20 Ocak 2014 Pazartesi

ATATÜRKÇÜLÜK ve ATATÜRK İLKELERİ

Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devlet yönetiminin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin öncülüğünde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla temelleri yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun temel kurumlarına ilişkin gerçekçi düşüncelere ve ilkelere “Atatürkçülük” denir.
Atatürk İlkelerinin Dayandığı Temel İlkeler
Atatürk ilke ve inkılapları;
- Vatan ve millet sevgisi
- Milli dil ve tarih bilinci
- Milli bağımsızlık ve egemenlik
- Milli kültürün gelişmesi
- Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma fikri
- Ordu, okul ve dinin politika dışında tutulması
gibi esaslara dayanır.
1935 yılında toplanan Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında kabul edilen “Altı Atatürk İlkesi” 1924 Anayasası’na 5 Şubat 1937’de yapılan değişiklikle girmiştir.
Atatürk’ün Temel İlkeleri
Cumhuriyetçilik
Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Cumhuriyette esas olan ilk öge, devlet başkanının belli bir süre için seçilerek iş başına gelmesidir. Bu açıdan cumhuriyet, monarşilerden ayrılır.
Devlet şekli olarak Cumhuriyet; egemenliğin bir kişi veya zümreye değil, toplumun tümüne ait olduğu devlet sistemidir.
Hükümet şekli olarak Cumhuriyet; başta devlet başkanı olmak üzere devletin temel organlarının seçim ilkesine göre kurulmuş olduğu, özellikle bunların oluşmasında veraset ilkesinin rol oynamadığı bir hükümet sistemidir.
Atatürkçü Düşünce Sisteminde Cumhuriyetçilik Kavramı
Atatürk’ün tanımlamasına göre; “Türk ulusunun karakter ve yapısına en uygun idare cumhuriyettir.” Çünkü; Cumhuriyet ulusal egemenlik idealini, devletin vatandaşa karşı hak ve görevlerini en iyi düzenleyen yönetim biçimidir. Atatürk’e göre; “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.”
Atatürk’ün cumhuriyeti yeni Türk devletinin siyasal rejim olarak seçmesinde;
- Türk ulusunun karakterine ve adetlerine uygun olması
- Cumhuriyetin Türkiye’yi modernleştirme fikirlerine cevap vermesi
- Cumhuriyetin en ileri devlet ve hükümet şekli kabul edilmesi
gibi nedenler etkili olmuştur.
Atatürk, en iyi yönetim şekli olarak gördüğü cumhuriyetin işleyişini şöyle belirtmektedir:
“Cumhuriyette son söz millet tarafından seçilmiş meclistedir. Millet adına her türlü kanunları o yapar. Hükümete güven oyu verir veya düşürür. Millet, vekillerinden memnun olmazsa belirli zamanlar sonunda başkalarını seçer. Millet egemenliğini, devlet idaresine katılmasını ancak, zamanında oyunu kullanmakla sağlar.”
Atatürk’ün Cumhuriyetçilik İlkesinin Özellikleri
- Temel ilke seçimdir.
- Devlet kademelerinde ve diğer kademelerde hayat boyu kalmaya karşıdır; devlet hayatında kişisel otoriteyi kabul etmez.
- Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.
- Cumhuriyetçilik, anayasamızda “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” şeklinde birinci madde olarak yer almıştır.
- Cumhuriyet yönetiminin en önemli özelliklerinden biri de düşünce serbestliğidir.
- Cumhuriyetçilik ilkesi Atatürk’ün diğer ilkelerinin uygulanmasına ortam hazırlamıştır.
- Cumhuriyet yönetimleri hukuk devleti anlayışını ve güçler ayrılığı ilkesini benimser.
Atatürkçülükte sağlam bir gençlik yetiştirmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin parlak geleceğini gerçekleştirmede temel güç kaynağıdır. Bu nedenledir ki Atatürk, “Geçler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız... Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.” sözleriyle Türk gençliğini yüceltmiştir. Bu sözler Atatürk’ün Türk gençliğine güvendiğini ve cumhuriyeti devam ettirmesini istediğini göstermektedir.
Atatürk’ün cumhuriyetçilik ilkesi doğrultusunda;
- TBMM’nin açılması
- 1921 ve 1924 Anayasalarının yapılması
- Saltanatın kaldırılması
- Cumhuriyet’in ilan edilmesi
- Siyasal partilerin kurulması
- Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi
inkılapları yapılmıştır.
Cumhuriyetçilik ilkesi;
- Bütün Türk vatandaşlarının devlet yönetimine eşit şekilde katılmasını sağlamıştır.
- Türk toplumunun gelişmesini ve çağdaşlaşmasını sağlamıştır.
- Demokrasinin kurulmasına ortam hazırlamıştır.
Milliyetçilik
Milliyetçilik, milletin tüm bireyleriyle milli benliğinin bilincine varması, ülke ve millet bütünlüğü içerisinde varlığını sürdürmesi ve yükseltmesi ilkesidir.
Milliyetçiliğin en önemli ögesi millet olmaktır. Atatürk’e göre bir insan topluluğunun millet sayılabilmesi için “Zengin bir hatıra mirasına, birlikte yaşama konusunda samimi olmaya, sahip olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilmenin ortak amaç olmasına, sevinçte ve üzüntüde beraber olmaya ihtiyaç vardır.”
Atatürk bu koşulları ileri sürerek millet fertleri arasında ortak bir düşünce ve ideal ortaya koymayı amaçlamıştır. Anadolu’daki Türk toplulukları farklı ırklarla yüzlerce yıldan beri kaynaşmışlardı.
Atatürk akılcı bir yaklaşımla Anadolu halkını kaynaştırmak ve herhangi bir ayrılığa meydan vermemek amacıyla Türk milletini ırk ve din esası üzerine oturtmamıştır. Dolayısıyla Atatürk’ün millet anlayışı akılcı akılcı ve insancıldır.
Atatürk’e göre bir milleti, diğer milletlerden ayıran nitelikler vardır. Her millet kendi yetenekleri, kültürü ve olanakları çerçevesinde kendini diğerlerine kabul ettirmek ve mutlu yaşamak zorundadır. İşte bir millet bireylerinin bu biçimdeki davranışları milliyetçiliktir. Türk milliyetçiliğinin amacı, Türk ulusunun her alanda yücelmesi ve yükselmesidir.
Milliyetçilik, milli devletin siyasetinin de milli olmasını gerektirir. Atatürk, milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içerisinde yaşayabilmesi için milli bir siyasetin izlenmesi gereğini ifade etmiş ve milli siyaseti de “Sınırlarımız içinde herşeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup milletin ve ülkenin gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak, ulaşılmayacak emeller peşinde milleti uğraştırmamak ve zarara sokmamak” sözleriyle tanımlamıştır.
Atatürk Milliyetçiliğinin Özellikleri
- Akılcı, çağdaş, medeni, ileriye dönük, demokratik, yüceltici, insani ve barışçıdır.
- Dini, mezhebi, soyu, dili ne olursa olsun kendini Türk hisseden herkesi Türk kabul eder.
- Ayırıcı değil, birleştiricidir. İnanç özgürlüğüne saygılıdır.
- Türk milletinin manevi değerlerine (dil, tarih, kültür) sahip çıkmayı öngörür.
- Eşitlik ilkesine dayanır, ırkçılığa karşıdır ve laiktir.
- Her türlü saldırganlığa ve sömürgeciliğe karşıdır.
- Türk milletinin refahını, zenginliğini, mutluğunu artırmayı ve varlığını yükseltmeyi amaçlar.
Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi doğrultusunda;
- TBMM’nin açılması
- İzmir’de İktisat Kongresi’nin toplanması
- Kapitülasyonların kaldırılması
- Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması
- Türk Tarih Kurumu’nun kurulması
- Türk Dil Kurumu’nun kurulması
inkılapları yapılmıştır.
Milliyetçilik ilkesi;
- Kurtuluş Savaşı’mızın kazanılmasını sağlamıştır.
- Milletimizin iç ve dış tehditler karşısında bütünleşmesini sağlamıştır.
- Türk toplumunu din, mezhep, ırk ve sınıf kavgalarından koruyarak milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmiştir.
Halkçılık
Bir milleti oluşturan çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanlara halk denir. Bu bakımdan Halkçılık ilkesi hem Cumhuriyetçilik hem de Milliyetçilik ilkesinin doğal sonucudur. Atatürk’e göre millet ile halk tek anlama gelmektedir. Halkçılık, millet içindeki çeşitli insan gruplarının çıkarına ve yararına bir siyaset izlenmesi ve halkın kendi kendisini yönetmesidir. Atatürk, TBMM’nin açılışından itibaren yeni kurulan devletin halk devleti olduğunu bir çok konuşmasında dile getirmiştir.
Halkçılık İlkesinin Özellikleri
- Halkçılık, Atatürk’ün cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkelerinin doğal sonucudur.
- Halkçılık ulusal egemenlik ilkesine dayanır. Atatürk halkçılık ile demokrasiyi aynı anlamda kullanmıştır. Egemenliğin millete ait olduğu bir devlette, hükümet sisteminin de demokrasi olması gerekir.
- Halkçılık ilkesi halkın herhangi bir sınıf veya zümre tarafından sömürülmesini reddeder. Kamunun yararını kişi ve zümre yararlarının üzerinde tutar. Fertlerin kanun önünde mutlak eşitliğini kabul etmek, hiçbir sınıf ve zümreye ayrıcalık tanımamak halkçılığın ve halkçı olmanın bir gereğidir.
- Atatürk’ün halkçılık anlayışı sosyal adalete, sosyal güvenliğe, toplumun yoksul kesimlerinin korunmasına ve güçlendirilmesine, adaletli gelir dağılımına büyük önem verir.
- Halkçılık ilkesi hem halka hem de devlete ekonomik yükümlülükler getirir. Devlet vatandaşlarının toplumsal dayanışma ve işbölümü içinde çalışmasını sağlayacak önlemler almalıdır. Vatandaş da işbölümünün yapıldığı alanlarda çalışmasını esirgememeli, haksızlığa uğradığı zaman yasal yollarla hakkını aramalı, diğer meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü işbirliğini sürdürmelidir.
Halkçılık ilkesi;
- Halkçılıkla milli egemenlik tam olarak gerçekleşmiş ve demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmuştur.
- Toplumda barış ortamının kurulmasını sağlamıştır.
- Türk toplumunu yönetime katılma, kanunlar önünde eşit olma ve devletin imkanlarından eşit olarak faydalanma olanağına kavuşturmuştur.
- Kalkınmayı hızlandırmış, zayıf bir ekonomik mirastan bugünkü Türkiye’yi çıkarmıştır.
Devletçilik
Devletçilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli bir ekonomi kurmak, ekonomik kalkınma ve gelişmesini sağlamak amacıyla 1930 yılından itibaren uyguladığı ekonomi politikasını ifade eden bir kavramdır. Ekonomide devletçilik, Türkiye’nin gerçeklerinden kaynaklanmış ve ihtiyaçlarından doğmuştur. 1923’den 1930 yılına kadar geçen dönemde liberal sayılabilecek bir kalkınma politikası izlenmiş, ancak günün şartlarından dolayı bu politikadan beklenen sonuç alınamamıştır. Yeni bir ekonomik model arayan Türkiye devletçilik ilkesini benimsemiştir.
Atatürk’ün Devletçilik İlkesinin Özellikleri
- Devletçilik halkçılığın zorunlu bir sonucudur.
- Atatürkçü devletçilik güçlü ve çağdaş bir devlet meydana getirmeyi amaçlar.
- Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk milletinin ve devletinin içinde bulunduğu durumundan dolayı zorunlu olarak ekonomide devletçilik ilkesi uygulanmıştır.
- Atatürk’e göre devletçilik özel teşebbüs hürriyetinin ve piyasa ekonomisinin reddi değildir.
- Devletçilik, planlı ekonomiyi gerekli hale getirmiştir.
Atatürkçü düşünce sisteminde devletin başlıca görevleri şunlardır:
- Adalet ve güvenliği sağlayarak vatandaşlarının haklarını garanti altına almak
- Dış siyaset ve diğer uluslarla olan ilişkileri iyi yöneterek milletin bağımsızlık ve egemenliğini korumak
- Ekonomik alanlarda özel teşebbüs ile devlet arasındaki ilişkileri dengeli olarak yürütmek
- Bayındırlık, eğitim, sağlık, sosyal yardım, sanat ve ticaret işleriyle ilgilenmek
Devletçilik ilkesi;
- Türkiye’de ilk defa planlı ekonomiye geçilmesini sağlamıştır.
- Devlet eliyle önemli yatırımlar gerçekleştirilmesini sağlamıştır.
- Teknik eleman eksikliğinin giderilmesini kolaylaştırmıştır.ekonomik kalkınmada bölgeler arası farklılıkların giderilmesini sağlamıştır.
- Türk çiftçisine ürünlerini en iyi şekilde değerlendirme fırsatı sağlamıştır.
Laiklik
Laiklik din ve devlet işlerini birbirinden ayıran, dinin politik çıkarlara alet edilmesini reddeden; kişilerin din ve vicdan özgürlüğünü tanıyan ve koruyan, akıl ve bilimin egemen olduğu devlet ve toplum düzenini öngören bir ilkedir.
Laiklik ilkesinin kabul edilmesiyle devlet ve toplum hayatı, çağın gelişmelerinin izlenmesini engelleyen zihniyetin egemenliğinden kurtarılmıştır.
Laiklik İlkesinin Özellikleri
- Devlet her türlü dinsel inanç, ayin ve kuruluşlar karşısında tarafsız kalır ve bu dinlere bağlı olanlar arasında ayrım yapamaz.
- Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır. Devlet yönetimi din kurallarına göre değil, akıl ve bilimin önderliğinde düzenlenir.
- Devletin resmi dini yoktur. Devletin belli bir dine üstünlük tanıyıp, onun kurallarını bütün vatandaşlara benimsetmeye ve uygulatmaya çalışmaz.
- Kişilerin dinsel inançlarına müdahale edilemez. Hiç kimse dinsel inançların gereklerini yerine getirmeye zorlanamaz.
- Herkes din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Atatürk’ün laiklik ilkesi doğrultusunda;
- Saltanatın ve halifeliğin kaldırılması
- Şer’iyye ve Efkaf Vekaleti’nin yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kurulması
- Eğitim – öğretimin birleştirilmesi
- Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
- Medeni Kanun’un kabul edilmesi
- 1928’de anayasadan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dini İslam’dır.” maddesinin çıkarılması
- 1937’de laiklik ilkesinin 1924 Anayasası’na girmesi
inkılapları yapılmıştır.
Laiklik ilkesi;
- Bilimsel esasların ve ileri teknolojilerin yaygın ve etkili biçimde kullanılmasını sağlamıştır.
- Dinsel faaliyetlerin cahil, çıkarcı, dini bilmeyen kişilerin elinde bir çıkar aracı olarak kullanılmasını önlemiştir.
- Din ve mezhepler arasındaki ayrıcalıkları ortadan kaldırmış, böylece toplumsal kaynaşmayı sağlamıştır.
- Hukuk birliğinin sağlanmasında etkili olmuştur.
- Yabancı devletlerin azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmasını önlemiştir.
- Toplumsal hayatta dine, kişilerin düşüncelerine saygı ve hoşgörü gösterilmesini sağlamıştır.
- Türkiye’de akıl ve bilime, özgürlüğe dayanan bir toplum ve devlet düzeni kurulmuştur.
- İnanç ve düşünce özgürlüğünü sağlayarak demokrasinin gelişmesini ve yerleşmesini sağlamıştır.
- Türk toplumunun Batılılaşmasını ve çağdaşlaşmasını hızlandırmıştır.
İnkılapçılık
Bir toplumda kısa bir süre içinde köklü değişiklikler, yenilikler yapan olaylara neden olan hareketlere inkılap denir.
Atatürk’ün inkılap anlayışı zamanına göre geri kalmış, eskimiş kurumları kaldırarak yerlerine ilerlemeyi, gelişmeyi kolaylaştıracak ve geliştirecek kurumların konmasını gerektirir. Atatürk “Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, bilim ve teknik alanda başarılı olmak için tek gelişme yolu budur.” demiştir.
İnkılapçılık; Türk inkılabının korunması, aklın ve bilimin yol göstericiliğinde çağın gereklerine göre sürekli olarak yenilenmesi ilkesidir.
İnkılapçılık, batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda daima ileriye, çağdaş uygarlığa yönelmektir. İnkılapçılık, sadece inkılapları savunmayı değil, inkılapları geliştirmeyi, çağdaş hayatın gereklerine uydurmayı da içine alır.
Atatürk, inkılapçılık ilkesiyle diğer ilkelerin de canlı kalmasını ve devamını sağlamıştır.
İnkılapçılık ilkesi;
- Türk toplumuna her yönden gelişme ve ilerleme yolunu açmıştır.
- Kişisel egemenliğe son verilerek millet egemenliğinin kurulmasını sağlamıştır.
- Türk Devleti’ni, yeni kurumları ile çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturmuştur.
Bütünleyici İlkeler
Milli Egemenlik
Milli egemenlik, milletin kendi kendini idare etmesi ve kendisini yönetecek kişileri seçmesidir. Milli egemenlik, Cumhuriyetçiliğin bütünleyicisidir.
Milli Bağımsızlık
Milli egemenlik, içeride millet hakimiyetini ifade ederken, milli bağımsızlık da hür bir şekilde yaşamayı gerektirir. Bağımsızlık, “başka bir devlete veya milletlerarası bir müesseseye bağlı bulunmamak” demektir.
Akılcılık ve Bilimsellik
Türk inkılabının temel özelliği akla ve bilime dayanmasıdır. “Akılcılık” gerçeği arayıp bulmaya yarayan yoldur. “Bilimsellik” ise, devlet ve toplum hayatında bilime yer verme, bilimi değerlendirmedir.
Çağdaşlaşma ve Batılılaşma
Ülkemizde gerçekleşen inkılapların, bir kısmı çağdaşlaşma ve batılılaşmadan doğan inkılaplardır. Din ve devlet işlerinin ayrılması, medreselerin, tekke ve zaviyelerin kapatılması, yeni hukuk sisteminin kabulü, şapka inkılabı, harf inkılabı, Milat takviminin ve pazar tatilinin kabulü, batı kıyafetinin benimsenmesi, Soyadı Kanunu... batılılaşmaya, dolayısıyla çağdaşlaşmaya yönelik olarak yapılmıştır.
İnsan ve İnsanlık Sevgisi
Toplumun temelini oluşturan insan, gerçek değerlerin sahibidir. Türk inkılabı da dayandığı temel ilkelerle hümanist bir karaktere sahiptir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...