DERS 8 : ÇOCUK EĞİTİMİ HAMİLELİK SÜRECİYLE BAŞLAR
Çocuk eğitimi esas olarak evlilik
öncesine dayanır. Yani bireyler eş seçerken bile, ‘evlenmeyi düşündüğüm bu
birey ileride benim çocuğumun annesi/babası olacak’ bakış açısı ile düşünmeli
ve değerlendirmelerini ona göre yapmalıdırlar.
Tabii bunu yapabilmeleri için
kendilerinin bu konu hakkında yani çocuk sahibi olma ve sonrası hakkında bilgi
sahibi olmaları gerekir. Bununla birlikte bireyler evlilik sonrasında ve
ebeveynlik sonrasında çeşitli sorunlarla karşılaşırlar. Bu sorunların yapıcı
bir şekilde çözülebilmesi gerek aile huzuru ve gerekse çocuğun eğitsel süreci
için oldukça önemlidir. Özellikle çocuk eğitiminde yapılacak bir yanlışın
onarımı çok ciddi uğraşlar ve uzun zamanlar gerektirebilir. Bu sebeple hata
yapmadan tedbiri alınmış bir süreçle ebeveyn olmak eğitimi hızlandırıcı ve
kalıcılaştırıcıdır. Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde gebelik sürecinde
çocuk eğitiminin başladığı fikrinin oldukça gerçekçi olduğu anlaşılır.
ANNENİN PSİKOLOJİSİ İYİ OLMALI
Anne-çocuk arasındaki ilk bağ çocuğun
anne-rahmine düşmesi ile birlikte başlar. Anne bebeğini taşıdığının
bilincindedir ve bebeğine dair duyguları oluşmaya başlar. Bu duygular ne denli
pozitif olursa, yani bebek ne denli istenen ve beklenen bir bebekse bebeğin
gelişimi ve gebelik süreci o denli pozitif olur. Öyleyse gebelik sürecinde
çocuk eğitiminin en önemli kısımlarından biri annenin psikolojisidir.
Gebelik karmaşık duygular demektir
Bir kadın için en özel zaman
dilimlerinden biridir, çocuğunu karnında taşıyor ve bunu hissediyor olmak.
Özellikle annenin ilk gebeliği ise yaşanan duyguların tarifi neredeyse
imkansızlaşır. Ağırlıklı olarak bu duyguları ifade eden kelime karmaşadır. Yani
anne karmaşık duygular içindedir. Bir yandan seviniyor, diğer yandan
heyecanlanıyor, öte yandan da korkuyor olabilir. Kimi zaman gelecek kaygısı
içinde bocalarken anne, kimi zaman fiziksel görünümü için endişelenebilir. Veya
anlam veremediği bir hüzünle dolabilir içi. Bütün bu duyguların yaşanması
oldukça olağandır. Yeni üye annenin bedeninde olduğu kadar ruhunda da değişikliklere
sebebiyet verecektir. Burada sorun olan nokta yaşanan bu karmaşık sürece
verilen tepkilerdir. Gerek annenin gebelik olayını algılayışı ve gerekse yakın
çevredekilerin - eş gibi- anneyi destekleyişleri gebelik sürecinin sağlıklı
veya sağlıksız gelişmesine neden olur. Tabii burada benim vurguladığım sadece
gebelik sürecinin ruhsal boyutu, bununla birlikte annenin biyolojik anlamda
yaşadıkları da oldukça önemli ve destek gerektiren bu konudur. Yani annenin
düzenli olarak doktor kontrollerinin yapılması gerekir. Bununla birlikte
vücuttaki hormonal değişimin annenin ruhsal durumuna doğrudan tesir ettiği
söylenebilir.
Yukarıda sıralanan ve ruhsal durumu
ifade eden duygu değişikliklerinin gebelik sürecinde çocuğa negatif
yansımaması, dahası pozitif yansıması ilk etapta bebeğin istenen ve beklenen
bir bebek olması ile doğru orantılıdır. İstenmeyen bir gebelikte anne yaşadığı
negatif süreçlerde daha sabırsız olabildiği gibi içten içe bebeği suçlayabilir.
Bu da daha ilk günlerden itibaren anne-çocuk arası bağın yıpranmasıdır ki bu
eğitim için kesinlikle negatif bir durumdur. İlk etapta annenin karnındaki
bebeğe karşı istekli olması gerekmektedir. Bunun dışında çocuğuyla duygusal bağ
kuma ve ebeveynin kendisini geliştirme çabası olmak zorundadır.
Ebeveynin yapması gerekenler
Hamilelik sürecinde her şeyden önce
ebeveyn bedensel sağlığına önem vermeli gerekli kontrollerini aksatmamalıdır.
Bu detayları konunun uzmanlarına havale ederek ben gebeliğin psikolojik ve
eğitsel sürecine eğilmek istiyorum.
Gebelik her ne kadar sadece anne ile
alakalıymış gibi görünse de babanın da sürece dahil olması gerekmektedir. Baba
hem eşine gerekli desteği vermeli hem de çocuk eğitimi ve çocuğa yaklaşım
konularında kendini geliştirmelidir.
Çiftler birbirleriyle rahatlıkla konuşabilmeli
ve duygularını birbirleri ile paylaşmalıdırlar. Bu şekildeki bir davranış
eşleri bebek bağlamında kaynaştıracağından aile içindeki huzur artacak ve çocuk
bulunduğu ortamın pozitif izlerini taşıyacaktır.
Özellikle anne; bakış açısında
negatifliklere yer vermemeli pozitif düşünmeli ve davranmalıdır. Çünkü annedeki
en ufak bir gerilim doğrudan çocuğa yansıyacaktır. Özelikle annenin duygusal
süreçlerinde istenmeyen yoğunlukta bir değişim yaşandığında (heyecan, sinir,
üzüntü vb…) bu çocuğun sinir sistemine doğrudan yansıyacaktır. Çünkü bu tarz
durumlarda annenin kan yapısı etkilenir bu da doğrudan çocuğun sinir sistemine
etki eder. Dolayısıyla çocuk henüz doğmadan eğitsel süreci zorlayıcı bir durum
yaşanmış olur.
Bütün bunların dışında ebeveynin karnındaki bebekle konuşması, ona tasavvuf musikisi vb… müzikler dinlettirmesi, çocuğuna kitap okuması gibi davranışlar hem anne- çocuk arası duygusal bağı kuvvetlendirir, hem de çocuğun ruhsal ve zihinsel gelişimine pozitif yansır. Aynı davranışları baba da yapmalıdır.
Ayrıca ebeveynin gerek çocuk bakımı,
gerek çocuğun gelişim süreçleri hakkında bilgi sahibi olması annenin
özgüveninin sağlanması için gereklidir. Tabii bunların yanında ebeveynin çocuk
psikolojisi hakkında da bilgi sahibi olmak için araştırmalar yapması, kitaplar
okuması ve eğitsel faaliyetlere katılması da yine yapması gerekenler
arasındadır.
Ailem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder