A. NÜFUS ARTIŞI ve NÜFUS ARTIŞINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Bir ülkedeki nüfusun sayısal olarak büyümesi nüfusun arttığını
gösterir. Türkiye nüfusunun en önemli özelliklerinden biri de nüfusumuzun hızla
artmasıdır.
Nüfus artışında etkili olan çeşitli faktörler vardır. Doğumlar,
sağlık hizmetlerindeki gelişmeler ve dıştan yapılan göçler bu faktörlerin
başlıcalarıdır.
1. Doğumlar
Türkiye’de doğum oranının yüksek olması nedeniyle, nüfus artış
hızı yüksektir. Nüfusun yıl içinde göstermiş olduğu artış hızına yıllık nüfus artış
hızı denir.
Türkiye’de en düşük nüfus artış hızı binde 10,6 ile 1940 – 1945 yılları
arasında olmuştur. En yüksek nüfus artış hızı ise binde 28,5 ile 1955 – 1960
yılları arasındadır.
2. Sağlık Hizmetlerindeki
Gelişmeler
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve ana – çocuk sağlığı hizmetlerinin
yaygınlaşması ile birlikte ortalama insan ömrü uzamıştır. Beslenme koşullarının
iyileşmesi de insan ömrünün uzamasında etkili olmuştur. Bunun sonucunda ölümler
azalmıştır. Bu durum ülkemiz nüfusunun artmasında etkili olmuştur.
3. Dıştan Göçler
Türkiye nüfusunun artmasında dışarıdan alınan göçlerin de etkisi
olmuştur. Ülkemize çeşitli yıllarda Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Orta Asya
ülkeleri ve Orta Doğu ülkeleri ile Kıbrıs’tan göçler olmuştur. Özellikle 1939
yılında Hatay’ın ana vatana katılması ile ülkemiz nüfusu 200 000’den fazla
artmıştır.
B. GÖÇLER
Ekonomik, toplumsal veya siyasal nedenlerle birey veya
toplulukların yer değiştirmesine göç denir. Göçlerin
çok çeşitli nedenleri vardır.
Doğal nedenler olarak bilinen deprem, volkanik olaylar, iklim
değişiklikleri, seller ve taşkınlar göçlere neden olabilir. Toplumsal nedenler
olarak bilinen savaşlar, iç karışıklıklar, ihtilaller ve dini sebepler de
göçlerde etkilidir. Ancak göçlerin en önemli nedeni ekonomik koşullardır.
Göçler, iç
göçler ve dış göçler olmak üzere iki
ana grupta toplanabilir.
1. İç Göçler
Bir ülke içinde bölge, şehir ve köy gibi bir yerden diğerine
yönelik nüfus hareketlerine iç
göç denir.
İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece bölgelerin ve
illerin nüfusunda artma veya azalma meydana gelir. İç göçler sürekli ve geçici (mevsimlik) olmak
üzere ikiye ayrılır.
a. Sürekli İç Göçler
Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere
yerleşmesiyle gerçekleşir. Bir yere yerleşmek amacıyla yapılan göçler,
ülkemizde oldukça önemlidir. Çünkü bu göçler, hem miktar bakımından fazladır,
hem de ekonomik, sosyal ve siyasi sonuçları kalıcı nüfus hareketleridir.
Türkiye’de Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar özellikle
kırsal kesimlerden kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir. 1927
yılında kent nüfusu % 24,22 kır nüfusu % 75,78 iken, 2000 yılında kent nüfusu %
65,01 kır nüfusu % 34,99 olarak gerçekleşmiştir. Kırsal kesimlerdeki
doğurganlık oranı kentsel alanlardan daha fazla olduğu halde, kır nüfusunun
oran olarak azalması, kırdan kentlere doğru göç olgusunun varlığını gösterir.
Türkiye’de sürekli iç göçlerin hızlanmasında etkili olan başlıca
faktörler şunlardır:
- Kırsal alanlardaki
hızlı nüfus artışı
- Miras yoluyla tarım
alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılayamaması
- Tarım alanlarının
yetersiz gelmesi ve buna bağlı olarak tarımsal iş gücünün azalması
- Kırsal kesimde iş
olanaklarının sınırlı olması
- Ekonomik
istikrarsızlık ve sosyal problemler
- Eğitim ve sağlık
hizmetlerinin yetersizliği
- İklim ve yer
şekillerinin olumsuz etkileri
- Kentlerde sanayinin
gelişmiş olmasından dolayı iş olanaklarının fazla olması
- Kentlerde eğitim ve
sağlık hizmetlerinin yaygın olması
- Tarımda
makineleşmenin artması
- İnsanların daha iyi
yaşama istekleri
- Yeni iş olanakları
elde etme amacı
Türkiye’de
Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu ile Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu en çok göç
veren yerlerdendir. Buralarda tarımsal toprakların azlığı ve arazinin bozulması
nedeniyle geçim sıkıntısı çeken nüfus, göçe yönelmektedir. Artvin, Kars,
Gümüşhane, Sinop, Tunceli, Kastamonu, Siirt, Trabzon, Kırıkkale ve Rize
illerinde hızlı bir nüfus azalması görülmektedir.
Türkiye’de
iç göçlerin çekim merkezleri nüfusu 500 binin üzerinde olan kentlerdir.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Antalya ve Mersin gibi iller
büyük oranda göç almakta, hızlı bir nüfus artması görülmektedir. Aydın, Manisa,
Kayseri, Denizli, Eskişehir gibi iller de, büyük ölçüde göç çeken
merkezlerdendir. Türkiye’de bazı illerde de ne çok belirli bir göç alma, ne de
fazla göç gönderme özelliği vardır. Gazi Antep, Balıkesir, Hatay ve Konya bu
iller arasında yer almaktadır.
b. Geçici (Mevsimlik) İç Göçler
Geçici
(mevsimlik) iç göçler, yılın belirli bir döneminde gerçekleştiği için periyodik göçler olarak da
bilinir. Bunların bir bölümü eğitim amaçlıdır. Özellikle üniversitelerde okuyan
nüfus, öğretimin başlaması ile üniversitelerin bulunduğu kentlere gitmekte ve
yılın önemli bir bölümünü burada geçirdikten sonra, öğretim yılının sonunda
memleketine dönmektedir.
Geçici
iç göçlerin diğer bir şekli, daha çok tarım işçilerinin yer değiştirmesi
biçimindedir. Özellikle pamuk ve narenciye toplama mevsimlerinde Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’dan yüz binlerce işçi, Çukurova’ya ve Kıyı Ege illerine
gitmektedir. Yine, fındık toplama döneminde Ordu, Rize ve Trabzon’a geçici iç
göçler olmaktadır.
Geçici
göçlerin bir bölümü de, yaylacılık olarak adlandırılan nüfus hareketleridir.
Yaylacılık Karadeniz, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır. Köy
halkının bir yaylalığı, bir de kışlığı vardır. Yazı yaylada geçiren köylüler,
havanın soğuması ile birlikte köylerine (kışlaklarına) geri dönerler.
Turistik
geziler, tatil amaçlı yer değiştirmeler, spor müsabakalarını izlemek için başka
illere gitme, v.s. hareketler de geçici iç göçlerdendir.
Türkiye’deki
iç göçlerin başlıca özellikleri şunlardır:
- Göçler genellikle
doğudan batıya doğru olmaktadır.
- Göç edenler içinde 15
– 44 yaş arasındaki üretici nüfus ağırlıktadır.
- Erkek nüfus, kadın
nüfustan daha fazla göç etmektedir.
- Sanayileşme göçü
artırmaktadır.
- Göç sonucunda
kentlerde hızlı nüfus artışı meydana gelmiştir.
- Göç edenlerin çoğu
sanayi ve hizmet sektöründe çalışmaktadır.
- Kentleşme hızı
sanayileşme hızından yüksektir.
- Bölgelerin toplam
nüfusu ve nüfus yoğunlukları göçlerle hızla değişmektedir.
Bir
ülkede yaşanan yoğun iç göçlerin, beraberinde getirdiği bazı sonuçlar vardır.
Başlıcaları şunlardır:
- Düzensiz kentleşme
görülür.
- Kentlerde konut
sıkıntısı çekilir.
- Kent nüfusunda aşırı
artma meydana gelir.
- Kentlerde işsiz
insanların sayısı artar.
- Kentlerin alt yapı
hizmetlerinde yetersizlikler görülür.
- Ülke genelindeki
nüfus dağılışında düzensizlikler görülür.
- Yatırımlar dengesiz
olarak dağılır.
- Kırsal kesimlerin
yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.
2. Dış Göçler
Nüfusun
yer değiştirmesi sadece ülke sınırları içinde olmaz. İnsanlar uzun süre kalmak,
çalışmak veya yerleşmek amacıyla ülke sınırları dışına çıkabilirler. Bu durum
dış göçlere yol açar. Bir ülke ile diğer ülkeler arasındaki nüfus
alışverişlerine dış
göç adı
verilir. Bu göçlerle ülkelerin nüfusunda azalma veya artma olur. Dış göçlerin
de bazı şekilleri vardır.
a. Zorunlu Göç (Sığınma Göçü)
Baskı,
zulüm veya savaştan kaçarak herhangi bir ülkeye yapılan göç şeklidir. 1979
yılında Rusya’nın Afganistan’ı işgali sırasında 2,5 milyon Afganlı’nın
Pakistan’a sığınması örnek verilebilir.
b. Değiştirme (Mübadele) Göçü
Ülkeler
arasındaki antlaşmalarla yapılan göçlerdir. Lozan Barış Antlaşması’na göre 4
bin kadar Türkün Yunanistan’dan ülkemize gelmesi ve 150 bin kadar Rum’un
Yunanistan’a gönderilmesi örnek verilebilir.
c. Gönüllü Göç
Gönüllü
olarak başka bir ülkeye sürekli yerleşmek amacıyla yapılan göçlerdir.
Avrupalıların Amerika ve Avustralya gibi yeni Dünya kıtalarına göçü örnek
verilebilir.
d. İş Gücü Göçü
Bir
ülkeden başka bir ülkeye çalışmak amacıyla insanların gitmesidir. 1950 yılından
sonra Türkiye’den Almanya’ya çalışmak amacıyla yapılan göçler örnek
verilebilir.
e. Beyin Göçü
Bilim
adamı, ekonomist, doktor, mühendis gibi nitelikli insanların ekonomik
nedenlerle başka ülkelere göçmesidir. Ülkemizde yetişen bazı nitelikli
elemanların çeşitli Avrupa ülkeleri ile ABD’ye yerleşmeleri örnek verilebilir.
Türkiye’ye
dışarıdan yapılan göçler, dışarıya yapılan göçlere göre çok fazladır.
Ülkemize,
1927 ile 1930 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere yaklaşık
2,2 milyon göç olmuştur. Ülkemize göç gönderen ülkelere bakıldığı zaman,
bunların genellikle Osmanlı Devleti sınırları içinde kalan ülkeler olduğu
görülmektedir.
Özellikle,
1950 yılından sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye
başlamıştır. Günümüzde Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD,
Avustralya, Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz
bulunmaktadır.
Türkiye’den
yurt dışına yapılan göçler sonucunda, artan nüfusun işsizlik sorunu kısmen
çözümlenmiş, ülkemize giren işçi dövizi artmıştır. Ayrıca yurt dışına göç eden
insanlarımız, gittikleri ülkelerde Türk kültürünün tanıtılmasını sağlamışlar,
ülke turizminin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.