DERS 6: DEĞİŞİME VE GELİŞİME HAZIR
MISINIZ?
Her ebeveyn kendisini farklı yönleri ile
tanıdıktan sonra bazı davranışlarını değiştirmesi gerektiğini, bazılarını ise
daha da geliştirmesi gerektiğini düşünebilir. Örneğin; çocuğunun beğenmediği
her davranışı karşısında sinirlerine hâkim olamayan ve şiddete başvuran bir
baba bu davranışını değiştirmek, çocuğunu iyi gözlemlediği için sıkıntılarını
fark edebilen bir anne bu davranışını biraz daha geliştirmek isteyebilecektir.
Birçok ebeveyn değişim için nereden
başlayacağını bilemez ve bu sebeple çaba da göstermez. Sonuç olarak değişim
yaşanmadığı gibi hatalı yaklaşımlar nedeni ile çocuğun psikolojisi ciddi
anlamda etkilenir.
Burada sorun herhangi bir sorun
olabilir. Sorun kimi zaman çocuklarda görülen davranışlarla ilgili, kimi zaman
ise ebeveynin kendisinde halledemediği davranış ve özelliklerle ilgili
olabilir. Her iki durumda da ebeveynin toparlanması ve yapıcı çözümler
üretebilmesi için değişime kendisinden başlaması gerekebilir.
Değişime nereden başlamak gerek?
Değişime evvela ruhsal ve bedensel
durumu değiştirmeyle başlamak gerekir. Sonrasında düşünceler, duygular ve
davranışlar değişecektir. Yani istenmeyen davranış değişecek ve yerine olması
gereken davranış benimsenecektir. İsterseniz gelin bu aşamaları kısaca bir
inceleyelim ve değişimde 4D kuralı diyelim.
DEĞİŞİMDE 4D KURALI
Durumlar: Değişim için işe durumunuzu
tanımlamakla başlayacaksınız.
Bedensel ve ruhsal durum: Bedensel durumdan kastım, gerek duruş
gerekse hareketlerdir. Bezgin ve çökkün bir beden hali, değişim yaşayacağına
kendini inandıramaz. Göründüğü gibi hisseder. Yani değişim adına ümitsizdir.
Mesela omuzları çökmüş, sureti hüzün giymiş bir anne kendisine güvenemez. Bu
sebeple sorun ne olursa olsun evvela kendine güvenen, ümitli ve pozitif bir
beden hali gerekmektedir. Bireyin dik durması ve kendisine çekidüzen vermesi
önemlidir. Kendine güvenen bireyin duruşu beyne pozitif mesaj ulaştırır ve
değişim için gerekli enerjiyi ebeveyn kendisinde hissetmiş olur.
Ruhsal durum derken ise özellikle bireyin geçmiş ve gelecek zaman etkisinden sıyrılıp bulunduğu ana yoğunlaşması gerektiğini kastediyorum. Yani sorunun geçmişteki etkileri ve henüz gelmemiş, gelecekteki sıkıntıları düşünüldüğünde birey sorunun büyüklüğü altında ezilir ve ümitsizliğe kapılır. Mesela “Çocuğum yine bana bağırdı ve hakaret etti, bu kaç yıldır böyle!” diyerek geçmişe yoğunlaşan ve “Hep böyle kalacak galiba!” diyerek geleceğe yoğunlaşan birey, içinde bulunduğu anı düşünemeyecek hale gelir. Bu ümitsiz ruh hali ise bünyesinde değişim için mevcut bulunan enerjinin harcanmasına neden olur. Öyleyse değişime önce bedenimizle ve hemen sonrasında da geçmişe ve geleceğe dağılmasını engelleyeceğimiz bakış açımızla yani ruhsal yapımızla başlamak durumundayız.
Ruhsal durum derken ise özellikle bireyin geçmiş ve gelecek zaman etkisinden sıyrılıp bulunduğu ana yoğunlaşması gerektiğini kastediyorum. Yani sorunun geçmişteki etkileri ve henüz gelmemiş, gelecekteki sıkıntıları düşünüldüğünde birey sorunun büyüklüğü altında ezilir ve ümitsizliğe kapılır. Mesela “Çocuğum yine bana bağırdı ve hakaret etti, bu kaç yıldır böyle!” diyerek geçmişe yoğunlaşan ve “Hep böyle kalacak galiba!” diyerek geleceğe yoğunlaşan birey, içinde bulunduğu anı düşünemeyecek hale gelir. Bu ümitsiz ruh hali ise bünyesinde değişim için mevcut bulunan enerjinin harcanmasına neden olur. Öyleyse değişime önce bedenimizle ve hemen sonrasında da geçmişe ve geleceğe dağılmasını engelleyeceğimiz bakış açımızla yani ruhsal yapımızla başlamak durumundayız.
Düşünceler: Bedensel ve ruhsal anlamda kendini
toparlayıp değişime başlayan birey için değişimin ikinci basamağında düşünceler
vardır. Yani “yapamam”, “başaramam” gibi negatif düşünceleri önce zihinden ve
sonra da dilden tamamen çıkarmak gerekir. Düşüncenin hep pozitife odaklanması
ve terminolojinin bu doğrultuda şekillenmesi gerekmektedir. Pozitif düşünce ile
birlikte düşünülen hedefin gerçekten istenilmesi önemlidir. Hedeflenen
davranışların düşüncede netleştirilmesi ve tanımlanması da bireyin şartlanmasını
sağlayacaktır. Örneğin “Ben çocuğumu, hata yapınca ona bağırmadan uyarmak
istiyorum.” diye netleşen bir hedef, değişimi hızlandıracaktır.
Davranışlar: Evet durumların, düşüncelerin ve
bunlara bağlı olarak duyguların değiştiği yerde istenilmeyen davranış, yerini
hedeflenen davranışa bırakır. Değişim sağlanmış olur.
Bu sıralanan dört madde birbirine bağlı
zincir halkaları gibidir. Dolayısıyla adım atılınca sıradaki maddeler
arkasından otomatikman sürüklenir. Yeter ki isteyin. Evet sevgili ebeveynler
hiç vakit kaybetmeden işe başlayın. Önce neleri değiştireceğinize karar verin,
arkasından da değişim formülünü hayatınıza geçirin.
Duygular: Düşüncede pozitif olan birey kendini
rahat ve mutlu hisseder. Huzurlu bir yapı ise yani duygudaki rahatlama ise
değişime devam arzu ve iştiyakı doğurur. Unutmayın beyin düşünce boyutuyla
komut alır ve kalp hisseder. Sonrasında ise birey aşamalarını tamamlar ve
değişim büyük bir oranda başlamış olur.
Ailem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder