Kıskançlık, kardeşler arasında varolması
beklenen, doğal bir duygudur. İlk çocuğun gelen kardeşine yönelik yoğun kıskançlık duyguları ortaya çıktıkça
bu duygu anne babalar tarafından zor kabul edilir ve baş edilebilmesi oldukça
güç hale gelebilir.
Anne babalar çocuklarından “kardeş istiyorum” cümleleri
duyduklarında her şeyin yolunda gideceğini düşünürler. Kardeşini hiç kıskanmayacak
ve gelişini büyük bir mutlulukla karşılayacaktır. İşler çoğu zaman böyle olmaz.
Çünkü genellikle çocuğun istediği kardeş, birlikte oyun oynayabileceği ve
birlikte bir şeyler paylaşabileceği biridir. Bebeklikten çocukluğa geçişin ne
kadar emek ve süre istediğini tahmin edemiyordur. Oysa gelen kardeş henüz bir
bebektir ve onunla hemen oyun oynamaya başlaması mümkün değildir. Aynı zamanda
gelen bebeğin fiziksel bakımı ve ihtiyaçları nedeniyle annenin böylesine yoğun
zamanını alacağını ve kendisini ikinci planda kalmış hissedeceğine yönelik bir
öngörüsü yoktur. O kendisine belki de sadece
bir oyun arkadaşı aramaktadır.
Etrafındakilere kardeş istediğini sıklıkla
tekrarlayan ancak kardeşi dünyaya geldikten sonra yoğun kıskançlık duyguları
içinde kalan ve hatta gelen bebeğin yeniden iade edilmesini isteyen çocuklarla
karşılaşırız. Annesinin kucağı o zamana kadar kendisine ait iken artık
annesinin kucağında bir başka bebek vardır. Bir şekilde tahtını kaybetmiştir.
Taht artık kardeşine verilmiştir. Tüm bu hissedişler ve deneyimler çocuğun
kardeşine yönelik kıskançlık duyguları hissetmesine yol açar. Buradaki zorluk
çocuğun kıskançlık yaşamasından çok, anne babanın kıskançlık duygusuna tahammül
edememesinde, kıskançlığı olmaması gereken ve hemen ortadan kalkması gereken
olumsuz bir duygu olarak tanımlamasında yatar.
Kıskançlık dinamik ve doğal bir duygudur.
Çocuğun ileriye doğru yol almasını sağlar. Çocuk yerini ve konumunu
kaybetmiştir ve yeni bir rakip gelmiştir. Bu durum kendisine farklı bir
mücadele alanı açmıştır. Kıskançlığın ortaya çıkışı da çok doğaldır.
Kardeş ilişkisi içinde kıskançlığın doğal
olandan uzaklaşıp arttığı, alevlendiği iki nokta vardır;
· Çocukların ihtiyaçlarının iyi ve doğru
karşılanmaması. İhtiyacı yeterince karşılanamayan çocuk
bu durumun tek kaynağının kardeşi olduğuna inanır. Kardeşine verilen bakım,
ilgi ve sevginin kendisine bunların verilmesini engellediğini düşünür.
· Anne babanın kıskançlık duygusunu kabul
edememesi ve bu duyguya katlanamaması. Anne babaların
kıskançlığı kabul edemeyişi ve çocuğun
kardeşini sevmiyor oluşu olarak değerlendirmesi çocuklarda suçluluk
duygusu uyandırırlar. “Kardeşini sevmediğin için utanmıyor musun? Kardeşin
olduğu için mutlu olmalısın.” Bunlar gerçekten yıkıcı cümlelerdir.
Kıskançlığın ifadesi her çocuk için
farklıdır; Kardeşine yönelik bir savaş başlatabilir, onu reddebilir, ona
verilen bakıma talip olup bebeksi davranabilir…
· “Anne bak ne pis, altına yapıyor…. Hiç söz dinlemiyor, hep ağlıyor… Seni
hiç uyutmuyor…” şeklinde konuşmalarla kardeşinin eksiklerini ortaya koyar, asıl
sevilmesi gereken kişinin kendileri olduğuna inandırmaya çalışırlar.
· Bazı çocuklar kardeşlerine hoyratça bir sevgi gösterip canını acıtabilirler
ya da tamamen reddedip uzak durarak o yokmuş gibi davranarak da
kabullenmeyişini gösterebilirler.
· Bazı zamanlarsa gerileme davranışı göstererek nasıl ki kardeşi altını
ıslatıyorsa o da alt ıslatmaya başlayabilir, bardağı bırakıp biberona geri
dönebilir. Kısacası gerileyerek, küçülmüştür. “Ben de küçüğüm. Bana da
kardeşime davrandığınız gibi davranın.” demektedir.
Aslında kardeş sahibi olmak güzeldir.
Kıskançlıklar yaşansa da, kardeşler arasındaki sevginin yeri çok özeldir.
Kardeşler arasındaki güzelliklerin yaşanabilmesi için gerekli ortamı
hazırlayacak olan ise anne babalardır. Yapılabilecekler şöyle sıralanabilir:
· Her çocuk farklı boyutlarda da olsa kardeşini kıskanır ve bu doğaldır. Anne
babalar kıskançlığın doğal bir duygu olduğuna önce kendilerini inandırmalıdır.
Kıskançlık duygusu tanınmalı ve kabullenmelidir. Bu duygunun abartılması ya da
engellenmesi gereksizdir. Engellenmesi gereken, çocuklar arasında zarara yol
açabilecek davranışlardır.
· Büyük çocuğun küçüğün gelişine hazırlaması önemli bir noktadır. Bebek
dünyaya gelmeden büyük çocuğun küçüklüğüne ait fotoğrafların, video çekimlerinin,
giysilerin, büyürken geçirdiği evrelerin paylaşılması çocuğun psikolojik olarak
hazırlanmasına olanak sağlar..
· Anne babalar kendilerine çocuklarının ihtiyaçlarının neler olduğunu, hangi
çocuklarına nasıl davranırlarsa ihtiyaçlarını gerektiği şekilde
karşılayabilecekleri sorusunu sormalıdır. Böylece her çocuğun ihtiyacı yaşına
ve kişiliğine göre uygun şekilde belirlenip ve karşılanabilir. Örneğin bir
yaşındaki çocuğun ihtiyacı ile beş yaşındaki çocuğun ihtiyacı farklıdır. Biri
daha fazla fiziksel bakım ve ilgiye ihtiyaç duyarken, diğerinin sohbet etmeye,
anne babasıyla ortak aktiviteler yapmaya, kendi başına vakit geçirebilmeye,
bununla birlikte arkadaşlarıyla sosyalleşmeye ihtiyacı olur.
· Kendinizi çocuklarınıza adil olarak paylaştırmaya çalışmayın. Çünkü her
çocuğun ihtiyaçları ve beklentileri farklıdır. Önemli olan bunları fark etmek
ve sağlamaktır. Büyük çocuğu kıskanacak diye annenin küçük çocuğa daha az
fiziksel ilgi ve yakınlık göstermesi, kardeşinin yanında öpüp okşamaktan
kaçınması küçük çocuğun ihtiyaçlarının tam anlamıyla karşılanamaması anlamına
gelir. Aksine abartılmadan, gereğince ve ihtiyacı kadar sevip okşanan kardeşini
gören büyük çocuk kardeşini nasıl sevebileceğini öğrenirken, küçük çocuğun da
ihtiyaçları karşılanmış olur.
· Birbirleriyle ilişki kurmaları için zaman verin. Çocukların aralarındaki
çatışmaları kendi başlarına çözülebilmesine olanak tanıyın. Kardeşler
arasındaki çatışmalarda anne babalar hakemlik görevi yapmamalıdır. Anne
babaları yanlarında olmadığı durumlarda kardeşler çoğunlukla kavgalarını uygun
şekilde sonlandırabilir, birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini
öğrenebilirler.
· Büyük çocuğa kaldırabileceğinin üzerinde sorumluluk yüklememek gerekir.
Küçüğün gelişiyle büyük olandan “bakıcı” veya “yetişkin” tavırları
beklenmemelidir. Mümkün olduğunca alışkın düzenine devam edebilmesine ve
ihtiyaçlarının karşılanmasına özen gösterilmelidir.
· Birden fazla çocuk sahibi olduğunuzda anne babalığınızı paylaşmış
olmazsınız. Kalabalık ailelerde de aslında her çocuğun yalnız kendisine ait bir
tane anne babası vardır.
· Kardeş kıskançlığının çocuklar arasında ve aile içi ilişkilerde
çözülemeyecek sorunlara yol açmaya başlamasının sinyalleri iyi
değerlendirilmeli ve gerektiğinde profesyonel yardım
alınmalıdır.
Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzman Psikolojik
Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi
Bu makale Apple Baby sayı 2, Kasım 2007 sayısında yayınlanmıştır.AGAPE Danışmanlık Merkezi
Teşekkürler. Çok güzel bir paylaşım olmuş. Bizim gibi ikinci bebeği bekleyenler mutlaka okumalı
YanıtlaSil