Beşeri
coğrafya bakımından yerleşme, insanın herhangi bir alanı yurt edinmesi ve orada
sürekli yaşaması olayıdır. Geniş anlamı ile yerleşme, insanların sürekli
oturduğu ve yararlandığı sahadır.
A. YERLEŞME ALANINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. İklim
Yerleşmeyi
etkileyen en önemli faktördür. Dünyada orta kuşak karalarında iklim koşulları
uygun olduğundan nüfus fazla iken; çöllerde, kutup bölgelerinde, bataklıklarda
ve yüksek dağlık alanlarda, iklim koşulları uygun olmadığından nüfus çok azdır.
Yine, ekvatoral bölgede 0 – 1000
metre yükseltileri arasında, aşırı nemli, ve bunaltıcı
bir iklim etkili olduğundan Amazon ile Kongo havzalarında da nüfus azdır.
2. Yeryüzü Şekilleri
Dağlık,
çok engebeli ve yüksek sahalar, yerleşmelerin kurulmasını ve gelişmesini önemli
ölçüde engellemektedir. Buna karşılık düz ovalık alanlarda tarım, ulaşım,
sanayi faaliyetleri daha çok geliştiğinden nüfus fazladır. Doğu Anadolu ve
Karadeniz bölgelerinde nüfus yoğunluğunun az, Marmara ve Ege bölgelerinde fazla
olması buna örnektir.
3. Toprak
Verimsiz
toprakların bulunduğu yerler nüfusça tenha iken (Tuz gölü çevresi), verimli
toprakların bulunduğu yerlerin nüfusu fazladır (Çukurova ve Ege ovaları gibi).
4. Ekonomik Kaynaklar
Ekonomik
kaynakların fazla olduğu, sanayi, ticaret faaliyetlerinin yoğun olduğu, maden
ve enerji kaynaklarının çok bulunduğu yerlerde nüfus yoğunluğu artmaktadır.
Ülkemizde Marmara Bölgesi ile Zonguldak, Karabük, Ereğli, Batman gibi
merkezlerin nüfusça yoğun olmaları ekonomik kaynakların çok olmasındandır.
Ekonomik kaynakların yetersiz olduğu bölgelerde, halk geçimini temin etmek için
göç etmekte ve nüfusları azalmaktadır.
Bir
yerleşim merkezinin gelişmesinde; iklim, yeryüzü şekilleri, toprak ve ekonomik
kaynakların yanı sıra endüstri, yer altı kaynakları, idari yapı, turizm,
eğitim, dini konum, tarım, ulaşım, ticaret ve mimari gibi faaliyetler de etkili
olur.
B. TÜRKİYE’DE YERLEŞME ŞEKİLLERİ
İnsanların
yaşayış biçimi bakımından yerleşmeler kır ve kent olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Kır Yerleşmeleri
Geçimini
tarım ve hayvancılıktan sağlayan insanların oluşturduğu yerleşmelerdir. 2000
yılına göre, Türkiye nüfusunun % 34,99’u kır yerleşmesi şeklindedir. Kır
yerleşmeleri; köy altı yerleşmeleri, köyler ve beldeler olmak üzere üç grupta
toplanabilir.
a. Köy Altı Yerleşmeleri
Bu
tür yerleşmeler köy ile tek ev arasında bir geçiş tipidir. Köy altı
yerleşmelerinin çoğu geçicidir. Buralarda yılın belirli bölümlerinde kalınır.
Bazen de geçici yerleşmeler sürekli yerleşmelere dönüşebilmektedir. Başlıca köy
altı yerleşmeleri şunlardır:
Yayla: Yaz aylarında hayvanları
otlatmak ve onlardan elde edilen ürünleri değerlendirmek ya da dinlenmek ve
serinlemek amacıyla oluşturulan yerleşmelerdir. Yaylacılık Karadeniz, Akdeniz,
İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
Mezraa: Kültür bitkileri
yetiştirilebilecek ya da hayvan beslenebilecek bir alanda, birkaç ev ile bu
evlerin eklentilerinden oluşan yerleşmelerdir. Ülkemizdeki mezraların çoğunluğu
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindedir.
Kom: Köylerden uzakta, büyük
çayırlıklar içinde kurulmuş evler ve eklentilerinden oluşan yerleşmelerdir.
Komlara daha çok yaz aylarında yerleşilir ve kış başlarında terk edilir. Komlar
daha çok hayvan yetiştirmek ve beslemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu kom
yerleşmelerinin en çok olduğu bölgedir.
Ağıl: Köylerin yakınında,
özellikle küçükbaş hayvanları geceletmek için hazırlanmış etrafı çevrili
yerlerdir. Genelde üstü açık olan ağılların bir köşesinde de çoban kulübesi
vardır.
Oba: Hayvancılık yapan
ailelerin kurdukları, birkaç evden ya da birkaç çadırdan oluşan geçici
yerleşmelerdir. Ege Bölgesi, Güney Marmara, Doğu Karadeniz, Orta Karadeniz,
Batı Toroslar ve Güneydoğu Toroslar’da yaygındır.
Divan: Hepsi birlikte bir köyü
oluşturan, ancak birbirlerinden uzakta kurulmuş olan mahallelerdir. Divanlar
geçici yerleşmelerden değildir.
Çiftlik: Çiftlikler, ekonomik
anlamda bir tarım ve hayvancılık işletmesidir. Bazı çiftliklerde yalnızca tarım
veya hayvancılık yapılırken, bazılarında her ikisi de birlikte yapılmaktadır.
Çiftliklerde, çiftlik evi ile çiftlik arazisi yer alır. Ege, Akdeniz ve İç
Anadolu bölgeleri ile Trakya’da çiftlikler yaygındır.
Dam: Bağcılıkla birlikte,
hayvancılık faaliyetlerinin yapıldığı 15 – 20 evden oluşan geçici
yerleşmelerdir. Ege Bölgesi’nde rastlanmakla birlikte ülkemizde pek yaygın
değildir.
Dalyanlar:
Deniz kıyılarında kurulmuş balık üretme ve avlanma yerleridir. Akdeniz ve Ege
kıyılarında yaygındır.
Bağ
Evleri:
Yalnızca bağcılık yapmak ve üzüm hasat döneminde konaklamak amacıyla bağların içinde
veya çevresinde yapılmış olan evlerdir. Ege Bölgesi’nde yaygındır.
Yazlık
Sahil Yerleşmeleri:
Deniz kıyılarında yaz aylarında yerleşilen ve iç turizme hizmet eden
yerleşmelerdir. Ege, Akdeniz ve Marmara kıyılarında yaygındır.
Bütün
bunların yanında; taş, kireç ve kum ocakları, değirmenler, kara yolları boyunca
yer alan otel ve lokantalar ile akaryakıt istasyonları köy altı yerleşmeleri
arasında sayılmaktadır.
b. Köyler
Köyler,
Türkiye’nin en küçük idari birimleridir. Köylerin ekonomisi tarıma dayanır. Köy
halkının geçim kaynağı tarla ürünleri, bağcılık, meyvecilik, ormancılık ve
hayvancılıktır. Muhtar tarafından yönetilen köyler, devamlı yerleşmelerdir.
Türkiye’nin her tarafında köy yerleşmeleri yaygındır. Türkiye’de 1996 yılına
göre 36 433 köy yerleşmesi vardır.
c. Beldeler
Köy
yerleşmeleri ile kent yerleşmeleri arasında bulunan ve her iki yerleşme
biçimine ait bazı özellikleri taşıyan yerleşmelerdir. Beldelerde yaşayan halk
genelde tarımla geçinmekle birlikte, ticaret ve zanaatla uğraşanlar da vardır.
Beldeler zamanla gelişerek ilçelere dönüşebilmektedir. Nitekim ülkemizde;
Bodrum, Marmaris, Çeşme, Seydişehir, Aliağa, Dalaman, Çamlıyayla gibi birçok
belde gelişerek ilçe olmuşlardır.
Köylerin
daha gelişmiş bir biçimi olan beldelerde, belediyeler kurulmuştur. Kırsal
kesimdeki yerleşmeler toplu ve dağınık olmak üzere ikiye ayrılır.
Toplu
Yerleşme:
Evlerin birbirine yakın olduğu yerleşme biçimidir. Suyun az olduğu yerlerde ve
arazinin düz olduğu ovalık alanlarda insanlar toplu olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde toplu yerleşmeler
fazladır.
Dağınık
Yerleşme:
Suyun (yağışların) bol olduğu yerlerde, arızalı ve eğimli bölgelerde, evlerin
birbirinden uzak olduğu bahçeler içerisinde insanlar dağınık olarak
yerleşmişlerdir. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi, dağınık yerleşmenin en yaygın
olarak görüldüğü yerdir.
2. Şehirler (Kentler)
Nüfuslarının
çokluğu ve kapladıkları alanın genişliği bakımından köy ve beldelerden ayrılan
en büyük yerleşmelerdir. Şehirlerde sanayi ve hizmet sektörü gelişmiştir. 2000
yılına göre, Türkiye nüfusunun % 65,01’i kent yerleşmesi şeklindedir. Ülkemizde
özellikle sanayinin gelişmesine paralel olarak göç olayı artmış ve yeni kentler
ortaya çıkmıştır. Mevcut kentlerde de aşırı büyümeler meydana gelmiştir.
Türkiye’de kentleşme hızı, sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum
kentlerde bir çok problemi de beraberinde getirmiştir. Yurdumuzda kentleşme
oranının en yüksek olduğu bölge Marmara Bölgesi’dir. Bu durum, bölgenin çok göç
aldığını ve sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara Bölgesi’ni Ege, İç
Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder.
Kentleşme oranı en az Karadeniz Bölgesi’nde görülür.
Türkiye’de
şehirler nüfuslarına ve fonksiyonlarına göre olmak üzere iki gruba ayrılır.
a. Nüfuslarına Göre Şehirler
Küçük
Şehirler:
Nüfusları 10 bin ile 25 bin arasındaki şehirlerdir.
Orta
Büyüklükteki Şehirler: Nüfusları 25 bin ile 100 bin arasındaki şehirlerdir.
Büyük
Şehirler:
Nüfusları 100 bin ile 500 bin arasındaki şehirlerdir.
Metropolitan
Şehirler: Nüfusları 500 binden fazla olan şehirlerdir. Çok büyük şehirler de
denir.
b. Fonksiyonlarına Göre Şehirler
Tarım
Şehirleri:
Şehrin kurulması, gelişmesi ve halen devam etmesinde tarım faaliyetleri
etkilidir.
Karadeniz
Bölgesi’nde; Giresun, Rize, Düzce, Bafra, Erbaa, Niksar.
Marmara
Bölgesi’nde; Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz.
Ege
Bölgesi’nde; Akhisar, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Söke, Tire.
Akdeniz
Bölgesi’nde; Kadirli, Ceyhan, Kilis, Kırıkhan, Burdur.
İç
Anadolu Bölgesi’nde; Karaman, Aksaray, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde tarım
şehirlerine en iyi örneklerdir.
Ticaret
Şehirleri:
Genellikle ulaşım yolları üzerinde bulunan bu şehirlerde iç ve dış ticaret
canlıdır. İstanbul ve İzmir en önemli ticaret şehirleridir. Denizli, Manisa,
Aydın, Konya, Eskişehir, Erzurum, Malatya, Elazığ, Van, Şanlı Urfa, Gazi Antep
ve Diyarbakır önemli ticaret şehirlerindendir. İstanbul, İzmir, Mersin,
Antalya, İskenderun ve Trabzon gibi merkezlerde, serbest ticaret bölgeleri kurulmuştur.
Bu bölgelerin işlerlik kazanması ile ticarete dayalı faaliyetler gelişecek ve
şehirlerin ticari fonksiyonları artacaktır.
Liman
Şehirleri:
İthal ve ihraç ürünlerimizin deniz yoluyla geldiği limanlara sahip şehirlerdir.
İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Trabzon, Samsun, Zonguldak, Ereğli ve
İskenderun örnek olarak verilebilir. İstanbul aynı zamanda en büyük liman
şehrimizdir.
Sanayi
Şehirleri:
Kentlerin hızlı büyümesinde en etkili olan faktördür. Fabrikaların ve
atölyelerin yoğun olduğu şehirlerdir. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, İzmir,
Adana, Batman, Karabük, Ereğli, İskenderun, Seydişehir gibi merkezler örnektir.
İdari,
Askeri ve Kültürel Şehirler: Ankara ve Diyarbakır gibi iller idari şehirler
hüviyetindedir. Sarıkamış, Erzurum, Erzincan, Konya, Malatya gibi şehirlerde de
askeri fonksiyonlar ağır basmaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirler
aynı zamanda kültür şehirleridir.
Turizm
Şehirleri:
Gelirlerinin önemli bir bölümünü turizmden karşılayan şehirlerdir. İstanbul,
İzmir, Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum, Nevşehir, Göreme, Fethiye,
Bursa turizm şehirlerine en iyi örnektir. Turizm şehirlerinde, nüfus yıl
boyunca sabit olmayıp, mevsimler arasında büyük değişmeler görülebilir.
Maden
ve Enerji Kaynaklarının Bulunduğu Şehirler: Zonguldak, Soma, Tavşanlı, Elbistan,
Batman, Seydişehir gibi merkezler örnek verilebilir. Bu şehirlerin nüfusları
maden zenginliğinin bitmesine göre azalabilir.
C. ŞEHİRLERİN GELİŞMELERİ VE SORUNLARI
Türkiye,
özellikle 1950 yılından itibaren hızlı bir gelişme süreci içine girmiştir.
Şehirleşmenin artmasında; nüfusun hızla artması, ulaşım ağının ve teknolojinin
gelişmesi, köyden şehre olan yoğun göçler gibi faktörler etkili olmuştur. Bu
durum, beraberinde bir çok sorun getirmiştir. Şehirlerin başlıca sorunları
şunlardır:
1. Gecekondulaşma: Şehirlerin en büyük
sorunlarındandır. Şehirleşme sonunda, gecekondular hızla artmış ve şehir içinde
ayrı bir semt meydana gelmiştir. Gecekondulardan oluşan semtlerde yol,
kanalizasyon gibi alt yapı hizmetleri yetersiz kalmıştır.
İstanbul,
Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Gazi Antep gibi şehirler, gecekondu semtlerinin
en yaygın olduğu semtlerdir şehirlerdir.
2. Düzensiz Yapılaşma: Hızlı şehirleşme, düzensiz
yapılaşmayı da beraberinde getirmiştir. Sanayi tesisleri, yerleşme alanlarına
ve tarım arazileri üzerine kurulmuştur. Bunun sonucunda çevre kirlenmiştir.
Şehirleşme hızı fazla olduğundan, önceden bulunan ana caddeler trafik yükünü
kaldıramaz hale gelmiş, trafik düzensizliği başlamıştır.
3. Yeşil ve Açık Alanların Yetersizliği: Bugün, şehirlerimizin
hepsinde insanların dinlenebileceği, çocukların oynayabileceği yeşil ve açık
alanlar yetersizdir. Bu durum hızlı kentleşmenin bir sonucudur.
4. Hava Kirliliği: Özellikle kış aylarında,
hava kirliliği bütün şehirlerimizde artmaktadır. İstanbul, Bursa ve Ankara gibi
illerde görülen hava kirliliği doğal gaz ve ithal kömür sayesinde önemli oranda
giderilmiştir.
5. Çöplerin Toplanması ve Depolanmasındaki
Zorluklar: Yoğun
nüfuslu şehirlerde, sanayi tesislerinde ve meskenlerden çıkan katı atıkların
toplanması ve depolanmasında önemli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu durum
çevre kirliliğine yol açmaktadır. Özellikle sanayi tesislerinden çıkan kirli ve
zehirli maddeler çevre kirliliğini en üst düzeye çıkarmaktadır. İzmit ve İzmir
körfezleri ile İstanbul’da Haliç kirlilik konusunda ün yapmışlardır.
6. Sosyal ve Kültürel Gelişimin
Sağlanamaması:
Normal koşullar altında, şehirler ülkeye sosyal ve kültürel alanda öncülük
etmelidirler. Ancak, şehirlerdeki hızlı nüfus artışı sosyo – kültürel
yapılaşmayı alt üst etmiştir. Bu nedenle, özellikle gecekondu semtlerinin
yaygın olduğu kentlerde kırsal kültür devam etmektedir.
7. Şehirlerde Rahat ve Modern bir Şekilde
Yaşama Durumunun Ortadan Kalkması: Şehirlerdeki sanayi tesisleri ve diğer sektörler,
hızla artan nüfusun hepsini istihdam edememektedir. Bunun sonucunda da işsiz
sayısı artmaktadır. Ekonomik zorluklar arttığı için, insanlar geçimini temin
etmekte güçlükler çekmektedir.
D. TÜRKİYE’DE MESKEN TİPLERİ
Meskenler,
insanların oturduğu, barındığı ve yaşadığı yerlerdir. Özellikle kır
yerleşmelerinin yapımında kullanılan malzemeler doğal çevre ile yakından
ilgilidir. İklim özellikleri, jeolojik yapı ve bitki örtüsü meskenlerin
malzemesini etkileyen doğal faktörlerdir. Bunun yanında ekonomik ve kültürel
seviye de meskenlerin malzemesini etkiler. Meskenler dört gruba ayrılır:
1. Ahşap Meskenler: Bu tür meskenlerin
dağılışı, ormanların dağılışı ile yakından ilgilidir. Ormanlık yörelerdeki
meskenlerde daha çok ahşap malzemeler kullanılır. Karadeniz Bölgesi ahşap
meskenlerin en yaygın olduğu bölgedir. Akdeniz, Marmara ve Ege’de de orman
köylerinde ahşap evlere yaygın olarak rastlanır. Bu mesken tipi ülkemizde
giderek azalmaktadır.
2. Toprak Meskenler: Taş ve ahşap malzemelerin
bulunmadığı, yarı kurak bölgelerin meskenlerinde toprak malzeme kullanılır.
Killi topraklar samanla karıştırılarak çamur haline getirilir ve kerpiç elde
edilir. Bu kerpiçler yapı malzemesi olarak meskenleri oluşturur. Toprak
meskenler İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
3. Taş Meskenler: Bir yerin çevresinde taş
malzemeler yaygınsa konut yapımında taşlar kullanılır. Taşların bulunması
o yerin jeolojik özelliklerine bağlıdır.
Dayanıklı ve çabuk işlenebilir olan taşlar daha çok tercih edilir. Andezit,
bazalt ve kireç taşı en çok kullanılan taşlardır. Taş meskenler Doğu Anadolu,
İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır. Güneydoğu Anadolu’da da Karacadağ
çevresinde görülür.
4. Betonarme
Meskenler:
Yapı tekniğinin gelişmesi ile birlikte, belde ve kentlerdeki meskenlerin hemen
hemen tamamı betonarme evlere dönüşmüştür. Yeni yapılan modern evler beton ve
demir kullanılarak yapılmaktadır. Betonarme evler genellikle çok katlıdır.