Dokuz yaşındaki bir çocuğun, arkadaşına vurduğu için
okuldan evine gönderildiğini düşünelim. Babası ona uzun uzun nutuk çekiyor ve
sonunda bir tokat atıyor. Çocuk babasının kuralını nasıl algılamıştır? Babası
sözleriyle, “Okulda söz dinlemelisin.” diyor ama şiddet uygulayarak farklı bir
mesaj veriyor: ”Vurmak sorunları çözer.”
Ebeveynlerin bir kural ve beklentiyi öğretebilmek için
kullandıkları sürece sınır koyma denir.
Sınır koyma aynı zamanda çocuğa bakım veren kişinin, çocukla aralarındaki
güvenli ilişkiye zarar vermeden, çocuğun davranışlarını kısıtlamasıdır. Burada
aradaki güvenli ilişkiyi koruma çabası oldukça önemlidir. Çünkü eğer bakım
veren kişi ile çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki yoksa sınır koyma
davranışının etkili olması da beklenemez.
Bazı ebeveynler bu eğitimi ağır cezalarla verir.
Bazıları da yumuşak yöntemler kullanarak hatırlatma yolunu seçer. Bu iki yöntem
arasında gidip gelen ebeveynler de vardır. Bazıları da net ve açık mesajlar
verirler. Yöntemler farklı olabilir ama mesajımızı vermek için aynı araçları kullanırız; sözlerimiz ve davranışlarımızı. Bu
iki mesajdan biri net değilse iletişimde kopukluk olur. Örneğin; ”Oynamadan
önce odanı temizle.” dediğimizde sözlerimiz davranışlarımızla uyuşmuyorsa ve
çocuk odasını temizlemeden oyuna gidiyor, onun görevini anne yapıyorsa çocuk,
koymak istediğimiz kural ve ondan beklediğimiz şey hakkında belirsiz, karmaşık
bir mesaj almış olur. Sözlerimiz ”Odanı temizle.” derken davranışlarımız,
”Odanı temizlemesen de olur.” demektedir. Asıl kural hangisi? Asıl kural,
”Odanı temizleme zamanı” deyip hemen akabinde davranışımızla ”Ali veya Ayşe,
şimdi odanı böyle temizlemen gerekir.” şeklinde ifade edip bunu göstermemiz
gerekir. Emirli ve olumsuz cümle kullanmak yerine, bir yönerge açık, net,
olumlu ve anlaşılır basit bir şekilde ifade edilmelidir ki çocuk kendini bir
birey ve değerli olduğunu hissedebilsin.
Dokuz yaşındaki bir çocuğun, arkadaşına vurduğu için okuldan evine
gönderildiğini düşünelim. Babası ona uzun uzun nutuk çekiyor ve sonunda bir
tokat atıyor. Çocuk babasının kuralını nasıl algılamıştır? Babası sözleriyle,
“Okulda söz dinlemelisin.” diyor ama şiddet uygulayarak farklı bir mesaj
veriyor: ”Vurmak sorunları çözer.” Sınırlar Neden Önemlidir? Sınırlar,
çocukların hem kendilerini hem de yaşadıkları ortamı kavramalarını sağlar;
onlara keşif ve öğrenme fırsatı sunar. Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar
gibidir. Sanıldığı gibi sınırlar, çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı
uygulamak değildir.
Çocuklar
neden sınırlara ihtiyaç duyarlar?
Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri
duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını,
otoriteye saygı duymalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Sınırlar, onaylanan
davranışları tanımlayan, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren
eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir.
Sınırlar, çocukların araştırma yapmasını sağlar. Sınırlar etkili ve uygun
bir şekilde ise çocukların araştırma yapmalarına yardımcı olur. Çocuklar
sınırlarımızı yaklaşık olarak bir yaşlarına doğru keşfetmeye başlarlar ve bu
süreçte en önemli araştırmalarının cevabını ararlar.
“Doğru olan nedir?”
“Hangisi yanlıştır?”
“Yetkili kimdir?”
“Ne kadar ileri gidebilirim?”
“Çok ileri gittiğimde ne olur?”
“Hangisi yanlıştır?”
“Yetkili kimdir?”
“Ne kadar ileri gidebilirim?”
“Çok ileri gittiğimde ne olur?”
Sınırlar onaylanan davranışları tanımlar. Bir kuralın sonucunda ne oluyor
ise o bizim onayladığımız davranıştır. Çocukların ilerlemeleri beklenen yolun
hangisi olduğunu anlamaları için net sınırlara ihtiyaçları vardır.
Sınırlar ilişkileri tanımlar. Çocuklar, yetişkinlerle ilişkilerinde ne
kadar güç sahibi olduklarını ve bu ilişkiyi ne kadar kontrol edebildiklerini,
gün içinde yetişkinlerle etkileşimde bulunurken araştırma yaparak keşfederler.
Bu araştırmaların çoğu evde yapılır. Evde öğrettiğimiz kurallar, dış dünyada
onaylanan davranışlar açısından standartları oluşturacaktır. Çocuklar güç,
kontrol ve otorite konusunda evde gözlemlediklerini hiç kaçırmazlar ve
davranışlarını buna göre ayarlamayı öğrenirler. Çocuklar sınırlar sayesinde
toplum kurallarına uymayı ve anne-baba otoritesini öğrenirler. Örneğin, okula
ilk başladığında karşısına çıkan toplum kurallarına uymayı, olumsuz duygularla
başetme becerisini evde edindiği deneyimlerine göre şekillendirir. Çocuklar
sınırlar sayesinde kendilerini güvende hissederler. Kendisine veya başkasına
zarar verebileceği durumlarda anne-babasının kendisini durduracağını bilmenin
rahatlığını yaşar.
Sınırlar güvenlik sağlar. Düşünün ki üç yaşındasınız,
henüz tabureye basmadan musluğa ulaşamıyorsunuz. Tüm bakımınızı başkaları
sağlıyor, ama ebeveyninize bir şey söyleyince yapıyorlar. Onlar size bir şey
söyleyince küsüp somurtuyorsunuz, onlar da vazgeçiyorlar! Neler hissederdiniz?
Gücün sizde olduğunu mu? Evet. Güvende olduğunuzu mu? Pek sayılmaz. Çocukların
pek çoğu için ebeveynlerinden daha güçlü ve kontrol sahibi olduklarını
hissetmek rahatsızlık verici bir durumdur. Saygılı sınırların belirlenmesi
çocuklara güçlü mesajlar verir: Ben senin annenim, babanım.
Bana güvenebilirsin, sana doğru yolu gösteririm.
Sınır belirleme dinamik bir süreçtir. Çocuklar büyür ve değişir. Değiştikçe
de daha çok özgürlük, ayrıcalık ve sorumluluk yüklenmeye hazır hale gelirler.
Çocuklar, çevrelerini keşfetmeye, becerilerini geliştirmeye, yeni yetenekler
kazanmaya ve bağımsız olmaya fırsat bulmalıdır. Onların işi budur. Bizim işimiz
de bu normal gelişim sürecini engellemeden, onlara destek olacak sınırlar
koymaktır.
Çocuklar
Kurallarınızı Nasıl Öğrenir?
Net mesajlar ve etkin davranışlar, sınırlarımızı öğretmenin en iyi yoludur.
Çocuklar kuralları ve onaylanan davranışları bilerek doğmazlar. Bu da öğretme
ve öğrenme süreciyle, zamanla kazanılır. Bizim işimiz öğretmektir. Görevimiz,
kurallarımızı en açık ve net biçimde anlatmaktır. Çocuklar biz yetişkinlerden
farklı olarak somut yollarla öğrenirler. Biz kurallarımızı iki temel yoldan
öğretiriz, sözlerimiz ve davranışlarımızla. İkisi de bir ders verir ama somut
olan davranışlarımızdır. Sözler değil, davranışlarımızı kuralları belirler.
Sözlerimizle davranışlarımız uymadığında çocuklar, sözlerimizi duymazdan
gelmeyi ve inançlarını deneyimlerine göre ayarlamayı öğrenirler.
Sınır koymayı güçleştiren durumlarda da bütün çocuklar kurallarımızı ve
beklentilerimizi belirlemek için sınırları zorlarlar. Bu normaldir ama tüm
çocuklar aynı denemeleri yapmazlar. Çocuğun mizaç özelliklerinden kaynaklanan
güçlükler araştırma yöntemlerini ve ebeveynlerinin sınırlarını zorlama
derecesini etkiler. Bunun yanı sıra çocukla ebeveyn arasındaki olumsuz ilişki
sınır koymayı güçleştirmektedir. Sınırlarımız, günümüzde birçok ebeveyn,
çocuklarının yanlış davranışlarını durdurmak için yanlış sinyaller
göndermektedir. Dur işaretinin gerçekten durmayı zorunlu kılmadığını,
“hayır”ların aslında “evet” ya da “olabilir” anlamına geldiğini göremezler.
Çoğu durumda sorun, sınırlar konusunda net olmayan iletişimden kaynaklanır.
Aile içi etkisiz iletişimin dinamikleri:
1. Tekrarlama ve hatırlatma
2. Konuşmalar, nasihatler ve nutuk çekmeler
3. Yanlış davranışı görmezden gelme
4. Net olmayan mesajlar
5. Etkili bir model oluşturamama
6. Pazarlık
7. Tartışma ve çekişme
8. Rüşvetler ve özel ödüller
9. Ebeveynler arasındaki tutarsızlık
10. Arkadan takipte etkili olamama
2. Konuşmalar, nasihatler ve nutuk çekmeler
3. Yanlış davranışı görmezden gelme
4. Net olmayan mesajlar
5. Etkili bir model oluşturamama
6. Pazarlık
7. Tartışma ve çekişme
8. Rüşvetler ve özel ödüller
9. Ebeveynler arasındaki tutarsızlık
10. Arkadan takipte etkili olamama
“Etkisiz Sözel Mesaj” Örnekleri:
“Banyo zamanı geldi, tamam mı?”
“Hiç olmazsa bir kez biraz nazik olmayı deneyemez misin?”
“Bana bir iyilik yapıp, bir kez benimle işbirliği yapmaz mısın?”
“Telefonda olduğumu görmüyor musun?”
“Daha yumuşak bir sesle konuşsan, bebeği uyandıracaksın”
“Tavırlarını beğenmiyorum.”
“Artık bu kadar yeter!”
“Banyo zamanı geldi, tamam mı?”
“Hiç olmazsa bir kez biraz nazik olmayı deneyemez misin?”
“Bana bir iyilik yapıp, bir kez benimle işbirliği yapmaz mısın?”
“Telefonda olduğumu görmüyor musun?”
“Daha yumuşak bir sesle konuşsan, bebeği uyandıracaksın”
“Tavırlarını beğenmiyorum.”
“Artık bu kadar yeter!”
“Etkisiz Davranışsal Mesaj” Örnekleri:
Çocukların dağınıklıklarını onların yerine toplamak. Çocuklar kendileri giyinebilecekken onları giydirmek. Vuran bir çocuğa nasıl bir duygu olduğunu anlaması için ona vurmak. Sizin keyfiniz yerindeyken, kabul edilemeyecek bir davranışı görmezden gelmek.
Çocukların dağınıklıklarını onların yerine toplamak. Çocuklar kendileri giyinebilecekken onları giydirmek. Vuran bir çocuğa nasıl bir duygu olduğunu anlaması için ona vurmak. Sizin keyfiniz yerindeyken, kabul edilemeyecek bir davranışı görmezden gelmek.
İster ebeveyn, ister öğretmen olun yetişkin olarak çevresinde değişiklikler
yaparak çocuğunuzun davranışını değiştirebilirsiniz. Çocuğunuzun olumlu
davranışını desteklemek için ortamı hazırlayarak ya da çevre düzenleyerek ona
”uygun” olarak tanımladığınız davranışı sergileme fırsatı vermiş olursunuz.
Çevre düzenlemesi, olumsuz davranışı olumlu bir şekilde değiştirmenin etkili ve
basit bir yoludur. Burada, çocuğunuzun davranışını etkileyen çevreyi fark ederek
çocuğunuzu destekleme söz konusudur.
Çocuğunuzun
Uygun Davranışlar Gösterdiği Zamanlar Yakalayın
Çocuğunuzun sevdiğiniz ya da istediğiniz, uygun bir
davranış yaptığında ve bunu tekrarlamasını istediğinizde çocuğunuzun bunu
bilmesini sağlayın. Bunun için sözel övgüler kullanın. Sözel övgüler kullanmak,
çocuğunuzun uygun bir şekilde davranmaya devam etmesini sağlayan en iyi yoldur.
Bu aslında, uygun davranışın devam etmesi için çocuğunuzun çevresinde neyin
olumlu olduğunun farkına varmasıdır.
”Bugün benimle çok güzel oynadın yada çalıştın.”
”Oyuncağını paylaşman çok hoşuma gitti.”
”Seninle oyun oynamak, seninle kitap okumak gerçekten
çok eğlenceli.”
” Oyuncaklarını, odanı temizlediğin için teşekkürler.”
” Etrafı toplamamda, masayı hazırlamamda bana yardım
ettin.”
” Sessizce okuman, oyuncaklarınla oynaman çok hoş.”
Çevre Düzenlemeye Önem Verin
Çocuğunuz ilgi gösterdiği, sevdiği nesne oyuncak ve etkinliklerle çevresini
(odasını, oyun alanı) düzenlemeniz, uygun olmayan davranışı önlemenin ve
durdurmanın en etkili yollarından biridir. Çocuğun yakın çevresinde, çocuğa
farklı etkinlikler, oyuncaklar ya da araç gereçler sağlayarak çevreyi
zenginleştirebilirsiniz.
Çevredeki Uyaranları Azaltın
Bazen çocuk, çok kalabalık olmayan bir çevreye ihtiyaç duyar. Evde bunun en
iyi örneği yatma zamanıdır. Bazen çocuğunuz uyumak üzereyken, çocuğun
çevresinde aşırı uyaranlar ya da çocuğun rahatsız edici şeyler olabilir. Bu
strese neden olabilir ve stres kendini olumsuz davranış olarak gösterebilir.
Örneğin, gürültü gibi rahatsız edici etkenleri azaltarak çocuğunuzun daha uygun
davranmasına yardımıcı olabilirsiniz. Ayrıca, çocuğunuza evde oyun alanları
düzenlemek çocuğunuzun olumlu bir şekilde davranmasına yardımcı olur.
Çevreyi Sadeleştirin
Çocuklar hareket alanlarını sınırlandıran bir çevrede uygun olmayan
davranışlarda bulunabilir. Uygun olmayan davranışlar (fırlatmak, kaçmak,
ağlamak, veya bir dizi rahatsız edici davranış) çocukların bazen yardım bazen
de sakinleşmek istedikleri anlamına gelebilir. Bu nedenle çocuğunuzun sizin
yardımınız olmadan rahat hareket edebileceği ve etkinliklerde bulunabileceği
şekilde çevreyi sadeleştirerek düzenlemeniz uygun olmayan davranışları
önlemenize yardımcı olabilir.
Oyun Alanlarını Belirleyin ve Sınırlandırın
Bazen evinizde çocuğunuzun özgürce oynayabileceği bir bölge ya da alan
düzenlemek size yardımcı olur. Bu yer, çocuğunuzun gürültü yapabileceği,
oyuncakları ile rahat oynayabileceği bir yer olabilir. Böyle özel bir oyun
alanı sağlayarak, çocuğunuza özgürce davranabileceği bir yer oluşturmuş ve bazı
etkinlik ya da hareketleri evin başka bölümlerinde yapmaması gerektiğini de
göstermiş olursunuz.
Güvenli Bir Çevre Oluşturun
İlaçları, kesici aletleri, temizlik malzemeleri gibi çocuğun güvenliğini
tehdit edebilecek zararlı maddeler ya da tehlikeli, yetişkin gözetimi
gerektiren araç gereçler çocuğun ulaşamayacağı yerlere kaldırma, çocuk için
güzenli ve sağlıklı bir ortam düzenlemek demektir.
Bir Etkinliği Diğer Bir Etkinlikle Değiştirin
Eğer çocuğunuz evde istemediğiniz bir davranışı yapmak üzereyken
görürseniz, ona oynayabileceği, sevdiği, ilgi gösterdiği başka şeyler verin ya
da etkinlikler sunun. Eğer çocuğunuza eğlenceli bir alternatif sunmadan, yapmak
üzere olduğu olumsuz davranışı engellerseniz, ağlama ve kızgınlık tepkileri
(öfke nöbeti) ile karşılaşabilirsiniz. Sakin bir şekilde seveceği ya da
ilgileneceğini bildiğiniz bir alternatif sunarsanız, çocuk genellikle bunu
kabul edecektir. Bir diğer yardımcı strateji ise, çocuğunuza iki farklı seçenek
sunmaktır. Bu durumda çocuğun dikkati dağılır ve siz ona istediği, hoşuna
gideceği seçenekler sunarak, istediğine sahip olmasını sağlayabilirsiniz.
Çevresindeki Değişikler İçin Çocuğunuzu Hazırlayın
Olası değişikliklere önceden çocuğunuzu hazırlayarak pek çok uygun olmayan
davranışa engel olabilirsiniz. Örneğin, evde çocuğunuzu uykuya hazırlarken 5
dakika sonra ”uyku zamanı”; okula gitme zamanından birkaç dakika önce ”birazdan
okula gitme zamanı” yemek yedirmeden önce ” yemek zamanı” diyebilirsiniz. Eğer
olaylar gerçekleşmeden önce çocuğunuzun olacakları bilmesini sağlarsanız,
çocuğunuz değişikliklere daha kolay uyum sağlayacaktır.
Böylelikle, çocuğunuza hoşlandığı ve yoğunlaştığı bir etkinlikten ayrılma
zamanının geldiğini önceden söylediğinizde, onun önündeki zaman içerisinde
gerçekleşecek değişikliklerin farkına varmasına ve iş birliği yapmasına
yardımcı olursunuz.
Kaynak:
1.
Robert J. Mackenzie, Çocuğunuza Sınır
Koyma, Yakamoz Yayınları
2.
Ali Çankırılı, Çocuklara Söz Geçirme
Sanatı, Zafer Yayınları
3.
Yrd. Doç. Dr. İbrahim H. Diken, Erken
Çocukluk Döneminde Davranış Problemleri İle Başetme, Maya Akademi
Alıntı: https://indigodergisi.com