Türkiye’nin üç tarafının da denizlerle çevrili olması, dalga ve
akıntıların faaliyetlerini artırmıştır. Kıyılarımızda dalga aşındırması ile
oluşan şekillerin başında falezler gelir. Falezler, dalgaların yüksek
kıyıların alt kısımlarını aşındırmasıyla oluşmuştur. Ülkemizde falezler en çok
Karadeniz kıyılarında meydana gelmiştir. Hopa – Sarp kıyıları ile Cide –
İnebolu kıyıları arasında ve Şile çevresinde falezli kıyıların en tipik
örnekleri görülür. Akdeniz’de Teke ve Taşeli kıyılarında da falezler
oluşmuştur.
Kumsallar
(Plajlar), kıyı okları ve kıyı
kordonları ile lagünler ve tombololarkıyılarımızda
görülen başlıca biriktirme şekilleridir. Kumsallar deniz turizmi açısından
önemlidir. Dalga ve akıntıların kıyıdan kopardıkları materyalleri açıklara
taşıyarak biriktirmeleri ile kıyı okları ve kıyı kordonları oluşur. Bu
kordonlardan bazıları bir koyun önünü kapatarak lagün denilen göllerin
oluşmasını sağlar. Kıyı kordonları, bazen açıklardaki bir ada ile kara arasında
oluşarak adayı karaya bağlar ve tomboların meydana gelmesini sağlar. Kıyı
okları ve kordonları, tüm kıyılarımızda görülmekle birlikte en belirginleri
Çukurova, Silifke, Bafra ve Çarşamba deltalarında oluşmuştur. Türkiye’deki
delta ovalarında küçük lagünler meydana gelmiştir. Ayrıca Büyük Çekmece ve
Küçük Çekmece gölleri ile Durusu (Terkos) gölü birer lagündür. Güney Marmara
kıyılarındaki Kapıdağ yarımadası da tomboloya örnek verilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder