coğrafya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
coğrafya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2014 Çarşamba

TÜRKİYE’DE TİCARET

Ticaret, kar elde etmek amacıyla üretilen her türlü mal ve hizmetin alınıp satılmasıdır. Ticaret ya perakende ya da toptan yapılır. Perakende ticarette mallar küçük miktarlarda, toptan ticarette büyük miktarlar halinde satılır.
1.   İç Ticaret
Ülke sınırları içinde yapılan ticarettir. Türkiye’de çok canlı bir ticaret vardır. Türkiye’de sanayi kuruluşlarının dengesiz dağılması, iç kısımlarla kıyı bölgeleri arasındaki tarım ürünlerinin farklı olması gibi nedenler iç ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
Ülkemizdeki bazı il merkezleri ticaret şehirleri özelliği kazanmıştır. Bunlar; İstanbul, Bursa, İzmir, Denizli, İzmit, Adana, Gazi Antep, Diyarbakır, Ankara, Konya, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Mersin, Antalya ve Malatya gibi illerdir. Bu merkezlerdeki ticaretin gelişmesinde ulaşım yolları üzerinde olmalarının büyük etkisi olmuştur.
2.   Dış Ticaret
Bir ülkenin başka ülkelerle yaptığı ticarettir. Dış ticaretin para karşılığına ise dış ticaret hacmi denir. Dış ticaret hacmi ülkelerin gelişmişliği ile doğru orantılıdır. Dış ticareti ürün miktarı, ürünün kalitesi ve fiyatı, iç tüketim, ulaşım koşulları gibi hususlar etkiler.
Bir ülkenin başka ülkelere yaptığı satışlara ihracat (dış satım), bir ülkenin başka ülkelerden mal almasına da ithalat (dış alım) denir. Aldıkları sattıklarından fazla olan ülkeler dış ticaret açığı verirler. Bu ülkeler gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerdir. Gelişmiş ülkelerin ise sattıkları aldıklarından fazladır. Bu ülkelerde dış ticaret fazlası vardır.
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok az olan dış ticaret hacmi, artan nüfus ve canlanan ekonomiye bağlı olarak artış göstermiştir. Özellikle 1980’li yıllardan sonra ihracatta sanayi ürünlerinin payı % 80’e çıkmıştır. Buna rağmen ülkemiz devamlı dış ticaret açığı vermektedir.
Başlıca ihraç ürünlerimiz; tarım ürünleri, dokuma ve tekstil ürünleri, hayvansal ürünler, bitkisel yağlar, dayanıklı tüketim malları, mobilya, çimento, cam ve seramik ürünleri ile madenlerdir.
Başlıca ithal ürünlerimiz; fabrika kurmaya yarayan aletler, ham petrol, ilaç ve kimyasal maddeler, elektronik araçlar, motorlu araçlar, silah, optik araçlar ve tropikal ürünleridir. Almanya, İtalya, A.B.D., İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Japonya, İran, Suudi Arabistan ve son yıllarda Rusya Federasyonu, Gürcistan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri en çok ticaret yaptığımız ülkelerdir.
Türkiye’de son yıllarda uygulanmak istenen diğer bir ticaret şekli de serbest ticarettir. Serbest ticarette ülkeler ürettikleri çeşitli malları, belli yerlerde kurulacak pazarlarda gümrük vergisi ödemeden pazarlamaktadır. İstanbul, Mersin, İzmir, Antalya, Trabzon ve İskenderun’da serbest ticaret bölgeleri kurulmuştur.
3.   Transit Ticaret
Bilindiği gibi ülkemiz, Asya ile Avrupa kıt’aları arasında yer alır. Bu iki kıt’ada bulunan ülkeler arasındaki bağlantıyı sağlayan yollar Türkiye’den geçer. Bu nedenle, transit ticaret ülkemiz ekonomisi için önemlidir. Anadolu, eski çağlardan beri transit ticaret merkezi konumundadır. Sanayisi gelişmiş Avrupa ülkeleriyle, petrolü çok olan Orta Doğu ülkeleri arasındaki ticaret Türkiye üzerinden yapılmaktadır. Türkiye, Avrupa’nın sayılı tır filosuna sahip ülkelerindendir. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması, kara yolu ve deniz yolunun birlikte hareket ederek transit ticaretin gelişmesine olanak sağlamıştır. Transit ticarette İstanbul, İzmir, Mersin, İskenderun ve Trabzon limanları etkili olmaktadır. Kapıkule, Gürbulak ve Cilvegözü sınır kapıları da kara yolu ile yapılan transit ticarette önemlidir.

TÜRKİYE’DE ULAŞIM

Ulaşım insanların ürettikleri çeşitli ham ve işlenmiş maddelerin, haberlerin bir yerden başka bir yere nakledilmesidir. Ulaşımda modern araçlar ve ulaşılan hız sonucunda sanayi, ticareti turizm ve sosyal faaliyetler hızla gelişmiştir.
1.   Türkiye’de Ulaşımı Etkileyen Doğal ve Beşeri Faktörler
Ulaşımı etkileyen en önemli doğal faktör yer şekilleridir. Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde dağların kıyıya paralel uzanması ve ortalama yükseltinin fazla olmasından dolayı ulaşım yolu açmak çok zor olmaktadır. Bunun yanında köprü ve tünel yapımı maliyeti artırmaktadır. Ayrıca dağları yaran derin akarsu vadileri ulaşımı zorlaştırmaktadır.
İklim koşulları da ulaşımı önemli ölçüde etkiler. Don olayı, kar, sis ve seller ulaşımı engeller veya zorlaştırır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nde kar yağışı ve don olayları, Karadeniz Bölgesi’nde de heyelanlar ulaşımı olumsuz olarak etkilemektedir.
Yol yapım masraflarının, çalışmaların planlanması ve bunları yürütecek idari ve teknik kadroların bulunması zorunluluğu ulaşımı etkileyen beşeri faktörlerdir. Özellikle gelişmiş otoyol ağının kurulması için büyük sermayeler gerekmektedir. Turizm ve sanayi faaliyetlerinin çok olduğu yerler ile nüfusun sık olduğu yerlerde ulaşım ağı canlıdır.
2.   Türkiye’de Kara Ulaşımı
a.   Kara Yolları
Türkiye’de en yaygın ulaşım kara yollarından sağlanır. Yük taşımacılığının % 70’i, yolcu taşımacılığının da % 90’ı kara yolu ile yapılmaktadır. Ülkemizde kara yolları, özellikle 1950 yılından sonra artmaya başlamıştır. Çünkü bu yılda Kara Yolları Genel Müdürlüğü kurulmuş, yolların yapım ve bakım işlerini üstlenmiştir. Türkiye’deki en işlek kara yolları Edirne, İstanbul, Ankara, Adana ile İstanbul, Bursa, İzmir arası İzmir, Aydın, Denizli arasıdır. Son yıllarda ülkemizdeki kara yolu yapımı yeni bir boyut kazanmıştır. Ankara – İstanbul ve İstanbul – Edirne arasında olduğu gibi, Avrupa ölçüsünde otoyol yapımına başlanmıştır.
b.   Demir Yolları
Türkiye’de ilk demir yolu hattı 1866 yılında İzmir – Aydın arasında kurulmuştur. Daha sonra bu yollar zamanla doğuya doğru uzatılmıştır. Günümüzde demir yollarımızın toplam uzunluğu 8200 km’yi bulmuştur. Ancak ülkemizin yüzölçümüyle kıyaslandığında bu miktar oldukça yetersizdir. Sözgelimi Almanya’da 43 bin, Fransa’da 34 bin, İtalya’da 29 bin km’lik demir yolu ağı vardır. Ülkemizde demir yolu yapım ve bakım işlemleri Devlet Demir Yolları İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir.
Ülkemizde yer şekillerinin çok yüksek ve engebeli olmasından dolayı, demir yolu yapımı kara yolu yapımına göre çok zor olmaktadır. Doğu Karadeniz, Antalya ve Hakkari bölümleri ile Menteşe yöresinde demir yolu ağı henüz yoktur. Yük ve yolcu taşımacılığında demir yolunun payı henüz % 15-20 dolayındadır.
3.   Türkiye’de Deniz Ulaşımı
Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olması ve iki önemli boğaza sahip olması, denizcilik alanında gelişmesi bakımından çok önemlidir. Dünya ticaretinde en çok kullanılan yol deniz yoludur. Bu nedenle, ülkemizde deniz yolunun ve limanların artırılması gerekir. Dünya deniz ticaret filosundaki payımız % 1’e bile ulaşmamıştır. Fakat son yıllarda sanayi ve ticaretin gelişmesiyle, limanlarımızda indirilen – bindirilen yükte 8 – 10 katlık artışlar olmuştur.
Türkiye kıyılarındaki limanların sayısı 80 civarındadır. Bunların bir kısmı sadece gemi uğrak yeri iken, bir kısmı da büyük ticaret limanlarıdır. İstanbul limanı ülkemizde en işlek limandır. Hem ihracatta, hem de ithalatta en çok yükleme ve boşaltma yapılan limanımızdır. İzmit, Bandırma, Tekirdağ ve Çanakkale limanları Marmara kıyılarında yer alan diğer önemli limanlardır. Karadeniz kıyılarında başlıca; Hopa, Trabzon, Giresun, Samsun, Ordu, Sinop, Zonguldak ve Ereğli limanları vardır. Ege denizi kıyılarındaki en önemli liman İzmir limanıdır. Bu liman ülkenin önemli ihracat limanlarındandır. Antalya, Mersin ve İskenderun limanları da Akdeniz kıyılarında yer alan önemli limanlardır.
Bir limanın iç bölgelerle olan ulaşım bağlantısı özelliğine hinterlant (art bölge) denilmektedir. Hinterlandı geniş limanlar gelişmeye elverişlidir. Örneğin Sinop limanı doğal liman olduğu halde, hinterlandı geniş olmadığı için, suni bir liman olan Samsun limanı kadar gelişememiştir. Akdeniz ve Karadeniz’de boyuna kıyılar yaygın olduğundan doğal limanlar fazla değildir. Buna karşın enine kıyılar Ege’de yaygın olduğundan doğal limanlar daha fazladır. Türkiye’deki denizcilik işleri, Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Türkiye Gemi Sanayii A.Ş. ile özel şirketler tarafından yürütülmektedir.
4.   Türkiye’de Hava Ulaşımı ve Hava Limanlarımız
Türkiye’nin ulaşımında en az payı olan sektör hava yollarıdır. Çünkü hava yolu ile ulaşım yüksek sermaye ve teknoloji gerektirmektedir. Türkiye’de hava ulaşımı için Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Son yıllarda özel hava yolu taşımacılığında da önemli artışlar meydana gelmiştir.
Ülkemizdeki hava alanları büyüklük bakımından birbirlerinden farklıdır. Pist uzunluğu 2100 metreden daha fazla olan hava alanlarına hava limanı denilmektedir. Atatürk (İstanbul), Esenboğa (Ankara), Adnan Menderes (İzmir) en işlek hava limanlarımızdır. İstanbul’un Anadolu yakasında Kurtköy’de kurulan Sabiha Gökçen hava limanı da uluslar arası standartlardadır. Adana, Antalya, Dalaman, Bodrum, kayseri, Diyarbakır, Erzurum, Malatya, Elazığ, Van, Samsun, Trabzon gibi merkezlerimizde de hava alanları bulunmaktadır.

TÜRKİYE’DE SANAYİ

Sanayi (endüstri), işlenmemiş ya da yarı işlenmiş maddelerin, makinelerle işlenerek kullanılabilir ve tüketilebilir hale getirilmesi faaliyetleridir. Sanayi etkinlikleri ağır sanayi, orta ölçekli sanayi ya da küçük sanayi gibi gruplara ayrılmaktadır. Ağır sanayi, fabrika ve makinelerle büyük miktarda sermaye yatırımını gerektirir. Demir çelik, motorlu araç, rafineri, çimento sanayileri ağır sanayi örnekleridir. orta ve küçük sanayi ise, çok dayanıklı tüketim malları üreten sanayilerle, gıda, dokumacılık, tekstil, vb. sanayi kollarından oluşmaktadır.
1.   Sanayinin Kurulması İçin Gerekli Şartlar
Bir ülke veya yörede sanayinin kurulması ve gelişmesi bazı faktörlere bağlıdır. Ana para (sermaye), enerji, yetişmiş insan gücü, ham madde, ulaşım, pazar ve işletme bu faktörlerin başlıcalarıdır. Şimdi sırayla bunları inceleyelim:
a.   Ana Para (Sermaye)
Sanayinin kuruluş aşamasındaki en önemli etken, ana paradır. Çünkü sanayi tesislerinin kurulması için gerekli araç - gereç, makine ve işlenecek ham maddenin alınması, taşınması, vb. giderleri karşılamak için paraya gereksinme vardır.
b.   Enerji
Sanayileşmek için gerekli ikinci önemli etken enerjidir. Ham maddenin mamul haline getirilmesi ve işlenebilmesi için enerji gereklidir. Petrol, elektrik, kömür, nükleer ve jeotermal kaynaklar başlıca enerji kaynaklarıdır.
c.   Yetişmiş İnsan Gücü
Sanayi tesislerinin çalışması ve üretimin artması yönünden insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu nedenle, sanayinin kurulmasında insan gücü önemli bir etkendir.
d.   Ham Madde
Sanayide üretim yapılabilmesi için ham maddenin olması gerekmektedir. Makinelerin işlediği, işlenmemiş ya da yarı işlenmiş maddelerin hepsine birden ham madde adı verilir. Sanayide tarımsal ve madensel ham maddeler kullanılır.
e.   Ulaşım
Sanayinin ihtiyacı olan ham maddeler ile mamul maddenin taşınması faaliyetlerine ulaşım denir. Ham maddenin fabrikalara getirilmesi ve işlendikten sonra pazarlara taşınması yaygın ulaşım ağıyla mümkündür. Ulaşımın hızlı olmasının yanı sıra, ucuz olması da gerekir. Bu nedenle sanayi kuruluşları ulaşım yollarının çevresindeki alanlarda yoğunluk kazanmıştır.
f.    Pazar
Her türlü üretimin amacı elde edilen ürünü satmaktır. Bu nedenle, sanayi yolu ile üretilen malların iç ve dış pazarlara düzenli ve sürekli olarak sunulması gerekir. Bunun sonucunda tüketim sağlanır ve tekrar üretim yapılabilir. Başka bir ifade ile, üretimin devamlılığı açısından pazarlama şarttır.
g.   İşletme
Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemine işletme adı verilir. Sanayideki üretimi düzenlemek, kar elde etmek, mamul maddeleri pazarlamak, vs. iyi bir işletme ile mümkündür.
2.   Türkiye’de Sanayi Kolları
a.   Besin Sanayii
Ham maddesi tarımsal ve hayvansal ürünlerden oluşan sanayi dalıdır. Besin sanayii, Türkiye’de en çok gelişen sanayi kollarından biridir.
Yağ Fabrikaları: Yağ üretimi besin sanayiinin en önemli faaliyetlerindendir. Zeytin yağı fabrikaları, Kıyı Ege ve Güney Marmara’da yoğun olarak görülür. Özellikle Edremit, Ayvalık, İzmir, Aydın, Muğla, Burhaniye, Gazi Antep, Adana, Nizip, Kilis ve Antakya gibi merkezlerde yoğunlaşmıştır. Ayçiçek yağı fabrikaları Trakya’da yoğun olmakla birlikte, İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu Anadolu’da görülür. Soya, pamuk ve mısırdan yağ elde etme ise Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır. Margarin üretimi; Adana, İzmir ve İstanbul gibi büyük kentlerde gerçekleştirilmektedir.
Süt Ürünleri Fabrikaları ve Et Kombinaları: Bu tür fabrikalar daha çok; Kars, Erzurum, Trabzon, Bursa, Edirne, Diyarbakır, Şanlı Urfa, Mardin gibi hayvancılığın geliştiği yerler ile büyük kentlerin çevrelerinde yoğunlaşmıştır.
Meyve Suyu, Konserve ve Salça Fabrikaları: Bursa ve Kayseri’de meyve suyu fabrikaları vardır. Toplumun ekonomik ve kültürel yönden gelişimine bağlı olarak konserve tüketimi artmıştır. İstanbul, İzmir, Bursa ve Balıkesir gibi illerimizde konserve, reçel ve salça fabrikaları kurulmuştur. İstanbul, Çanakkale, İzmir, Ordu, Trabzon ve Balıkesir’de de balık konserve fabrikaları vardır.
Şeker Fabrikaları: Türkiye’nin kıyı kesimleri hariç hemen her tarafına dağılmıştır. Şeker pancarı, hemen işlenmesi gerektiğinden fabrikaları üretim alanları yakınına kurulmuştur. Günümüzde şeker fabrikalarının sayısı 40’a yaklaşmıştır.
Makarna, Bisküvi ve Un Fabrikaları: İç Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır.
Çay Fabrikaları: Doğu Karadeniz Bölümü’nde bulunmaktadır.
b.   Tütün ve İspirtolu İçkiler Sanayii
Türkiye’de üretilen tütünün bir kısmı sigara fabrikalarında işlenirken bir kısmı da ihraç edilmektedir. Samsun, Tokat, Adana, İzmir, Malatya ve İstanbul’da Tekel’e ait sigara fabrikaları vardır. Bitlis’te ise, özel sektöre ait sigara fabrikası üretime başlamıştır. Rakı, bira ve şarap fabrikaları da İstanbul, Yozgat, Diyarbakır, Tekirdağ, İzmir, Ankara, Kırşehir, Gazi Antep, Elazığ gibi merkezlerde bulunur.
c.   Dokuma, Deri ve Giyim Sanayii
Dokuma, deri ve giyim, Türkiye’de en gelişmiş ve üretimin önemli kısmının ihraç edildiği bir sanayi koludur. Bu sanayi kolunda, iş yeri sayısı ve işçi sayısı oldukça fazladır.
Pamuklu Dokuma Fabrikaları: İstanbul, Adana, Antalya, Tarsus, İzmir, Denizli, Nazilli, Aydın, Manisa, Kayseri, Karaman, Konya Ereğlisi, Malatya, Erzincan ve Adıyaman’da pamuklu dokuma üreten büyük fabrikalar kurulmuştur. İstanbul, Bursa, Gemlik ve Adana’da ise sentetik iplik üreten fabrikalar vardır.
Yünlü Dokumacılık: İstanbul, Bursa, Hereke, İzmir, Uşak ve Kayseri’de gelişmiştir.
İpek Dokumacılığı: Gemlik, Bursa ve İstanbul’da ipek dokumacılığı yapılmaktadır.
Halıcılık ve Kilimcilik: Uşak, Gördes, Milas, Kula, Bergama, Karaman, Karapınar, Hereke, Kayseri, Ladik, Bünyan, Isparta ve Sivas’ta gelişme göstermiştir.
Hazır Giyim Eşyası Yapımı: İstanbul, Bursa, İzmir, Denizli, Ankara ve Adana’da yoğunluk kazanmıştır.
Deri ve Kösele İşleme ile Kürk Yapımı: Bu faaliyet kolu İstanbul’da yoğunlaşmıştır. Bolu, Gerede, Uşak ve İzmir’de de deri işleme tesisleri bulunmaktadır.
d.   Maden Sanayii
Maden işleme sanayii (metalurji) metallerin cevherlerinden ayrılması ve arıtılarak kullanılabilir duruma getirilmesiyle uğraşır. Kırıkkale, Karabük, Ereğli ve İskenderun’da demir – çelik fabrikaları bulunmaktadır. Ergani, Murgul ve Samsun’da bakır, Seydişehir’de alüminyum, Kayseri’de çinko –kurşun, Kütahya’da gümüş, Antalya ve Elazığ’da ferro krom üretim tesisleri vardır.
e.   Makine Sanayii
Makine sanayiinin temelini otomotiv üretimi oluşturur. Türkiye’deki otomotiv sanayii kuruluşları; Bursa, İstanbul, Ankara, İzmit, Eskişehir, Aksaray, Gazi Antep ve İzmit’te yoğunlaşmıştır. Ayrıca Eskişehir ve Adapazarı’nda lokomotif ve vagon fabrikaları, Ankara Mürted’de uçak fabrikası, Tuzla, Pendik, Gölcük ve İzmir’de gemi tersaneleri bulunmaktadır.
f.    Kimya Sanayii
İlaç Fabrikaları: İstanbul, İzmir, Ankara ve Adapazarı çevresinde yoğunlaşmıştır.
Boya Fabrikaları: İstanbul, İzmir ve Mersin’de bulunmaktadır.
Gübre Fabrikaları: İzmit, Bandırma, Tekirdağ, Kütahya, Elazığ, Mersin, İskenderun ve Antakya’da bulunmaktadır.
Petro – Kimya Tesisleri: İzmit, Mersin, İzmir, Kırıkkale ve Batman’da kurulmuştur.
Sabun Fabrikaları: Gazi Antep, İstanbul, İzmir ve Balıkesir’de yoğundur.
Deterjan Fabrikaları: İstanbul, İzmit, İzmir ve Ankara’da deterjan üreten kuruluşlar vardır.
g.   Orman Ürünleri Sanayii
Kereste Fabrikaları: Düzce, Bartın, Ayancık, Rize, Ordu, Ardeşen, Burdur, Antalya ve Isparta’da bulunur.
Mobilya Fabrikaları: Adapazarı, Ankara, İnegöl, İstanbul, İzmir ve Kayseri’dedir.
Kağıt Fabrikaları: İzmit, Balıkesir, Giresun, Zonguldak, Taşucu, Dalaman, Bolvadin, Bartın ve Denizli’de bulunur. Türkiye’de bu fabrikalarda üretilen kağıt ihtiyacımızı karşılamaz. Bu yüzden dışarıdan kağıt ithal edilir.
h.   Çimento, Cam ve Seramik Sanayii
Çimento Fabrikaları: İstanbul, İzmit, Adana, İzmir, Elazığ, Mersin, Yozgat, Denizli, Adıyaman, Ordu gibi merkezlerde kurulmuştur.
Cam Fabrikaları: İstanbul, Denizli, Mersin, Kırıkkale ve Sinop’ta bulunmaktadır. Türkiye cam ürünleri üretiminde ve ihracatında Dünya’nın sayılı ülkelerindendir.
Seramik Fabrikaları: İstanbul, Çanakkale, Bilecik, İzmir, Kocaeli ve Kütahya’da bulunmaktadır. Bu illerden Kütahya eskiden beri porselen ve çinileriyle ün yapmıştır. Seramik üretiminin bir kısmı yurt dışına ihraç edilir.

TÜRKİYE’DE MADENLER VE ENERJİ KAYNAKLARI

1.   Madenler
Madenler, yer kabuğunun farklı derinliklerinden çıkarılan ve ekonomik değer taşıyan mineraller ile elementlerdir. Doğada saf halde maden bulmak çok zordur. Madenler, yer altından filiz adı verilen taş ve toprakla karışık olarak çıkarılır. Filizler saf metal haline getirildikten sonra kullanıma sunulur. Maden filizleri, yer altında damarlar ya da yataklar halinde bulunur. Bu damar ve yatakların işletmeye açılabilmesi için belli koşullar gereklidir. Öncelikle maden cevheri içindeki metal oranının yüksek olması aranır. Bu metal oranına tenör adı verilir. Madenlerin yedeğinin (rezervinin) az olmaması da önemlidir. Ayrıca madenin çıkarılacağı bölgenin ulaşımının kolay olması gereklidir. Bu koşulların sağlanamaması durumunda madenin işletilmesi ekonomik olmayacaktır. Bu yüzden, Türkiye’de bazı madenler işletmeye açılmamaktadır.
Türkiye, maden çeşitliliği açısından Dünya’da ilk sıralarda yer almaktadır. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’nin dağ oluşumu ve volkanizma hareketlerine yaygın olarak uğramasıdır. Demir, krom, çinko, bakır, kurşun gibi madenlerin oluşumu bu tür yer hareketleriyle ilgilidir.
Ülkemizde çıkarılan madenlerin bir kısmı, kendi sanayi kollarımızda kullanılmakla birlikte, önemli bir kısmı ham ya da yarı işlenmiş olarak dışarıya satılmaktadır. Madenlerin dışarıya ham olarak satılması, o ülkenin tam sanayileşmediğini gösterir. Genelde gelişmiş ülkeler, dışarıdan ham madde ve işlenmemiş maden alırlar. Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkeler de, madenlerini ham olarak dışarıya satarlar.
Madenlerin yer altından çıkarılması ve işlenmesi aşamalarını kapsayan sanayi dalına maden sanayi denilmektedir. Türkiye’de madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (M.T.A.) ile özel sektör tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de bulunan ve işletilen başlıca madenler şunlardır:
a.   Demir
İnsanların tanıdığı ve kullandığı en eski madenlerdendir. Demir ağır sanayinin ana maddesidir. Sanayi kuruluşlarını çalıştıran makinelerin yapılmasında, çelik elde edilmesinde demirden faydalanılır. Çok geniş bir kullanım alanı vardır. Bu durum demire büyük bir önem kazandırmıştır. Türkiye’deki demir üretimi ihtiyacımızı karşılamaz. Bu nedenle bazı yıllarda demir ithalatı yapılır.
Türkiye’deki en zengin demir yatakları Divriği (Sivas), Hekimhan ve Hasançelebi (Malatya), Edremit (Balıkesir), Dikili ve Torbalı (İzmir), Simav (Kütahya), Feke ve Saimbeyli (Adana), Mersin ve Payas (Hatay)’da bulunmaktadır.
Türkiye’de Ereğli, Karabük ve İskenderun’da demir – çelik fabrikaları bulunmaktadır.
b.   Bakır
Bakır, kolay işlenebilen ve iletkenliği yüksek olan bir madendir. Elektrik ve elektronik sanayilerinde yaygın olarak kullanılır. Türkiye, bakır üretiminde, Dünya’nın önde gelen ülkelerindendir.
Bakır yatakları çoğu kez kurşun ve çinko yatakları ile karışık halde bulunur. Türkiye’de işletilen en önemli bakır yatakları Murgul (Artvin) ve Küre (Kastamonu)’dedir. Bunların dışında Madenköy (Rize), Köprübaşı, Lahanos, Asarcık Giresun), Kutlular ve Alacadağ (Trabzon), Koyulhisar (Sivas) ile Madenköy (Siirt) yatakları bulunmaktadır. Maden (Elazığ)’deki bakır yatakları, çok eskiden beri işletildiği için, ekonomik değerini kaybederek kapatılmıştır.
c.   Boksit
Alüminyumun ham maddesi olan boksit, çok hafif olduğundan uçak sanayinde, otomobil, ev eşyası ve elektrik malzemesi yapımında kullanılır. Başlıca boksit yatakları Seydişehir (Konya), İslahiye (Gazi Antep), Akseki (Antalya) ve Milas (Muğla)’tadır. Bu yörelerde çıkarılan boksit Seydişehir Alüminyum Fabrikası’nda işlenmektedir.
d.   Krom
Krom, paslanmayan ve çok sert bir maden olduğundan; madeni eşya yapımında, çeliğin sertleştirilmesinde ve çelik eşyaların kaplamasında kullanılır. Türkiye’de en çok üretilen madenlerden biridir. Ancak ülkemizde ferro krom tesislerinin yetersizliği nedeniyle, üretilen kromun önemli bir kısmı ham olarak ihraç edilmektedir.
Türkiye’nin birçok yöresinde krom yatakları bulunmaktadır. Guleman, Fethiye, Köyceğiz, Denizli, Bursa, Eskişehir, Kop dağı (Doğu Karadeniz), İskenderun, İslahiye, Kahraman Maraş, Mersin, Adana ve Kayseri’de krom yatakları bulunmaktadır.
e.   Bor Mineralleri
Türkiye, bor rezervi bakımından Dünya’nın en zengin yataklarına sahiptir. Bu nedenle çıkarılan bor madenlerinin çoğu ihraç edilmektedir. Bor minerallerinden elde edilen boraks ve asitborik nükleer alanda, jet ve roket yakıtında katkı maddesi olarak, sabun, deterjan, lehim, fotoğrafçılık, tekstil boyaları, cam, kağıt sanayi, v.b. alanlarda kullanılmaktadır. Bor mineralleri Kütahya, Eskişehir ve Balıkesir’de çıkarılmakta, Bandırma ve Kırka’daki tesislerde işlenmektedir.
f.    Kükürt
Gübre, kimya, lastik ve boya sanayiinde kullanılır. Bağcılıkta da önemli bir yeri vardır. Asmaların yapraklarında üreyen bakteriler kükürt ile yok edilir. Türkiye’deki en önemli kükürt yatağı Keçiborlu (Isparta)’dadır. Ancak son yıllarda, ekonomik olmadığı gerekçesiyle buradaki üretim durdurulmuştur. Karacasu (Aydın), Diyadin (Ağrı), Burdur, Sarayköy, Van, Hakkari, Nevşehir ve Balıkesir’de de kükürt yatakları bulunmaktadır. Türkiye, dış ülkelerden kükürt ithal etmektedir.
g.   Zımpara Taşı
Zımpara kağıdı, özel çimento, çeşitli kesici ve törpüleyici aletlerin yapımında kullanılır. Tire (İzmir), Akçaalan (Manisa), Söke, Karacasu (Aydın), Yatağan, Milas (Muğla) ve Tavas, Buldan (Denizli)’da zımpara taşı yatakları vardır.
h.   Barit
Boya, deri, kimya, şeker, cam, kauçuk sanayilerinde ve ilaç yapımında kullanılır. Türkiye, barit rezervlerinin zenginliği bakımından Dünya’da ilk sıralardadır. Üretim Alanya ve Gazi Paşa (Antalya), Köprübaşı ve Dereli (Giresun) ile Beyşehir (Konya)’deki yataklardan sağlanmaktadır.
i.    Tuz
Günlük ihtiyaçların yanısıra, dericilik, zeytincilik, konservecilik ile kimya ve tekstil sanayilerinde tuzdan faydalanılır. Türkiye’nin tuz ihtiyacı, denizlerden, göllerden ve kaya tuzlarından karşılanmaktadır. Türkiye’deki deniz tuzlalarının en önemlisi İzmir’deki Çamaltı Tuzlası’dır. Türkiye’deki yıllık tuz üretiminin % 25’ten fazlası buradan sağlanmaktadır. Ülkemizdeki en büyük göl tuzlası Tuz gölünde bulunmaktadır. Türkiye, kaya tuzu yatakları bakımından da zengindir. Kaya tuzu yataklarının başlıcaları, Çankırı, Kars, Iğdır, Nevşehir, Yozgat ve Erzurum illerindedir.
j.    Diğer Madenler
Türkiye’de yukarıda açıklanan madenler dışında, manganez, antimon, cıva, volfram, asbest, nikel, flüorit, fosfat, manyezit, kurşun ve çinko gibi bir çok maden çıkarılmaktadır.
Kurşun ve çinko yatakları, Akdağmadeni (Yozgat), Çamardı (Niğde), Koyulhisar (Sivas), Yenice (Çanakkale) ve Köprübaşı (Trabzon)’nda bulunur. Kurşun ve çinko yatakları genelde bakır yatakları ile birlikte bulunur.
Antimon, gümüş parlaklığında bir madendir. Niğde, Tokat ve Ödemiş’te antimon yatakları bulunur.
Cıva, tek sıvı madendir. Eczacılıkta ve elektrik araçlarının yapımında kullanılır. Konya, Uşak, İzmir, Balıkesir ve Niğde civarında çıkarılır.
Volfram (Tungsten), çok sert olması nedeniyle özel sanayi çeliği olarak kullanılır. Elektrik ve elektronik sanayilerinde kullanılan çok önemli bir madendir. Uludağ en önemli rezervlerin bulunduğu alandır. Son yıllarda buradaki üretim durmuştur.
Asbest, lif halindedir. Yüksek sıcaklığa dayanıklıdır. Isıya dayanıklı araç ve gereç yapımında kullanılır. Erzincan ve Hatay’da zengin asbest yatakları bulunur.
Manganez, çeliğe sertlik kazandırmak ve direncini artırmak için kullanılır. Uşak, Afyon, Muğla, Adana, Erzincan, Artvin ve Trabzon çevresinde manganez yatakları bulunur.
Türkiye’de, yukarıda anlatılan madenlerin dışında, metalik olmayan maden yatakları da vardır. Bunların başlıcaları; mermer, kil, kireç taşı, lüle taşı, kaolin ve oltu taşıdır.
2.   Enerji Kaynakları
İnsanlar, ihtiyaçları olan maddeleri üretebilmek ve ulaştırmayı sağlayabilmek için sürekli enerji kullanırlar. Bu enerjinin bir kısmı süreklidir. Güneş, su ve rüzgar enerjileri bunlardandır. Ancak, insanların kullandığı enerjilerin çoğu tükenebilir özelliktedir. Kömür, petrol ve doğal gazdan elde edilen enerji bunlardandır.
Ülkemizde bulunan ve kullanılan başlıca enerji kaynakları ile özellikleri şunlardır:
a.   Taş Kömürü
Birinci jeolojik devirde oluşmuş organik tortul kayaçlardandır. Türkiye’nin yeryüzü şekilleri, genelde üçüncü jeolojik devirde oluştuğundan, taş kömürü yatakları azdır. Türkiye’de Zonguldak, Amasra, Ereğli arasındaki sahada çıkarılır. Türkiye’de çıkarılan taş kömürü ihtiyacı karşılamaz. Bu nedenle ithal edilir.
Taş kömürü, demir çelik sanayiinde enerji kaynağı olarak tüketildiğinden, Karabük ve Ereğli demir çelik fabrikaları bu yörelere kurulmuştur.
b.   Linyit
Türkiye’de en çok bulunan enerji kaynaklarındandır. Türkiye’nin hemen her tarafında linyit yatakları bulunmaktadır. En önemli linyit yatakları, Beypazarı (Ankara), Tunçbilek (Kütahya), Soma (Manisa), Elbistan (Kahraman Maraş), Menteşler (Bolu), Çeltek (Amasya)’tedir.
Ülkemizde bir çok yerde, linyitten elektrik enerjisi temin eden termik santraller kurulmuştur.
Bunların başlıcaları Soma, Tunçbilek, Seyitömer, Çayırhan, Afşin-Elbistan, Yatağan ve Orhaneli termik santralleridir.
c.   Petrol
Çağımızın en önemli enerji kaynağıdır. Türkiye’deki petrol yatakları azdır. Ülkemizdeki petrol üretimi ihtiyacın 1/7’sini ancak karşılar. Bu nedenle dışarıdan petrol ithal edilir. Petrol yataklarımızın % 98’i Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunur. Raman, Garzan, Kurtalan, Adıyaman ve Mardin çevresinde petrol çıkarılmaktadır. Ülkemizde çıkarılan ve ithal edilen petrol, Orta Anadolu (Kırıkkale), Aliağa (İzmir), Ataş (Mersin), İpraş (İzmit) ve Batman rafinerilerinde işlenmektedir.
d.   Doğal Gaz
Türkiye doğal gaz yatakları bakımından fazla zengin değildir. Şu anda yalnızca Trakya’da Hamitabat ve Güneydoğu Anadolu’da Çamurlu (Mardin) sahasında üretim yapılmaktadır. Hamitabat’tan çıkarılan doğal gazdan aynı yerde elektrik enerjisi üretilmektedir. En çok doğal gaz ithal ettiğimiz ülke Rusya Federasyonu’dur.
e.   Su Gücü (Hidroelektrik Enerjisi)
Barajlardaki suyun, elektrik üreten santralleri çalıştırması ile oluşan enerjiye hidroelektrik enerjisi denir. Türkiye yer şekillerinin oluşumu bakımından genç bir ülkedir. Bu nedenle, akarsularımızda yatak eğimi fazla, akış hızı yüksektir. Bu da hidroelektrik enerjisi açısından son derece elverişli bir durumdur. Atatürk, Karakaya, Keban, Hirfanlı, Sarıyar, Seyhan, Aslantaş, Berke, Kemer, Demirköprü, Altınkaya, Gökçekaya, Oymapınar, Hasan Polatkan yapımı tamamlanmış büyük barajlardandır.
Türkiye’de dışarıya akıntısı olan bazı göller doğal baraj özelliğindedir. Bunlardan elektrik üretilir. Hazar, Çıldır, Tortum ve Kovada gölleri bunların başlıcalarıdır.
f.    Rüzgar Gücü
Türkiye’de eskiden yel değirmenlerinde ve yelkenli gemilerde rüzgar gücünden faydalanılmıştır. Fakat petrol ve su gücünün devreye girmesiyle kullanım alanı çok azalmıştır.
g.   Jeotermal Kaynaklar
Jeotermal enerji, yer altındaki sıcak su ya da su buharından elde edilir. Ege Bölgesi’ndeki Germencik (Aydın), Balçova (İzmir), Sandıklı (Afyon) ve Sarayköy (Denizli)’de elektrik enerjisi üreten jeotermal kaynak bulunmaktadır.
h.   Radyoaktif Mineraller
Radyoaktif mineraller nükleer enerji üretiminde kullanılır. Uranyum ve toryum gibi radyoaktif maddelerin parçalanmasıyla enerji elde edilir. Türkiye’de Aydın, Uşak, Manisa, Çanakkale ve Yozgat yörelerinde uranyum, Eskişehir çevresinde toryum yatakları tespit edilmiştir.
i.    Güneş Enerjisi
Türkiye ve özellikle güney bölgelerimiz güneş enerjisinden iyi yararlanabilecek bir konuma sahiptir. Bu enerjiden en çok su ısıtmada faydalanılır. Ayrıca sera ısıtmasında, su pompası çalıştırılmasında, bazı elektronik aletlerin çalıştırılmasında, vs. güneş enerjisi kullanılmaktadır.

TÜRKİYE’DE ORMANLAR VE ORMAN İŞLETMECİLİĞİ

1.   Türkiye Ormanlarının Coğrafi Dağılışı
Ormanlar, bir ülkedeki doğal bitki örtülerindendir. Ormanların dağılışları iklim koşullarına bağlıdır. Türkiye, sıcaklık ve yağış koşulları bakımından ormanların yetişmesine elverişlidir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bazı alanlar dışında, Türkiye’nin yaklaşık % 70’lik kısmının orman olması gerekir. Ancak günümüzde bu oran % 26 civarındadır. Bu durum, ormanlarımızın büyük bir kısmının tahrip edildiğini göstermektedir.
Türkiye’de, günümüzde orman dağılışındaki en önemli etken nemlilik ve yağıştır. Yağış miktarı ile orman dağılışı arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Örneğin, Doğu Karadeniz kıyı kesiminde yağışların fazla olmasından dolayı ormanlar çok iken, Güneydoğu Anadolu’da aşırı kuraklıktan dolayı ormanlar azdır. Orman alanlarının dağılımında tarla açmak için kesilmesi de etkili olmuştur. İç bölgelerimizdeki ormanlar büyük ölçüde tarla açmak için yok edilmiştir. Türkiye’deki ormanların % 79’u kıyı bölgelerde, % 21’i iç bölgelerde toplanmıştır.
Karadeniz Bölgesi’nde; nemli iklim koşullarında yetişen ladin, göknar, karaçam, kayın, gürgen, kestane ve ıhlamur gibi ormanlar yaygındır. Bu bölgemizde, dağların iç bölgelere bakan kısımlarında ormanlar seyrekleşir ve türlerinde de değişmeler olur. Akdeniz Bölgesi, Güney Marmara ve Kıyı Ege’de alt kesimlerde makiler ve 1000 metreye kadar iğne yapraklı kızılçam ormanları yaygındır. Daha yukarılarda ise karaçam ormanları yer alır. İç bölgelerimizdeki ormanlar, genelde kuraklığa ve düşük sıcaklığa dayanıklı ağaçlardan oluşur.
2.   Ormanlardan Yararlanma ve Orman Ürünleri
Ormanların insanlara çok sayıda faydaları vardır. Ormanlardan elde edilen odun, yüzyıllardır ısınmada yakacak olarak kullanılır. Kağıt sanayinin ham maddesi de odundur. İnşaat sanayinde ve mobilyacılıkta kereste yaygın olarak kullanılır. Ayrıca telefon direkleri ile demiryollarındaki rayların yapımında keresteden faydalanılır. Ormanlardan elde edilen yan ürünler de insanlara fayda sağlar. Reçine ve sığla yağı başta olmak üzere keçi boynuzu, çam kozalağı, sumak yaprağı, ıhlamur, meşe palamudu, defne yaprağı, melengiç, ada çayı, v.b. ormanlardan elde edilen ürünlerin başlıcalarıdır. Bu ürünler ilaç, boya, gıda, kozmetik gibi sanayilerde değerlendirilmektedir. Orman yan ürünlerinin bir kısmı da ihraç edilmektedir. Ayrıca ormanlar av hayvanlarını da barındırarak, hayvansal ürünlerin elde edilmesine yardımcı olurlar. Ormanların yararlarına yalnızca ekonomik anlamda bakmamak gerekir. Halkın dinlenme alanlarını oluşturur. Erozyonun önlenmesinde etkilidir. Taşkın, sel ve çığ tehlikesini önleyerek yağış sularının düzenli olarak akmasını, baraj ve kaynakların beslenmesini de sağlamaktadır.
3.   Ormancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi
Ormancılık faaliyetleri, ülkemiz ekonomisi için önemlidir. Ormanlardan elde edilen ürünler mobilya, kağıt, gıda, ilaç sanayii gibi birçok sanayi kolunun ham maddesidir. Kerestecilik ile parke ve sunta yapımı gibi işler ormanların sayesinde vardır. Birçok insan ham maddesi orman ürünleri olan sanayi dallarında çalışır. Ormanların bakımı, korunması, kesilen ağaçların taşınması, depolanması ve pazarlanması birçok ailenin bu sektörden geçinmesini sağlar. Ayrıca, ormancılık ve orman ürünleri ticaretin canlanmasını da sağlamaktadır. Orman ürünleri ihracatı ile ülkemize önemli miktarlarda döviz girmektedir. Bütün bunlar, ormancılığın ülkemiz ekonomisi için önemli olduğunun göstergesidir.

TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK

Evcil hayvanların; güçlerinden ve ürünlerinden faydalanmak amacıyla üretilmesi, beslenmesi ve pazarlanması gibi işlere hayvancılık denir.
1.   Hayvancılığı Etkileyen Faktörler
Türkiye’de hayvancılığın gelişmesi için gerekli olan başlıca faktörler şöyle sıralanabilir:
-         Hayvan soyları ıslah edilmelidir.
-         Otlaklar ıslah edilmelidir.
-         Yem üretimi artırılmalıdır.
-         Hayvanların bakım, beslenme ve yetişme koşulları iyileştirilmelidir.
-         Hayvansal ürünlerin en iyi şekilde pazarlanması sağlanmalıdır.
-         Üreticiler teşvik edilmeli ve kredilerle desteklenmelidir.
Şimdi bu faktörlerin bazılarını açıklayalım:
a.   Hayvan Soylarının Islahı
Türkiye’de hayvan sayısının çokluğuna rağmen, hayvansal besin üretiminde verim düşüktür. Çünkü yerli hayvanlar, yüksek süt ve et verimi sağlayan ırklar değildir. Bu nedenle, kaliteli ve yüksek verimli hayvanlara sahip olmak gereklidir. Ülkemizde devlet üretme çiftliklerinde yerli hayvan ırklarının ıslahı çalışmaları yapılmaktadır. Yerli hayvanların, yüksek verimli ırklara dönüştürülmesinde en etkili yol sun’i tohumlamadır. Bu yöntemde, et ve süt verimi yüksek olan damızlıklardan alınan spermlerle yerli ırklar döllenmektedir. Hayvan yetiştirme tekniğindeki gelişmeyle birlikte de ülkemiz koşullarına uygun, yüksek verimli hayvan sayısı çoğalmaktadır. Ayrıca, sadece küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkta değil, diğer hayvancılık kollarında da iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır.
b.   Otlakların Islahı
Ülkemizde otlakların büyük önemi vardır. Çünkü, Türkiye’de hayvancılık büyük ölçüde mera hayvancılığı şeklinde yapılır. Hayvanlar, yılın büyük bir bölümünde sürüler halinde otlaklarda veya ürünü alınmış olan tarım alanlarında beslenir. Türkiye’de en fazla çayır ve otlak arazisi Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunur. Ülkemizde mera hayvancılığı yaygın olduğuna göre, çayır ve otlak alanlarının korunması ve ıslah edilmesi gerekir.
Bunun için yapılacak başlıca çalışmalar şunlardır:
-         Otlaklar aşırı otlatılmamalıdır.
-         Otlak alanları tarlaya dönüştürülmemelidir.
-         Otlak alanları gübrelenmelidir. Sulama yapılabilen alanlar da sulanmalıdır.
-         Otlar yeterli büyüklüğe erişmeden otlaklara hayvan sokulmamalıdır.
c.   Besicilik ve Ahır Hayvancılığı
Türkiye’de, beslenme şekline göre; mera (otlak) hayvancılığı ile besicilik ve ahır hayvancılığı olmak üzere iki türlü hayvancılık faaliyeti vardır. Mera hayvancılığında, hayvanlar sürüler halinde doğal otlaklarda beslenirler. Kış mevsiminin çok soğuk dönemlerinde koyun ve keçiler ağıllarda, sığırlar ise ahırlarda beslenirler. Bu hayvancılık türünde, hayvanlara kışın kuru ot, saman, yonca, küspe ve kepek verilir. Et, süt verimi besicilik ve ahır hayvancılığına göre düşüktür. Yağışın fazla olduğu yıllarda, otlakların gürleşmesine bağlı olarak et ve süt verimi artar.
Besicilik ve ahır hayvancılığı ise; ıslah edilmiş iyi cins hayvanlarla, ahır denilen ve sağlık koşulları uygun modern barınaklarda yapılan hayvancılıktır. Hayvanların beslenmesinde doğal yemlerin yanı sıra, sun’i yemler de kullanılır. Bu hayvancılık türü, modern usullerle yapıldığı için et ve süt verimi daha fazladır. Türkiye’de otlakların azalmasından sonra, besicilik ve ahır hayvancılığının önemi artmıştır. Marmara ve Ege bölgeleri ile diğer bölgelerdeki büyük merkezlerin çevresinde besicilik ve ahır hayvancılığı önem kazanmıştır. Şeker fabrikası bulunan yörelerde de bu tür hayvancılık gelişmiştir. Bu durum, şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasına bağlıdır. Hayvanlardan süt, yoğurt, peynir ve tereyağı gibi ürünler elde eden işletmelere de mandıra denilmektedir. Mandıralar büyük kentlerin çevresinde yoğunlaşmıştır.
2.   Türkiye’de Hayvan Varlığı ve Coğrafi Dağılışı
a.   Küçükbaş Hayvancılık
Koyun ve keçi gibi hayvanlara küçükbaş hayvan denilmektedir. Türkiye’de yer şekilleri ve yarı kurak iklim özelliklerinden dolayı küçükbaş hayvancılık yaygındır. Türkiye genelinde yazlar sıcak ve kurak geçtiğinden çayır ve ot örtüsü canlılığını kaybederek cılızlaşır, sararır. Bu da büyükbaş hayvanları beslemeye yeterli olmadığından, geniş bozkır alanlarında küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Türkiye’deki et üretiminin yaklaşık üçte biri küçükbaş hayvanlardan sağlanır.
Koyun: Kısa boylu otların yaygın olduğu bozkırlara uyum sağlamış bir hayvandır. Türkiye’de en çok beslenen küçükbaş hayvandır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki koyun sayısı ülke genelinin yarısına yakındır. Karadeniz ve Akdeniz kıyı kesiminde koyun yetiştiriciliği azdır. Türkiye’de kıvırcık, dağlıç, karaman, merinos ve sakız gibi çeşitli ırklara ait koyunlar bulunur. Kıvırcık, Güney Marmara ve Trakya’da yaygın olarak beslenir. Dağlıç, Ege Bölgesi ve İç Anadolu’da yaygındır. Sakız, Sakız adasından getirilmiş olup, Ege’de daha çok bulunur. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da beslenen koyunların büyük bölümü Karaman’dır. Eti lezzetli olan ve daha çok yünü için beslenen merinos koyunları da Güney Marmara’da yaygındır. Türkiye, şu andaki koyun varlığıyla Dünya’nın sayılı üreticileri arasındadır. Avrupa’da ise ilk sırada yer almaktadır.
Tiftik Keçisi: Tüyleri ince, uzun ve parlaktır. Ankara keçisi olarak da bilinir. Kıl keçisine göre ekonomik değeri daha yüksektir. Anavatanı İç Anadolu Bölgesi olduğu halde, Avustralya ve ABD tiftik keçisi sayısında Türkiye’yi geçmiştir. Tiftik yünü bazı ülkelere ihraç edilmektedir. İç Anadolu’dan başka Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de beslenmektedir.
Kıl Keçisi: Doğal koşullara daha dayanıklı ve daha kolay beslenebilen küçükbaş hayvandır. Doğu Anadolu, Güney Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yaygındır. Daha çok eti ve sütü için beslenir. Ağaçların sürgünlerini yediği için, ormanlık alanlarda beslenmesi yasaklanmış ve bu nedenle sayısı giderek azalmıştır.
b.   Büyükbaş Hayvancılık
Türkiye’nin doğal koşulları genellikle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygun değildir. Bu nedenle büyükbaş hayvancılık belli yörelerde yaygındır. Sığır, manda, at, katır, eşek, deve gibi hayvanlara büyükbaş hayvan denilmektedir. Bunlar içerisinde en yaygın olarak beslenen hayvan sığırdır. Yağışlı bölgeler, uzun boylu otların yetişmesini sağladığından, daha çok yağışı fazla olan yörelerde büyükbaş hayvancılık yapılır. Türkiye’de Erzurum – Kars Bölümü’ndeki yaz yağışlarıyla yeşeren gür otlaklar, burada büyükbaş hayvancılığın yoğunlaşmasının temel nedenidir.
Sığır: Türkiye’de sığır yetiştiriciliği en fazla, Erzurum – Kars Bölümü ile Doğu Karadeniz Bölümü’nde yaygındır. Bu yörelerde yazlar serin ve yağışlı geçtiğinden gür otlaklar yetişir. Bunun sonucunda da sığır yetiştiriciliği kolaylaşır.
Manda: Bol sulu ve bataklık yörelerde beslenir. Sütü çok yağlı olduğundan kaymak ve yoğurt yapımında kullanılır. Türkiye’de daha çok Karadeniz Bölgesi’nde beslenir.
c.   Kümes Hayvancılığı
Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıktan sonra hayvancılığımızın en önemli uğraş alanıdır. Özellikle son yıllarda kent nüfusunun artması ve sağlığa daha yararlı olmasından dolayı beyaz et tüketimi artmış, kümes hayvancılığında çok büyük gelişmeler olmuştur. Ayrıca son yıllarda ihracat da artmıştır. Kümes hayvancılığı en çok Marmara Bölgesi’nde yapılır. Ege ve İç Anadolu bölgelerinde de oldukça yaygındır.
d.   İpek Böcekçiliği
İpek böceği yetiştirme ve ondan koza elde etme işine ipek böcekçiliği denir. Kozalardan ipek denilen dokuma ham maddesi elde edilir. İpek böceği tırtılları dut yaprağıyla beslendiklerinden, ipek böcekçiliği dut ağaçlarının bulunduğu yerlerde yapılmaktadır. Bilecik, Bursa, Sakarya, Balıkesir, Eskişehir, Diyarbakır, Antalya ve Ankara gibi illerde yaş koza üretimi yapılır. İpek böcekçiliği Marmara Bölgesi’nde daha yaygındır.
e.   Arıcılık
Türkiye, iklim ve bitki çeşitliliğinin fazla olmasından dolayı arıcılığa son derece elverişlidir. Türkiye’deki arıcılık, bal üretimine yönelik olarak yapılır. Az da olsa arı sütü, polen ve bal mumu üretilir. Arıcılık Türkiye’nin her yerinde yapılmakla birlikte, bu alanda ilk sırayı Karadeniz Bölgesi alır. Bu bölgeyi Ege Bölgesi izler. Türkiye’de üretilen balın önemli bir bölümü içeride tüketilir. Az bir bölümü de ihraç edilir.
Bazı illerimiz balları ile ünlüdür. Muğla, Aydın, Manisa, Ordu, Rize, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Elazığ, Kars, Artvin bu illerin başlıcalarıdır.
3.   Su Ürünleri
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, sayısız göl ve akarsuyu bulunan su ürünleri potansiyeli yüksek bir ülkedir. Buna rağmen, ülkemizde tutulan balık ve kişi başına üretilen miktar, denize kıyısı olan ülkelere göre çok azdır. Bu olumsuz durum, balıkçılığımızın yeterince gelişmesini engelleyen bazı etkenlerden kaynaklanır. Balıkçılığın gelişmesi için yapılacak başlıca çalışmalar şunlardır:
-         Açık deniz balıkçılığı yapılmalıdır.
-         Tatlı su balıkçılığı teşvik edilmelidir.
-         Zararlı balık avlama yöntemleri önlenmelidir.
-         Kıyı kirlenmesi önlenmelidir.
-         Modern balıkçılık yöntemleri uygulanmalıdır.
-         Soğutuculu araçlarla taşıma olanakları artırılmalıdır.
-         Kültür balıkçılığı geliştirilmelidir.
-         Balıkların yumurtlama döneminde avlanması engellenmelidir.
-         Balıkçılara yeterli destek ve krediler verilmelidir.
a.   Deniz Balıkçılığı
Türkiye’deki su ürünlerinin büyük bir kısmı denizlerden elde edilmektedir. 1996 yılına göre, denizlerden elde edilen balık üretiminin % 67’sini Karadeniz, % 13’ünü Ege denizi, % 11’ini Marmara denizi ve % 9’unu Akdeniz karşılar. Türkiye’de avlanan deniz balıklarının önemli bir bölümü iç piyasada tüketilir. Bir miktar da ihraç edilir. Balıklardan elde edilen başlıca ürünler balık unu ve balık yağıdır.
b.   Tatlı Su Balıkçılığı
Bu balıkçılık akarsularda, tatlı su göllerinde ve barajlarda yapılır. Akarsu ve göllerimizde avlanan balık bakımından Van, Bursa, Isparta, Kırşehir illeri önde gelmektedir. Çünkü bu illerimizde, balık avlamada akarsuların yanı sıra göllerden de yararlanılır. Son yıllarda Keban, Karakaya, Seyhan, Hirfanlı, Atatürk gibi baraj göllerinde de balık üretim çalışmaları yapılmaktadır.
c.   Kültür Balıkçılığı
Ülkemizde iç sulardaki balıkların yeterince çoğalmaması ve bunun sonucunda ihtiyacı karşılayamaması insanları kültür balıkçılığına yöneltmiştir. Ülkemizde özellikle son yıllarda, temiz akarsu boylarında özel yapılmış havuzlarda kültür balıkçılığı yapılmaktadır. Kültür balıkçılığında daha çok alabalık ve sazan üretilmektedir.
d.   Diğer Su Ürünleri
Türkiye’deki su ürünlerinin büyük bir kısmını çeşitli türdeki balıklar oluşturur. Diğer önemli su ürünleri midye, istiridye, kalamar, ahtapot, v.s. dir. Bunlar dışında ekonomik değeri yüksek olan sünger çıkarılmaktadır. Bodrum ve Marmaris açıklarında sünger avcılığı yapılmaktadır.

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...