Genç kız feci
bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha
fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp
nakli için ilân vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı... Genç
kız ise her gün hastane odasında biraz daha solmaktaydı.
Yine yalnızdı
odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... Gözlerini kapadı, bu
küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yine de engel olamadı pınar gibi
çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi...
Her gün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden
geçiyordu...
"Param
yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı...
Genç kız da zaten başka bir şey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin
sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki... Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar
olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları
ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi... Ne önemi vardı
artık? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi...
Ayrılıklarından
bu yana beş bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir, her günü
hüsran... Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle
paylaşmamıştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı bu kadar
sene boyunca.. Kim bilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı...
Gözlerinden
bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir
zamanlar ellerinin, ellerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini
seyrederdi... En çok da saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş,
koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu.
Kalbi yine
sızlamaya başlamıştı. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda
etmezdi yaşama... Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı
yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki...
Tekrar o geldi
aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi.
Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık...
Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek
istemiyordu.. Ufak da olsa ondan bir hatırasını almadan bu dünyadan göçmek
istemiyordu... Sevdiği, kim bilir kiminle beraberdi? Kendi, sevgi dolu kalbini
kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile ama acaba o paylaşmış mıydı? Onun
sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden? İçi birden nefretle doldu. Üstüne
büyük bir ağırlık çöktü. Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok
daha ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada...
Ama sevdiğinden bir hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti.
Tekrar
gözlerini açtı. Kim bilir belki de sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler içinde
daldı... Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü
bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı... Bir
meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı...
O gece biri
gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini
yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. Bir hafta sonra tekrar gözlerini açtı
dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki bir şeyler eksikti...
Aradan aylar
geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir türlü
atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu... Bir
kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.
Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu
uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu...
Genç kız bir
anlam veremediği bu durumu doktora anlatmıştı ama ameliyatı kolay değildi, bir
aya kalmadan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hâlâ aynıydı durum.
Çiçeklerinin yanına gitti. Her gün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman
ağlıyordu onlara.. En çok kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün
onun için yeri apayrı idi. O da genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber
ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk
gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı
gülünü kimseyle...
Kapı çaldı
aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavaşça
eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu
anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Zarfı açtı,
içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya
başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yıllar yılı
özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin
kokusu vardı mektupta... Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip oturdu
yavaşça... Kağıdı açtı ve elleri titreyerek okumaya başladı.
"Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, ne de kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin daha da artıyordu...
"Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, ne de kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin daha da artıyordu...
Sana kitapları
dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden daha da hüzünlüydü.
Yazdım, okudum, ağladım... Her gün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım...
Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim.
Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz
olmanın acısını gözlerimden çıkardım... Ve bir gün her şeyi değiştirecek bir
fırsat çıktı önüme. Bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim.
Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye...
Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık...
Senden çok uzaklardayım belki ama yine de seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hem de her gece...Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğini sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin altıncı senesi... Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarın da sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu? Çünkü göz yaşlarımla, adını yazdım ona... Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde unutma. Kırmızı gülü de unutma olur mu?
Senden çok uzaklardayım belki ama yine de seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hem de her gece...Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğini sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin altıncı senesi... Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarın da sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu? Çünkü göz yaşlarımla, adını yazdım ona... Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde unutma. Kırmızı gülü de unutma olur mu?
Seni
Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadar da Seveceğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder