önemli Özellikleri
- Osmanlı halkı ilk defa seçme ve seçilme hakkını kullanmıştır.
- Padişahın Ayan Meclisi üyelerini kendisinin seçmesi ulus egemenliği ilkesine ters düşmektedir.
- Bu anayasa, Prusya ve Belçika anayasaları incelenerek bir heyet tarafından düzenlenmiştir.
- Osmanlı – Rus Savaşı sırasında II.Abdülhamit, Kanun-i Esasi’nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi tatil etmiştir (14 Şubat 1878). Bu kararın alınmasında meclisin etnik yapısının çalışmaları aksatması da etkili olmuştur.
II.Meşrutiyet’in İlanı
II.Abdülhamit’in Mebuslar Meclisi’ni kapatması ve anayasayı yürürlükten kaldırması meşrutiyet yanlılarını yeniden harekete geçirdi. Meşrutiyet yanlıları 1889 yılında İttihad-ı Osmani Cemiyeti’ni kurarak örgütlendiler. Cemiyet daha sonra adını İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak değişmiştir. Cemiyet üyeleri faaliyetlerini genişleterek yurt içinde ve dışında cemiyetin şubelerini açtılar.
Rus çarı ve İngiltere kralının Reval’de biraraya gelerek Boğazlar sorununu görüşmeleri ve Makedonya’da ıslahat yapılmasını istemeleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni telaşlandırdı. Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmasını engellemek isteyen İttihatçı subaylardan Enver Bey Selanik’te, Resneli Ahmet Niyazi Bey Manastır’da kendilerine bağlı birliklerle ayaklandılar. Rumeli’de Meşrutiyet isteğiyle gösterilerin artması sonucunda II.Abdülhamit meşrutiyetin yürürlüğe girdiğini ilan etmek zorunda kaldı (23 Temmuz 1908).
Bir süre sonra meşrutiyete karşı olanlar ayaklandılar (13 Nisan 1909). Bu isyan Rumi takvime göre 31 Mart’ta çıktığından 31 Mart İsyanı olarak adlandırılmıştır. İsyanın çıkmasında Avrupalı devletlerin askerler arasında yaptığı propagandaların yanısıra halkın dini duygularının istismar edilmesinin de etkisi olmuştur. İsyan kısa sürede büyüyünce İttihat ve Terakki Cemiyeti Mahmut Şevket Paşa komutasında Hareket Ordusu adı verilen bir kuvveti Selanik’ten İstanbul’a gönderdi. Ordunun kurmay başkanı Mustafa Kemal’di. Hareket ordusu isyanı kısa sürede bastırdı. İsyandan sorumlu olduğu gerekçesiyle II.Abdülhamit tahttan indirilerek V.Mehmet Reşat padişah ilan edilmiştir.
II.Meşrutiyet Dönemi’nde Kanun-i Esasi’de Yapılan Önemli Değişiklikler
a. Padişah Mebuslar Meclisi’nde anayasaya bağlılık yemini edecektir.
Kanun üstünlüğü ilkesi pekiştirilmiştir.
b. Padişah Bakanlar Kurulu’nun yalnızca başkanını seçmekle yükümlüdür.
c. Bakanlar Kurulu Mebuslar Meclisi’ne karşı sorumludur.
Padişahın yürütmeyle ilgili yetkileri kısıtlanmış, millet iradesi yürütme organı üzerinde denetim hakkı elde etmiştir.
d. Mebuslar Meclisi başkanını kendisi seçer.
e. Ekonomi, ticaret ve barış antlaşmaları, Mebuslar Meclisi’nin onayından sonra yürürlüğe girer.
f. Mebuslar Meclisi ve Ayan Meclisi padişahtan izin almadan yasa önerme hakkına sahiptir.
g. Padişah, veto ettiği bir yasa tasarısı değişmeden yeniden mecliste kabul edilirse bu tasarıyı onaylamak zorundadır.
e, f ve g maddeleri padişahın yasama yetkisinin kısıtlandığını göstermektedir.
h. Padişahın meclisi feshetme yetkisi oldukça zorlaştırılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...