27 Ocak 2014 Pazartesi

İÇİMİZDEKİ SIR

Bir Kızılderili masalında denir ki; kainatın yaratılışı tamamlanmış, sıra insana gelmişti. Yaratıcı, insanı yaratmadan önce bütün varlıkları yanına çağırdı ve dedi ki:

“İnsanlar hazır oluncaya kadar onlardan bir sırrı saklamak istiyorum. Bu sır onların mutluluğudur. Sizce bu sırrı nereye saklayayım?”

Kartal söz aldı:

“Bana ver Allah’ım onu aya götüreyim.”

Yaratıcı, “Hayır!” dedi. “Bir gün gelir, oraya da giderler ve onu kolayca bulabilirler.”

Yunus balığı, “Onu okyanusların derinliklerine gömeyim” diye teklif etti. Yaratıcı, “Orada da rahatlıkla bulabilirler” dedi.

Aslan ormanın derinliklerini, koyunlar ıssız meraları önerdi; ama Allah, hiçbirisinin önerisini kabul etmedi.
En sonunda köstebeğin önerisi geldi:

“Allah’ım bu sırrı insanların içine koy” dedi.

Bu yüzdendir ki; her kim mutluluğu başka yerlerde ararsa, her zaman mutsuz olmaktadır.

ANNE - BABA OKULU / DERS 1: ANNE-BABALIK EĞİTİMİ EVLİLİK ÖNCESİNE DAYANIR

GİRİŞ 
Merhaba değerli okuyucular ve ebeveynlik hassasiyetini her daim muhafaza eden sevgili ebeveynler. Şu ana kadar çeşitli yazılarıyla ebeveynliğin püf noktalarını, çocuklara yaklaşım yöntemlerini vs… sizlere aktarmaya çalışan Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun, artık yeni bir çalışmayla sizlere merhaba diyor. Evet, bu yeni eğitim-öğretim döneminde sadece çocuklarımızın okul süreci başlamadı. Geleceğin umudu çocukların yanında sizlerin de ebeveynlik okulunu Ailem dergisiyle başlatmış bulunuyoruz. Aile okulu başlıyor! …

Niçin böyle bir eğitim?
Bazı ebeveynler aile okulları vb. eğitimlere direnç gösterirler.
Benim çocuğumu en iyi ben tanırım,
Kimse bana; çocuğuma ve eşime nasıl davranacağımı öğretemez.
Biz böyle mi büyüdük?
Bizim ailemizde sorun yok...
gibi bahanelerle eğitime direnç gösteren bireylere şöyle denilmeli:
Evet, belki bizim kuşağımız veya bizden önceki kuşakların bu nevi eğitsel imkânları olamamış olabilir. Fakat günümüzde bu tarz imkânlar madem var; niçin kullanmayalım?.. Ayrıca günümüz şartları ile geçmiş zaman şartları birbirinden çok farklı. Artık gerek teknolojinin ve gerekse çevre şartlarının etkisiyle çocukların ve gençlerin kafası çok fazla karışmakta. Ebeveynin hatalı tepkileri neticesinde eve karşı soğukluk hisseden çocukları ve gençleri bekleyen öylesine tehlikeli ortamlar var ki… Sadece bu nokta bile ebeveyn eğitiminin önemini vurgulamaktadır.

Bunların dışında bizler eğitim alan ebeveynlerin çocukları değiliz, ama psikolojik olarak sorunsuz olduğumuzu kaçımız söyleyebiliyoruz? Veya kaçımızın özgüveni tam olarak yerinde veya kaçımız mesleki olarak istediğimiz yerdeyiz? Ya da birçoğumuzun hayatında keşke dediği noktalar mutlaka vardır vs… Öyleyse daha kendini bilen, özgüvenli, pozitif ve başarılı bir nesil için lütfen üzerinize düşen görevi ihmal etmeyin. Ve aile okuluna gelmeyi sakın ihmal etmeyin… Ve unutmayın ki; eğitime katılmak için sorun yaşıyor olmanız gerekmez. Daha mutlu bir aile için eğitime katılmanızı öneririm. Sorun yaşanmadan sorunlara karşı önlem almak, sorun yaşandıktan sonra çözüm üretmekten çok daha sağlıklıdır.  

Aile okuluna kayıt ve başarılı olmak için gerekenler:
Her iki ebeveynin eğitime katılması eğitimin uygulanabilirliliğini artıracağından her iki ebeveynin okula katılması bekleniyor.
Derse önyargısız gelme, uyguladıklarınızdan sonuç almanızı kolaylaştırır.
Önceki negatif deneyimlerinizi bir kenara bırakın, gerekirse eğitime sıfırdan başladığınızı düşünün.
“Ben zaten bunu denemiştim diyerek” önerileri dikkate almamak yapılacak en büyük yanlışlardandır.
İstikrarlı olmalısınız. Sunulan yöntemler; ancak istikrarlı olunursa çocuğa ve ailenin genel yapısına pozitif yansır.
Samimi ve doğal olmalısınız.
Küçük bir not defteri alıp bazı mevzuları not etmeniz bilgilerin aklınızda kalmasını ve hedeflerinizin oluşmasını sağlar.
Öyleyse buyurun aile okuluna…

DERS 1: ANNE-BABALIK EĞİTİMİ EVLİLİK ÖNCESİNE DAYANIR
Birçok birey, anne-babalığın eğitim gerektirebileceğini, evleninceye, hatta çocukları oluncaya ve hatta çocuklar büyüyüp sorunlar baş gösterinceye kadar düşünmezler. Hele de evlilik olayı gerçekleşinceye kadar taraflar birbirlerini ağırlıklı olarak sadece “salt bireysel özellikleri ile” değerlendirirler. Yeni bir yuvanın kurulacağı düşüncesi genelde ikinci planda değerlendirilir. Taraflar muhataplarını aynı zamanda ileride kendilerine emanet olarak verilecek çocuklarının annesi veya babası olarak değerlendirmezler. Oysaki evliliğin en önemli amaçlarından biri bir neslin yetişmesine katkı sağlamaktır. Bu amacın göz ardı edilip sadece duygusallığın tesiri altında kalınarak verilen kararların çok sağlıklı olmadığı görülmektedir. Mantığın devreye girmediği evlilik kararlarında sadece doğacak çocuklar değil, aynı zamanda eşler de etkilenmektedir. Ki zaten eşler arasında tartışmaların olması evin genel havasına tesir eder ve çocukların psikolojisi kendilerine ebeveynleri tarafından pozitif yaklaşılsa da etkilenir. Bu sebeple daha evliliğe karar vermeden önce aile kavramının irdelenerek düşünülmesi gerekmektedir.

Evlilik kararı verilirken nelere dikkat edilmelidir?
Mantık kesinlikle devre dışı bırakılmamalıdır.
Evlenilmesi düşünülen birey sadece içinde bulunulan zamandaki rolü ile düşünülerek değil değişik rolleri de (anne olma, baba olma, ev hanımı olma vs… gibi) düşünülerek değerlendirilmelidir.
Birey, eş olarak düşündüğü bireyi değişik rolleri ile değerlendirirken önyargılı davranmamalı, kafasındaki soru işaretlerini muhatabı ile paylaşmalıdır.
Herhangi bir bireyin eşini değerlendirmesi kadar kendini de onu bekleyen roller ve sorumlulukları bağlamında değerlendirmesi gerekmektedir. Yani bir yuva kurmanın sorumluluğu, eş olmanın veya ebeveyn olmanın sorumluğu düşünülerek evliliğe adım atılmalıdır.
Yukarıda ifade edilen noktalar bağlamında bireyin ümitsizliğe kapılma ihtimali vardır. Çünkü çevrede görülen negatif örnekler evlenecek olan bireylerde ben bu işi yapamam düşüncesi oluşturabilir. Bu sebeple konuya objektif bir biçimde bakmak ve daha pozitif ve başarılı bir yuva kurmak için bireyler evlilikten kaçmak yerine kendilerini geliştirmeli, birtakım eğitimler almalıdırlar.

Evlilik öncesi ebeveynlik eğitimi nasıl alınabilir?
Her şeyden önce böyle bir eğitim için erken diye düşünülmemelidir. Öncelikle evlilik ve akabinde ebeveyn olmaya dair eğitim alma hedeflenmelidir. Çünkü ideal ebeveyn olabilmenin ilk sırrı ideal eş olmaktır. Pozitif ortamlarda dünyaya gelen çocuklar hem ruhsal ve hem de zihinsel olarak oldukça pozitif olurlar. Bu nedenle evvela evlilik ile ilgili eğitimler alınmalıdır diyebilirim. Eğitim için belli merkezlerdeki düzenli eğitim programlarına veya seminerlere katılınılabileceği gibi konu ile ilgili kitaplar ve makaleler okumak veya evlilik öncesi danışmanlık desteği almak önerilebilir. Bunun dışında itimat ettiğiniz ve model olabildiğine inandığınız ailelerle de bağlantı halinde olmak kuracağınız yuva için oldukça önem arz edecektir.
Böyle bir eğitsel sürece hem kadının ve hem de erkeğin katılması gerekmektedir.

Eğitimle ne kazanacağız?
1- Yeni kurulacak yuva ile birlikte taraflar kendilerini neyin beklediğini bilmiş olacaklarından hazırlıklı oluş sağlanacak ve sorunlar karşısında çözüm gücü oluşacaktır.
2- Evlenmeyi düşünen bireyler birbirlerini sadece duygusal olarak değil, çok yönlü olarak tanıyabilecek ve değerlendirme yapabileceklerdir.
3- Henüz çocukları doğmadan eşler arası diyalogun güçlenmesi sağlanacaktır.
4- Gebelik öncesinde ve gebelik sürecinde nasıl yaklaşımlar sergileneceği öğrenilmiş olacağından ebeveyn adayı çift bilinçli davranabilecektir.
5- İlk ebeveynlik ve evlilik dönemlerinde karşılaşılacak muhtemel bir sorun karşısında çiftler nasıl davranmaları gerektiğini bilecek ve yapılabilecek yanlışlıklar asgariye inmiş olacaktır.

Ailem

26 Ocak 2014 Pazar

ANNE - BABA OKULU / DERS 2: İDEAL EVLİLİKTE KARI KOCA DİYALOĞUNUN ÖNEMİ

DERS 2: İDEAL EVLİLİKTE KARI KOCA DİYALOĞUNUN ÖNEMİ 
Karı-koca diyaloğu ile ebeveynlik arasında ne gibi bir bağ var diye düşünen birçok birey vardır. Hatta kendilerini ebeveynlik rolüne fazlaca adapte eden nice ebeveynler vardır ki; eşleri ile diyaloglarını hep ikinci plana atmışlardır. Oysaki iyi ebeveyn olabilmenin sırrı iyi eş olabilmekten geçer. Annelik veya babalık vasıfları çok güzel olan ve çocuğuna doğru yaklaşım tekniklerini kullanarak yaklaşan fakat eşi ile ciddi sorunlar yaşayan birçok insan vardır. Bu bireylerin çocukları ebeveynleri ile güzel zamanlar geçiriyor olsalar bile anne-babaları arasındaki gergin havadan nasiplerini alırlar.

Neden ideal ebeveynlik için eşler arası diyalog önemlidir?
1- Öncelikle ebeveynlerin kişisel mutlulukları için önemlidir. Kendini mutlu hisseden ve sorunlardan dolayı gergin olmayan bir birey annelik-babalık rolüne de bu duyguyu yansıtır. Bu nedenle bireyin kafasının sorunlarla meşgul olmaması mutluluğuna ve mutluluğu da, pozitif ebeveyn olmasına katkı sağlayacaktır.
2- Çocuğa öğretilmeye çalışılan ne olursa olsun karı-koca işbirliği sağlandıktan sonra verilecek öğreti çok kısa zaman içinde çocuğa yerleştirilebilirken, tek ebeveynin çabasıyla bu öğretilerin çocuğa yerleştirilmesi uzun zaman alacaktır.
3- Çocuklar hatalı davranışları modeller: Özellikle küçük yaş dönemlerinde çocuklar modelleyerek öğrenirler. Kendisine doğru yaklaşımlarda bulunulsa bile annenin babaya veya babanın anneye hatalı tepkilerle yaklaştığını gören çocuk doğru olmayan davranışları bilinçaltına bu şekilde yerleştirmiş olur. Bir diğer ifade ile kendine tebessüm edilip de annesine bağırıldığını gören çocuk sadece tebessümü değil öfkeyi ve agresyonu da öğrenir.
4- Ev içinde tutarsız davranışlar gören çocuk bir süre sonra ebeveyninin samimiyetine inanmayacaktır. Bu da zamanla aile içinde güvensizliklerin oluşmasına ve çocuğun özgüveninin zedelenmesine neden olur.
5- Eşler arası geçimsizlik nedeniyle oluşan evdeki gergin hava çocuğun psikolojisinin negatif etkilenmesine neden olur.
6- Çocuk zamanla taraf tutmak zorunda kalır. Bu süreçte de çoğu zaman çıkarına uygun tercihler yapar.
7- Ergenlik dönemindeyse çocuk gergin olmayan huzurlu ortam arayışına girer. Bu nedenle evden uzaklaşabilir.
8- Bu tarz negatif bir ortamda büyüyen çocuklar ileride kuracakları ailelerine bu negatif etkileri yansıtır ve problemli bir yuva kurabilirler.

Ne yapmalıyız?
Öncelikle eşler bir araya gelmeli ve mevcut sorunlarını irdelemelidir.
Taraflardan biri sorun olduğunu kabul etmiyor veya çözüme yanaşmıyorsa bile sorunu fark eden taraf sorunları belirlemeli ve çözüm yollarını araştırmalıdır.
Çözüm yollarına, pozitif yaklaşımlarda bulunarak ve önyargılardan sıyrılarak ulaşılabiliyorsa eşler birtakım fedakârlıklar göstermelidirler.
Kimi zaman sorunların çözümlenmesi uzman desteği gerektirebilir. Bu durumda evlilik uzmanlarına başvurulup psikolojik destek alınması en sağlıklı olandır.
Sorunlar tespit edilip çözümleninceye kadar ev içinde hassas davranılmalı ve çocuğun bu süreçten etkilenmemesi hedeflenmelidir.
Taraflar alacakları her kararda çocuklarını da sisteme dâhil edip düşünmeyi ihmal etmemelidir.

Ailem

25 Ocak 2014 Cumartesi

ANNE - BABA OKULU / DERS 3: KENDİNİZİ TANIYOR MUSUNUZ?

DERS 3: KENDİNİZİ TANIYOR MUSUNUZ?
Kendinizi tanıyor musunuz? Ya da şöyle soralım; nasıl bir insan olduğunuz sorusunu daha önce hiç kendinize sordunuz mu? Her insanın mutlaka kendini tanımlayabileceği birkaç cümlesi vardır?

Fakat çoğu zaman bu birkaç cümlecik tam anlamıyla bizi ifade etmez. Yetersiz kalır. Kendimizi tam anlamıyla ayrıntılara inerek düşünmeye kalktığımızda aslında birçok özelliğimizi beğenmediğimizi veya olmaması gereken özellikler olduğunu görürüz. Kendini tam olarak tanımlayamayan bir insanın çocuğu karşısında tutarsız davranma ihtimali yüksektir. Çünkü kendinde bulunan negatif özellikleri belirleyip halletmeden çocuğunu bu özellikler konusunda eleştiren bir ebeveyn çocuğu nezdinde tutarsız görüneceğinden söyledikleri makes bulmayacaktır.

Neden bir ebeveyn evvela kendini tanımalı?
Kendinde bulunan negatif özellikleri görebilmesi ve pozitif özelliklerini daha da genişletmesi için evvela kendisini tanımalıdır.

Unutmayın ki çocuk yaşadığı ortamın izlerini taşır. Ebeveyn çocuğunda görmek istemediği özellikleri aslında kendisi taşıyor olabilir. Bu sebeple önce kendindeki negatif özellikleri düzenlemelidir ki; çocuk bu hatalı örnekleri model almasın.

Kendini tanıyabilen ebeveyn kişisel anlamda kendisini geliştirebilecek ve böylece mutlu ve başarılı olabilecektir.

Kendini tanıyan birey ebeveynlik rolüne yansıyan kişisel zaaflarını daha çabuk çözümler. Örneğin; sese çok duyarlıyım, bu sebeple çabuk sinirleniyorum diyen bir ebeveyn bundan dolayı çocuğu ile çatışma yaşıyorsa, ilk etapta sadece çocuğunu susturmayı değil, sese duyarlılık ve asabiyet derecesini dengelemek adına gerekirse yardım alabilmelidir.

Ailem

24 Ocak 2014 Cuma

ANNE - BABA OKULU / DERS 4: NASIL BİR EBEVEYN OLDUĞUNUZUN FARKINDA MISINIZ?

DERS 4: NASIL BİR EBEVEYN OLDUĞUNUZUN FARKINDA MISINIZ?
Daha önce nasıl bir anne olduğunuzu veya nasıl bir baba olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Veya çocuğunuzun beklentilerine -ki özellikle duygusal beklentilerine- ne oranda cevap verdiğinizi hiç düşündünüz mü?

Kendini bireysel özellikleri ile tanımlayabilen bir ebeveynin üzerinde durması gereken en önemli noktalardan biri ebeveynlik özelliklerini tanımlamasıdır.

Ebeveynlerin ekserisinin çocuklarından çeşitli beklentileri vardır:
“Çocuğum sorumluluklarını yerine getirsin.”
“Bana karşı saygılı davransın.”
Bağırarak konuşmasın.”
İyi bir meslek sahibi olsun.”
Yemek seçmesin.”

Bu örnek istek ve beklentileri istediğiniz kadar artırabilirsiniz. Bu beklentilerden ve daha birçok beklenti nedenlerinden dolayı ebeveynlerin çocukları ile çatışma içinde olduklarını görürüz. Ebeveynler çocuklarını hayallerindeki gibi bir çocuk yapmak için uğraşırlarken çoğu zaman onların bir birey olduklarını ve onların da ebeveynlerinden beklentilerinin olduğunu düşünmezler. Evet, siz ebeveynlerin çocuklarınızdan beklentileriniz olduğu oranda unutmayın ki çocuklarınızın da sizlerden beklentileri var.

Örneğin, çocuklarımızı eleştirdiğimiz oranda ebeveynlik rolümüzü de eleştirsek veya onlardan beklentilerimiz oranında onların beklentilerinin de olabileceğini düşünüp kendimize çekidüzen verebilirsek, ebeveyn-çocuk çatışmaları büyük oranda hallolur.

Ahmet Bey, bir baba olarak çok sabırsız olduğunu ve bağırarak konuştuğunu söylüyor. Biraz irdeleyince gördük ki; bu beyefendi aslında sadece çocuğuna karşı sabırsız. Diğer insanlara bağırdığı vaki değil. Öyleyse bu baba sadece ebeveyn olarak bağırma davranışında bulunuyor. Ve bu davranışının önüne geçebilir. Sadece biraz düşünerek davranması yeterli olacaktır. Aşırı titiz bir anne olan Fatma Hanım, bunu annelik rolüne de karıştırıyor ve çocuğuna yansıtıyorsa ileride çocuğunda da bu ve benzer takıntılara neden olacaktır. Bu annenin erken dönemde tedbir alması için sorunun farkına varması gerekir.

Gerek ebeveynin kendini tanıyıp olumlu özellikleri geliştirmesi ve olumsuzlukları düzeltmesi için ve gerekse çocuğuna olumsuz özellikleri yansımadan tedbir alabilmesi için ebeveynlerin kendilerini ebeveynlik rolleri ile tanımlamaları gerekir.

Nasıl bir evlat sahibi olacağımız bizim elimizde değil. Ama nasıl bir anne-baba olacağımız bizim elimizde. Ve tercih edilen anne-babalar olursak zamanla tercih ettiğimiz gibi çocuklar yetiştirir ve tercih edilen bireylerin oluşmasına vesile oluruz.

Ailem

23 Ocak 2014 Perşembe

ANNE - BABA OKULU / DERS 5: EVDEKİ ETKİN GÜÇ : ANNE

DERS 5: EVDEKİ ETKİN GÜÇ : ANNE
Kadının birden fazla rolü vardır. Kadın bu rollerin hemen tamamında bilinenin aksine oldukça güçlüdür. Hele de bu rollerden özellikle annelik rolündeki enerjisi bütün evi kuşatır niteliktedir.

Kadın, bedenen zayıf, ruhça çok güçlü bir varlıktır. Ki duygusal gücü devreye girdiğinde bedensel gücünün de akıllara hayretlik verecek tarzda arttığı görülür. Mesela evladına zarar geleceğini gören bir anne adeta pehlivan kesilebilir. Fakat genel anlamda bedensel gücü karşı cinsine kıyasla daha azdır.

Kadınlar devam eden sıkıntılara erkeklere oranla daha sabırlı tepkiler verirler. Örneğin; kadının doğum sürecine, doğum sancısına ve doğum sonrası sıkıntılara tahammül gücünü düşünecek olursak bu duygusal enerjinin ne denli büyük olduğu anlaşılır. Bu yönü ile değerlendirildiğinde kadınların zaman zaman kendilerini güçsüz hissetseler bile aslında yaşadıkları sorunlara dayanabileceklerini unutmamaları gerekir. Bu bakış açısı kadının kendisine verilen güce farkındalık oluşturmasını ve dolayısıyla sıkıntıları değerlendiriş tarzını pozitif etkileyecektir.

Kadının evdeki enerjisi küçümsenemez
Kadının duygu dünyasındaki enerjisinin nasıl bir enerji olduğu evin havası ile doğrudan ilişkilidir. Yani kadın kendisini negatif hissediyorsa evin genel durumu gergin, kadın pozitif duygularla doluysa evin havası coşkulu olacaktır. Evet, sevgili ebeveynler hemen evlilik öncesi hayatınızı düşünün ve ailelerinizi değerlendirin. Annenizin psikolojisinin zaman zaman sizi ve diğer aile üyelerini nasıl etkilediğini düşünün. Gerçekten de anne sinirli veya üzgünse bu durum, aile üyelerine sessizlik olarak yansıyorken, anne pozitif ve enerjikse bu durum da aile üyelerine hareket ve mutluluk olarak yansıyacaktır. Öyleyle annenin bakış açısını ve davranışlarını pozitif kılması ve bu konuda babanın anneye destek olması evin huzuru açısından oldukça önemlidir. Huzurlu bir ortamda yetişen çocukların hem daha problemsiz ve başarılı ve hem de huzursuz ortamlarda büyüyen çocuklara kıyasla davranış bozuklukları çok daha az olan çocuklar oldukları görülür. Ortam çocuğun ders çalışma sürecinden anne-babasına olan yaklaşımlarına, sosyal hayattaki başarısından özgüvenine kadar birçok noktada çocuğu etkiler. Bu sebeple babanın da desteği ile annenin pozitif olması sağlanmalı, bu konuda gerekirse konunun uzmanlarından destek alınmalıdır.

Ailem

22 Ocak 2014 Çarşamba

ANNE - BABA OKULU / DERS 6: DEĞİŞİME VE GELİŞİME HAZIR MISINIZ?

DERS 6: DEĞİŞİME VE GELİŞİME HAZIR MISINIZ?
Her ebeveyn kendisini farklı yönleri ile tanıdıktan sonra bazı davranışlarını değiştirmesi gerektiğini, bazılarını ise daha da geliştirmesi gerektiğini düşünebilir. Örneğin; çocuğunun beğenmediği her davranışı karşısında sinirlerine hâkim olamayan ve şiddete başvuran bir baba bu davranışını değiştirmek, çocuğunu iyi gözlemlediği için sıkıntılarını fark edebilen bir anne bu davranışını biraz daha geliştirmek isteyebilecektir.

Birçok ebeveyn değişim için nereden başlayacağını bilemez ve bu sebeple çaba da göstermez. Sonuç olarak değişim yaşanmadığı gibi hatalı yaklaşımlar nedeni ile çocuğun psikolojisi ciddi anlamda etkilenir.

Burada sorun herhangi bir sorun olabilir. Sorun kimi zaman çocuklarda görülen davranışlarla ilgili, kimi zaman ise ebeveynin kendisinde halledemediği davranış ve özelliklerle ilgili olabilir. Her iki durumda da ebeveynin toparlanması ve yapıcı çözümler üretebilmesi için değişime kendisinden başlaması gerekebilir.

Değişime nereden başlamak gerek?
Değişime evvela ruhsal ve bedensel durumu değiştirmeyle başlamak gerekir. Sonrasında düşünceler, duygular ve davranışlar değişecektir. Yani istenmeyen davranış değişecek ve yerine olması gereken davranış benimsenecektir. İsterseniz gelin bu aşamaları kısaca bir inceleyelim ve değişimde 4D kuralı diyelim.

DEĞİŞİMDE 4D KURALI

Durumlar: Değişim için işe durumunuzu tanımlamakla başlayacaksınız.

Bedensel ve ruhsal durum: Bedensel durumdan kastım, gerek duruş gerekse hareketlerdir. Bezgin ve çökkün bir beden hali, değişim yaşayacağına kendini inandıramaz. Göründüğü gibi hisseder. Yani değişim adına ümitsizdir. Mesela omuzları çökmüş, sureti hüzün giymiş bir anne kendisine güvenemez. Bu sebeple sorun ne olursa olsun evvela kendine güvenen, ümitli ve pozitif bir beden hali gerekmektedir. Bireyin dik durması ve kendisine çekidüzen vermesi önemlidir. Kendine güvenen bireyin duruşu beyne pozitif mesaj ulaştırır ve değişim için gerekli enerjiyi ebeveyn kendisinde hissetmiş olur.

Ruhsal durum derken ise özellikle bireyin geçmiş ve gelecek zaman etkisinden sıyrılıp bulunduğu ana yoğunlaşması gerektiğini kastediyorum. Yani sorunun geçmişteki etkileri ve henüz gelmemiş, gelecekteki sıkıntıları düşünüldüğünde birey sorunun büyüklüğü altında ezilir ve ümitsizliğe kapılır. Mesela “Çocuğum yine bana bağırdı ve hakaret etti, bu kaç yıldır böyle!” diyerek geçmişe yoğunlaşan ve “Hep böyle kalacak galiba!” diyerek geleceğe yoğunlaşan birey, içinde bulunduğu anı düşünemeyecek hale gelir. Bu ümitsiz ruh hali ise bünyesinde değişim için mevcut bulunan enerjinin harcanmasına neden olur. Öyleyse değişime önce bedenimizle ve hemen sonrasında da geçmişe ve geleceğe dağılmasını engelleyeceğimiz bakış açımızla yani ruhsal yapımızla başlamak durumundayız.

Düşünceler: Bedensel ve ruhsal anlamda kendini toparlayıp değişime başlayan birey için değişimin ikinci basamağında düşünceler vardır. Yani “yapamam”, “başaramam” gibi negatif düşünceleri önce zihinden ve sonra da dilden tamamen çıkarmak gerekir. Düşüncenin hep pozitife odaklanması ve terminolojinin bu doğrultuda şekillenmesi gerekmektedir. Pozitif düşünce ile birlikte düşünülen hedefin gerçekten istenilmesi önemlidir. Hedeflenen davranışların düşüncede netleştirilmesi ve tanımlanması da bireyin şartlanmasını sağlayacaktır. Örneğin “Ben çocuğumu, hata yapınca ona bağırmadan uyarmak istiyorum.” diye netleşen bir hedef, değişimi hızlandıracaktır.

Davranışlar: Evet durumların, düşüncelerin ve bunlara bağlı olarak duyguların değiştiği yerde istenilmeyen davranış, yerini hedeflenen davranışa bırakır. Değişim sağlanmış olur.

Bu sıralanan dört madde birbirine bağlı zincir halkaları gibidir. Dolayısıyla adım atılınca sıradaki maddeler arkasından otomatikman sürüklenir. Yeter ki isteyin. Evet sevgili ebeveynler hiç vakit kaybetmeden işe başlayın. Önce neleri değiştireceğinize karar verin, arkasından da değişim formülünü hayatınıza geçirin.

Duygular: Düşüncede pozitif olan birey kendini rahat ve mutlu hisseder. Huzurlu bir yapı ise yani duygudaki rahatlama ise değişime devam arzu ve iştiyakı doğurur. Unutmayın beyin düşünce boyutuyla komut alır ve kalp hisseder. Sonrasında ise birey aşamalarını tamamlar ve değişim büyük bir oranda başlamış olur.

Ailem

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...