6 Nisan 2016 Çarşamba

BEBEĞİNİZİ İLK 2 YIL TELEVİZYONDAN UZAK TUTUN

Televizyon, çocuklar için çizgi film ve reklâmlarla; yetişkinler için de dizi, film ve programlarla hayatımızın olmazsa olmazlarından biri haline geldi. Son yıllarda özellikle küçük çocukların uzun süreler TV seyretmelerinin sosyal gelişim üzerine olası olumsuz etkileri tartışılırken 0-2 yaş bebekler için de televizyon ekranlarının zararlı olduğu belirtiliyor. Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Pedagog Dr. Melda Alantar, “ 0-2 yaş bebeklerin gelişmesinde televizyonun zararlı etkileri ve dil gelişimi” ile ilgili bilgi verdi.

İlk 2 yıl çocuğunuza televizyon izletmeyin

Yapılan araştırmalar 2 yaş öncesinde televizyon izleyen çocukların bilişsel gelişimlerinin olumsuz olarak etkilendiğini, dil gelişimlerinin geciktiğini ortaya koymaktadır. Bu dönemde aşırı televizyon izleme ile; dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve otizm arasında ilişki olduğunu gösteren pek çok araştırma bulunmaktadır. Bu nedenle Amerikan Pediatri Akademisi, önlem olarak 0-2 yaş çocuklarının televizyon ekranlarından uzak durmaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Dil gelişimi, doğumla başlayan ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Çocuklar dünyaya geldikleri günden itibaren; çevrelerindeki sesleri algılamaya, sesler çıkarmaya ve anadilin temel yapısını kazanmaya başlarlar.

Bebeğin dil gelişimi şu şekilde gerçekleşir:

Bebek ilk bir ayda ağlama, öksürme, hapşırma gibi doğal sesler çıkarır. Birinci ayın sonunda ağlamaları çeşitli durumlara göre farklılaşmaya başlar. 

İkinci ve üçüncü aylarda bebek güler, ” k” ve “g” gibi ünsüz ve “a” “e”, “o” gibi ünlü harfleri çıkarmaya başlar. 

4 ve 6. aylar arasında ünlü ve ünsüz seslerin sayısında artış gözlenir, altıncı ayın sonuna doğru ünsüz ile ünlü sesleri birleştirmeye başlar; örneğin ba, da, ma v.b. 

7 ve 10. aylar arasında ma-ma gibi hece tekrarları gözlenir. Bebek yetişkin konuşmasına benzeyen ancak anlaşılmayan diziler meydana getirir. On birinci aydan itibaren anlaşılmayan ses dizileri arasına tek heceli sözcükler yerleştirmeye başlar. İlk anlamlı sözcükleri telaffuz etmeye başlar. 

12 ve 18. sekiz aylar arasında sözcükleri amaçlı olarak kullanır. 3-50 sözcükten oluşan sözcük dağarcığı vardır. Nesneleri ve vücut bölümlerini gösterir. 

18 ve 24. aylar arasında basit yönergeleri yerine getirir, nesneleri ve resimleri isimlendirir. Sözcük dağarcığı 50-70 sözcük içerir. 

İki yaş çocuğun yürümeye, konuşmaya, kendi benliğini fark etmeye başladığı bir dönemdir. Yaşamın ikinci yılındaki hızlı gelişim çocuğu pek çok açıdan bağımsız hale getirir. Motor yeteneklerle dil becerisinin kazanılmasının çocuğun bağımsızlığındaki etkisi büyüktür. İki yaş çocuğu koşar, tutunarak merdivenleri inip, çıkar. Bu dönemde bildiği 70 veya daha fazla sözcüğü kullanır, iki sözcükten oluşan basit cümleler kurar. İki yaş sorgu çağıdır. Bu evrede çocuk nasıl ve niçin sorularını ısrarla sorar. 

0-2 yaş çocuğunun dil gelişimini desteklemek için neler yapabilirsiniz? 

Bebeğinizin gözlerinin içine bakarak ve gülümseyerek onunla konuşun. Onu ismi ile çağırın. 

Yatağın üzerine bebeğin göz teması kurabileceği, renkli, farklı sesler çıkaran hareketli oyuncaklar asın. Seslere yönelmesi, hareketleri izlemesi için yönlendirin. Dördüncü aydan sonra oyuncağa uzanması ve dokunması için destekleyin. 

3-4. aydan itibaren bebeğinizi kucağınıza alarak ayna karşısına geçin. Ona ismi ile seslenin, çıkardığı sesleri tekrar edin. 

Bebeğinizi olabildiğince çok aile görüşmelerine dahil edin. Akşam yemeğinde masada diğerlerinin konuşmalarını dinleyerek çok sayıda kelime öğrenir. 

12. aydan itibaren çocuğunuzun eline orta büyüklükte kırılmayan çelik ayna vererek “Bak benim burnum burada, senin burnun nerede ?” şeklinde oyun oynayabilirsiniz. 

Resimli kitaplar okuyun. Sayfaları çevirmesi için fırsat yaratın. Okuduğunuz hikayeler hakkında basit sorular sorun. Resim göstererek “Bu ne?” diye sorun. 

Masal, çocuk şarkıları, ninni, klasik müzik dinletin. 

 Radyonuzu açın ve programları değiştirin. Müzik ve haberler bebeğinizin değişik tonlu sesler duymasını sağlayacak, duyduklarına tepki verecektir. 

Çocuğunuzla bebeksi konuşmak yerine onunla doğal şekilde konuşmaya özen gösterin. 

Onun çıkardığı sesleri taklit edin. Bebeğinizin söylediği ”ba ba” “de de” gibi sesleri içeren cümleler kurun ; “Ba-ba seni seviyor”, “De-de geldi” gibi. 

Altını değiştirirken yumuşak sesle şarkılar söyleyin. Günlük hayatınızda neler yaptığınız hakkında, bebeğinizin hayatında olan kişiler; abla, ağabey, büyükanne v.b., ev hayvanlarına ilişkin şarkılar yaratarak söylemeyi deneyebilirsiniz. 

Bir yaşından itibaren bebeğinize çevresini keşfetmesi için fırsat tanıyın. 

Etrafındaki insanlara, çocuklara tepki göstermesi için onu cesaretlendirin; gülümsemek, el sallamak gibi. Oyun alanlarında yaşıtlarıyla zaman geçireceği ortamlarda bulunmasını sağlayın. 

1.5 yaşından itibaren bebeğinize resim kağıdı ve boyalar vererek resim yapması için destekleyin. 

Bebeğinizi 18 aylıktan itibaren müzik eşliğinde dans etmesi için teşvik edin. Hızlı müzikle hızlı dans ederek “hızlı” sözcüğünü kullanın. Dingin müzikle yavaş hareket ederek “yavaş” sözcüklerini öğrenmesini sağlayın. 

2 yaşından itibaren bebekler gözledikleri olayları taklit etmeye başlarlar. Bu dönemde çocuğunuzla birlikte günlük yaşantıyla ilgili oyunlar oynayabilirsiniz. Örneğin bebeği yıkama, uyutma, yemek yedirme v.b. 

Çocuğunuzun dil gelişimi konusundaki endişelerinizi uzmanlarla paylaşmaktan kaçınmayın. 

Pedagog Dr. Melda ALANTAR
Memorial Şişli Hastanesi


UMUT IŞIĞI / ANNESİNİN KALEMİNDEN BİR DAHİNİN HİKAYESİ

OTİZM  VE BİR DEHA ÜZERİNE YAZILMIŞ BİR KİTAP...
“Benim adım Kristine Barnett, oğlum Jacop matematik ve bilim alanında dahi olarak kabul ediliyor. Dokuz yaşındayken üniversiteye kabul edildi. Çok geçmeden, izafiyet teorisi alanında özgün bir teori üzerinde çalışmaya başladı. Denklemler o kadar uzundu ki evimizdeki devasa beyaz tahtadan pencerelere taşıyordu. Onun adına temas kurduğum tanınmış fizikçi Jake’in gerçekten de özgün bir teori üzerine çalıştığını doğruladı ve teorinin kabul edilmesi durumunda Jake’in Nobel Ödülü adaylığı bile getirebileceğini söyledi.”
Bu cümleler iki yaşındayken otizm teşhisi konan, 16 yaşında ancak ayakkabılarının bağcıklarını bağlayabileceği söylenen Jacop’ın annesi Kristine Barnett’a ait. Kristine, Einstein’ınkinden daha yüksek bir IQ puanına sahip, kendi kendine iki haftada yüksek matematik öğrenebilen otizmli oğlunun hikayesini kitaplaştırdı.
BAŞARININ SIRRI MUTLULUKTA
Biz anne babaların isteği yavrularımızın başarılı olması kuşkusuz. Ancak hepimiz en önemli şeyi çoğu zaman atlıyoruz. Sözde mutlu olsunlar istiyoruz ama hiç sevmedikleri ve başaramadıkları alanlarda onlardan üstün performans bekliyoruz. Her çocuğun matematik veya fizik dersinin iyi olamayacağını unutup kendi egomuzun esiri oluyoruz. Kendi çocukluğumuzu, sevmediğimiz faaliyetler yapmaya zorlandığımızdaki memnuniyetsizliğimizi hatırlamıyoruz. Farklı bireyleriz ve ilgi alanlarımız da bir o kadar başka. Resim dersi zayıf diye memnuniyetsiz bir veli duymadım açıkçası ya da resim dersinden özel ders alan öğrenci.
Evet tam da buradan hareketle her çocuğun ilgi alanlarını mutlu olduğu aktiviteleri belirleyip yapamadıklarından ziyade yapabildiklerinin üzerine gitmek gerekiyor. Bu yöntemin nasıl başarı getirdiğini “Umut Işığı” kitabının yazarı Kristine Barnett sarsıcı gerçek bir hikayeyle anlatmış. Kitap “annesinin kaleminden bir dâhinin”, Jacop’ın hikâyesi.
Otizm teşhisi konan Jacop’ın gelişimi hızla geriliyor ve ailesiyle iletişimi kesiyor. Özel eğitimlerin çocuğunda işe yaramadığını fark eden Kristine Barnett, eşinin ve terapistlerin tüm itirazlarına rağmen sıra dışı bir yöntem geliştiriyor. Metot basit ama bir o kadar da etkili oluyor. Kristine Barnet oğlunun yapamadıklarının yerine yapmak istedikleri şeylere yoğunlaşarak farklı bir yöntem deniyor. Üç yaşındayken, ileride okuma, yazma bile öğrenemeyeceği öngörülen Jacop, şimdi 16 yaşında kuramsal fizik alanında yüksek lisansını tamamladı ve üniversitede kuantum fiziği dersleri veriyor. Oğlunun temel yetilerini geri kazanması için uğraşan Kristine Barnett bir dahi yaratıyor.
Kristine’ın öncülük ettiği bu yaklaşım ABD’de diğer otizmli çocukların da hayatını değiştirdi.
ÇOCUĞUNUZUN İÇİNDEKİ KIVILCIMI ATEŞLEYİN
Kitap bir annenin yılmadan, usanmadan oğluna ve kendine inancının, azminin hikayesi.
Kitabın sonunda Kristine diyor ki; “bir çocuğun içindeki kıvılcımı ateşlerseniz, hayal edebileceğinizden çok daha yüksek noktalara erişebilir. Eğer hiç konuşamayacağı ve okuyamayacağı söylenen bir çocuk bu kadar inanılmaz yerlere gelebildiyse, böyle zorlukları olmayan çocukların neler başarabileceğini ve kanatlarını açmalarını teşvik edersek ne kadar uzaklara uçabileceklerini düşünün.”
Kristine bu nedenle kitabında sık sık çocukların sevdiği uğraşlara yoğunlaşmasının diğer yeteneklerini de geliştirdiğinin altını çiziyor.
Herkesin kendine bir pay çıkarabileceği bu kitabı otizmli çocuk annelerinin yanı sıra, tüm anne ve babalara şiddetle öneriyorum. Çocuğunuzla ilişkinizde farklı bir bakış açısı yaratacağı kesin. Sık sık notlar almak isteyeceğiniz bu kitabı okurken, yanınızda göz yaşlarınız için de mendil bulundurmayı unutmayın.
Deniz BİLİROĞLU GÜREL
Anne ve İletişim Uzmanı

ATİPİK OTİZMDE EVDE UYGULANANİLECEK AKTİVİTELER

HAMBURGER OYUNU
Battaniye veya mat içinde çocuğu yatırın, döndürerek rulo yapın, ve siz üstüne baharat koyarmış gibi yapıp, hamburgerin üstünü ovalayın. Her baharat çeşidine farklı bir dokunum yaparsanız, uyarıyı daha ismi söylendiğinde tanır ve hazırlıklı olur veya öğrendikten sonra siz ona sorup, bulmasını sağlayabilirsiniz. Mat veya battaniye kalın gelecek olursa alıştığı bir örtü ile de deneyebilirsiniz.

YERDE YÜZME OYUNU
Yere üst üste birkaç mat sererek bir yüzme havuzu oluşturun. Çocuğunuz havuza atlayarak, karnının üstünde sürünerek öbür uca dek yüzmeli. Çıktığında çıplak ayak ve elleri havlu ile kurulanmalı. Değişik yüzme stilleri de bu aktiviteye ilave edilebilir. (Mat yerine halı veya battaniye de koyabilirsiniz.) Yüzmeye gitse de bu aktiviteden alacağı çok farklı uyaranlar var.

HALIDA EMEKLEME OYUNU
Emekleme, yuvarlanma, komando sürünmesi, kalçaların üzerinde ilerleme gibi aktiviteler bir rampa üzerinde veya mat- yastık benzeri materyallerle oluşturulan bir tepe üzerinde “lideri takip et” tarzında bir dramatizasyonla uygulanabilir. Ayrıca fok, yılan veya yerde yuvarlanan bir köpek olabilir.

HALIDA SÜRÜKLEME OYUNU
Yere alçaklı-yüksekli matlar, halılarla bir alan oluşturun. Çocuk sırt üstü veya yüzükoyun pozisyonda biri tarafından sürüklensin. Farklı yönlerde deneyin. Bir mat üzerinde inip-çıkma şeklindeki bu oyunu, kontrollü olarak arkadaşları ile birlikte birbirlerini çekmesi sağlanabilir. Hem çeken hem çekilen çocuk için faydalı bir aktivitedir.

TOP YUVARLAMAK
Çocuğunuz, yüzükoyun veya sırt üstü yatarken vücudunun üzerinde biraz basınçla top yuvarlayın. Eğer çok kaçınırsa, ısrarcı olmayın. Top dışında etrafta kullandığınız pek çok materyali bu eylem için kullanabilirsiniz.

NOKTAYI BULMA OYUNU
Çocuğunuzun vücudunun muhtelif yerlerine yumuşak tebeşirle işaret koyun. Çocuğun bu noktaları dokunarak, ovarak, silkeleyerek veya bir bez, havlu ile temizlemesini sağlayın.

DAĞA TIRMANMAK
Bir çeşit dağ süsü verilmiş bir tepeye karnının üzerinde sürünerek, sadece elleriyle kendisini itmesini sağlayın. Tepeye tırmanıştan sonra yuvarlanma veya kayma ödül olarak verilebilir.

EL ARABASI
Çocuğunuz elleri üzerinde yürürken siz veya daha güçlü bir çocuk tarafından bacaklarından tutulur (bir ip veya yol üzerinde de olabilir) ileriye gitmesi sağlanır. Oyunun varyasyonları arttırılabilir. Rampalar, merdivenlerde uygulanabilir. Bunu çok dikkatlice çok zorlamadan uygulayalım. 

RESİM TAHTASI
Tahta üzerinde her iki elle çizim yapma veya her iki elle aynı/farklı hareketlerle temizleme işlevleri yapılabilir. Traş köpüğü veya yoğun bir kremle aynada ya da farklı bir yüzeyde aynı aktivite uygulanabilir. Ağzına götürme riski nedeniyle krem şanti de uygulanabilir.

DUVAR İTME
Her iki elle çocuğun duvarı itmesi ve itebileceği ağırlıkta bir nesneyi yer değiştirmesi sağlanabilir. Arkasından destek oluşturabilirsiniz. Omuzların ve kolların eşit itmelerine dikkat ediniz.

EVDE UYGULAMALARA ÖRNEKLER
- Yuvarlanmak,takla atmak, atlamak, koşmak, hoplamak.
- Bir çok baş ve vücut hareketiyle dans etmek.
- Baş üzerinde bir nesneyi tutarken yuvarlanmak.
- Sırt üstü yatıp,dizleri göğüs üzerinde kavrayıp sallanmak.
- Oyun alanı eşyalarını hareket ettirmek, oturmak ve dönmek, trambolinde zıplamak.
- Bir duvarı (ya da bir yetişkini) ellerle, bir diğerini ayaklarla itmek.
- Çocuk sırt üstü uzanmış ve kolları vücuda dik iken kollar, sizi geri itene dek itmek.
- Halat çekme, emekleme, dirsekler üzerinde sürünme, diz üzerinde yürüme (öne,yana,ortaya)
- Plastik bir bisiklete binerek itmek
- Hayvan yürüyüşleri;
Ayı : Açık bacaklar açık kollara dayanarak
Yengeç : Kalça yere değmeden el ve ayaklar üzerinde.
Ördek : Ayak bileklerini ellerle tutarak.
Sakat Köpek : İki ayakla aynı anda kısa süreli sıçrayışlar.
Yılan : Karın üzerinde, el ve ayağın yardımı olmadan.
Solucan : Sırt üstü, bacakları yukarı itip sonra vücudu çekerek.
Mors : Karın üzerinde, açık kollarla.
- El arabası yürüyüşü
- Dikey bir kara tahtada uzun bir çizim yapmak.
- Sabit olmayan yüzeylerde hareket etmek (şişirilmiş deniz yatağı gibi) gelişimsel pozisyonları sürdürmek. (emekleme, diz üstü, sırt üstü, yüz üstü)
- Tırmanış aktiviteleri
- Engelli bir plan izleme.
- Engelli plan sırasında kaykay sürmek.
- Çocuğun aktiviteler oluşturmasına izin vermek ve çevre düzenlemesine yardım etmesini sağlamak.
- Çocuğun sakız ya da şeker çiğnemesine / emmesine izin verilmelidir.
- Çocuğun gerçekleştirmesi için bir görev sırası hazırlamak, bir görevle başlayıp, üzerine yapılandırmak.
- Çeşitli inşa oyuncakları ve inşa blokları ile oynamak.
- Çocuğun sınıf içinde uygunsa veya evde uyarılmışlık seviyesi düşene dek oturma ve dönmesine imkan sağlanmalıdır.
- Sallanan bir düzlemde sallanma.
- Çocuğun bir hoplama topu üzerinde hoplaması.
- Bir mat üzerinde, farklı pozisyonlarda yuvarlanma
- Oyun alanında çocuğu sallama ve çocuğun kendini durdurmasına izin verme.
- Oyun alanında ya da spor salonunda kaba motor aktiviteler yapma. (koşma, çok hızlı koşma, zıplama)
- Gün içinde çocuğa ağır kitaplar ve objeler taşıtın.
- Çocuğun, ellerini sıranın altına koyup, yukarı doğru itişler yapmasını sağlayın.
Çocuğunuz ile oyun oynarken ilk aşamada çocuk kendi kendine oynarken amaçlı bir oyun ortaya çıkarmasını öğretmek gerekir.
İkinci aşamada , oyuna başka birisini de katmasını öğretmemiz gerekir.
mesela , yakalamaca , ceee oyunları gibi v.s.
Daha sonra ´´Sıra Kimde´´ oyunları gibi , basit oyunlarla , çocuğun farkına bile varmadan , beraberce oynanan oyunlara teşvik etmek gibi....
Mesela, çocuğun kolunu veya bacağını kaşıyın, sonra Sıra sende diyerek onun sizin kolunuzu kaşımasını teşvik edin ( gerekirse çocuğun elini tutup kolunuzu kaşımasını öğretmek amacıyla yardımcı olun ),ve yine Sıra bende diyerek siz onun kolunu kaşıyın , bu arada size kısa bakışlar atacaktır , ve sizde onun bakisini yakalamaya calisin.bu oyun çeşitlilik kazanması açısından , kaşıma-ufalama , gıdıklama seklinde genişletilebilir.

Bu basit oyunlarla çocuğunuzun bir sürü duyusunu harekete geçirmiş oluyorsunuz,sıra beklemek, tende değişik algılamalar , göz kontağı ve beraber oynanan bir oyun seklinde vb.


Göz kontağı kurmak için;
· İstediği nesneleri vermeden önce nesneyi göz hizanıza tutup size bakmasını sağlayıp sonra verin. Bu arada vereyim mi diye sorup kısa bir süre beklerseniz ona cevap vermesi gerektiğini, hafifçe ‘ver’ diyerek de ne cevap vermesi gerektiğini öğretmiş olursunuz. Bu ‘ver’i üçüncü bir kişinin söyleyerek model olması daha da iyi olur.
· Baloncuk yapmak göz kontağı kurmada genellikle işe yarar. Burada da aynı şekilde ‘üfleyeyim mi?’’ Üfle’ kalıbını çalışabilirsiniz.

Alıcı dili desteklemek için;
· Yönergenizi kısa net sözcüklerle verin. (al, ver, gel, bak, otur) bu ,daha rahat anlamasını, daha çabuk taklit etmesini sağlayacaktır. Yönergenizi anlamazsa fiziksel yardımla yaptırın.
· Çevresinde gördüğü her şeyin adını söyleyin. Ama 'bak oğlum bu top ‘ şeklinde uzun cümlelerle değil, ‘bu top’ şeklinde kısaca.
· Aile albümü, resimli kitaplar, market broşürlerine birlikte bakın. Her seferinde parmağınızla gösterip’ bak dede’’ bak kek ‘diyerek bakmasını sağlayın. Ondan da göstermesini isteyin.
· Çocuğun ilgi alanlarını izleyin. Herkes ilgilendiği şey hakkında konuşmak ister. Arabalara ilgi gösteriyorsa hedef sözcüklerini ve etkinliklerini arabalarla ilgi konulardan seçin.
· Aynı eylemler için hep aynı sözcükleri tekrar tekrar kullanın. Sütünü içerken; iç, giydirirken giy, tuvaleti veya yemeği bittikçe ‘bitti’top atması için;’at’beklemesi için her seferinde;’bekle’ gibi.
Çocuk ne kadar çok duyarsa taklit etmesi o kadar mümkün.
· Konuşma organları ile egzersiz. Özellikle üfleme; flüt, mum, kağıt parçaları, pinpon topu, tüy vs. pipetle içme çalışmalısınız. Çocuklar nefeslerini ve konuşma organlarını koordine etmekte güçlük çekiyorlar.
· Hayvan sesleri taklit etme çalışabilirsiniz. Daha geniş tutarsak, duymaktan hoşlandığı sesleri yakalamaya çalışın. Şarkı nakaratı olabilir, şşşt sesi veya çuf çuf,düdüüüt gibi ,deneyerek bulabilirisiniz.
· Oyun oynamayı öğretmelisiniz. Bunun için belki önce siz öğrenmelisiniz. Birkaç öneri; şişeye boncuk atma, kağıdı karalama veya resim, saklambaç, sepete top atma, fış fış kayıkçı,oyuncak arabaya çeşitli nesneler koyarak sürme,bebek sallama,yedirme,kutu kutu pense vb. sizinle oyun ve etkinlikleri paylaşması çok önemli.

Ayrıca salıncağı çok kullanmanızı, takla atmayı,tek ayak üzerinde zıplamayı, emeklemeyi, iki eli üzerinde yürüme (siz ayaklarını tutuyor olacaksınız) çalışmalar önerilmektedir.


ÇOCUKLAR SORULARINA YANIT BEKLER

Çocuk dış dünyayı kendi bilişsel olanaklarıyla tanımaya, keşfetmeye çalışır. Bu çabası sırasında ebeveynin yardımını bekler. Yollar neden düzdür? Kaldırımlar neden yapılmıştır? Biz yürürken neden Ay da bizimle birlikte yürümektedir? Allah kimdir? Çocuk nasıl dünyaya gelir?

Burada önemli olan onu dışlamadan, ayıplamadan, sabırla, yaşına uygun olan kısa, özlü ve doğru yanıtı vermektir.

Örneğin 3 yaş çocuğu için, çocuklar nereden dünyaya gelir? sorusuna, “Annenin karnında sıcacık bir yer var. Çocuk orada büyür. Annenin bacaklarının arasında bir delik var oradan dünyaya gelir”; “Peki oraya nasıl girer?” sorusuna da “Annenin tavuk yumurtasına benzemeyen yumurtasıyla, babanın tohumunun sevgiyle birleşmesi sonucu oluşur” şeklinde verilecek cevap yeterli olur.

Cevap verirken çocuğun “bilişsel gelişim düzeyi” dikkate alınmalıdır. Bu gelişim düzeyinin önde gelen özellikleri arasında çocuğun ancak “somut kavramları” öğrenebilmesi ile “benmerkezci olması” yani dünyayı kendi gözüyle görerek değerlendirmesi sayılabilir.

Soruları yanıtlama konusunda aceleci davranmadan zaman zaman çocukların kendi sorularına cevap üretmelerine fırsat vermek de uygulanabilecek bir başka yöntemdir.

KAYNAK: Haluk Yavuzer
Çocuk Eğitimi El Kitabı

BOŞANMA ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR?

Boşanma özellikle ergenler açısından son derece sarsıcı olabiliyor.
Çok olgun ve güvenli olduğunu düşündüğünüz bir ergen bile anne-babasının boşanması ve ailesinin dağılması karşısında sarsıntı yaşayabilir.
Boşanma anne ve baba açısından son derece travmatik bir durum olduğundan, kendi sorunları ile uğraşırken çocuğun duygularını ve yaşadığı acıyı fark etmeyebilirler.
Oysa boşanma anne-baba için zorsa, çocuk için de zor olacaktır. Önemsenen konular ve bunları ifade etme biçimi farklı olsa da, anne-babalar gibi, çocuklar da zorluklar yaşayacaktır.

Çocuğun kendini suçlaması

Boşanan çiftlerin çocuklarının boşanmadan dolayı kendilerini suçlayabildikleri bir gerçektir.
Çocukların boşanma nedeniyle kendilerini suçlamaları çok sık görülen bir durumdur ve bundan dolayı boşanma konusunun çocuk ve özellikle de ergen çocuk ile ilgili tüm konulardan ayrı tutulması son derece önemlidir.
Çocuğa boşanmanın, tıpkı evlenme kararı gibi yetişkinler tarafından verilen ve yetişkinlere ait bir karar olduğu mutlaka anlatılmalıdır.

Anne ya da babayı koruma isteği

Boşanmanın ergenler üzerindeki önemli bir etkisi de anne-babalarına karşı besledikleri sadakat duygusunun zarar görmesidir.
Örneğin, erkekler, özellikle başka bir kadının söz konusu olması halinde, kendilerini annelerini korumak zorunda hissedebilirler.

Kızların korkuları babaları ile ilgili

Kızlar da örneğin babalarının her akşam konserve yiyeceği, ütüsüz gömlekler giyeceği gibi konuları düşünerek üzüntü yaşayabilirler.
Bu nedenle, anne-babaların, anne-baba gibi davranmaya devam etmeleri ve çocukların anne-baba olmasına izin vermemeleri gerekir.


ANNE - BABALARA TAVSİYELER

Sevgili anne- babalar çocuğunuzun derslerdeki başarısı için aşağıdaki hususlara lütfen önem veriniz:

1. Çocuğunuzun kılık- kıyafetine özen gösteriniz. Kıyafetlerinin okul kurallarına uygun olmasına ve temizliğine dikkat ediniz.

2. Çocuğunuzun derslerinin ve davranışlarının daha iyiye yönelmesi için, öğretmenlerle sıkı bir işbirliği kurunuz. Veli toplantılarına mutlaka katılınız.

3. Çocuğunuzun yaşamındaki en etkili çevre aile çevresidir. Çocuk yaşamında en çok etkili örnekleri ailesinden alır. Anne-baba olarak tüm davranışlarınızla çocuklarınıza örnek olunuz.

4. Çocuğunuzu iyi tanıyınız. Çocuklardan yapamayacağı şeyleri istemeyiniz. Onları yeteneklerinin ötesinde başarı göstermeye zorlamayınız.

5. Çocuğun tüm arzularının yerine getirilmesi ona her istediği şeyi yapabileceği, elde edilebileceği kanısının verilmesi veya tam tersi isteklerinin çok sınırlandırılması, hiç yerine getirilmemesi çeşitli uyumsuz davranışlar geliştirmelerine neden olacaktır. Bu konuda titiz olunuz.

6. Çocuğunuza yeteri kadar harçlık veriniz. Harçlığını mümkünse aylık veya haftalık olarak toptan veriniz. Böylelikle kendisini yönetmesini öğrenecek ve sorumluluk kazanacaktır.

7. Çocuklarınızı başka çocuklarla veya kardeşleri ile mukayese etmeyiniz. Her insanın sahip olduğu nitelikler farklıdır. Onları olduğu gibi kabul ediniz.

8. Çocuklarınızla iyi notların yanında zayıf not almasının da normal olduğunu ve çalışmakla durumunu düzeltebileceğini telkin ediniz.

9. Çocuğunuzun okul yaşantısı ile ilgileniniz. Anlattıklarını dinleyiniz.

10. Çocuğunuzun okul dışındaki arkadaşlarının kontrol ediniz.

11. Çocuğunuzun okul ve öğretmenler hakkında şikayetleri olursa onu dinledikten sonra okul yönetimi ve öğretmenler ile görüşünüz.

12. Öğretmenler öğrencisinden makul olan ders araç ve gereçlerini almasını istemişlerse, bunları zamanında ve yeterince temin ediniz.

13. Ders çalışırken, çocuğunuzu ev işi, çarşı, Pazar işi için kaldırmayınız.

14. Çocuğunuzun mümkün olduğu kadar sosyal yaşantılar içinde, sosyal olmasını sağlayınız. Okul ve çevresindeki sosyal faaliyetlere katılmasına izin veriniz.

15. Çocuğunuzu sık sık eleştirmeyiniz. Hele bunu başkalarının yanında asla yapmayınız. Onun aşağılık duygusuna kapılmasını önleyiniz.
16. Beğendiğiniz takdir ettiğiniz taraflarını söyleyiniz. Onun kendine güven duymasını sağlayınız. Çocuklarınız arasında ayrım yapmayınız. Çocukları kıskandırmayınız. Hepsine sevgi ve ilgi gösteriniz.

17. İçinde bulundukları yaşlarda arkadaş çocuğunuz için çok önemlidir. Arkadaşı olmasına, iyi arkadaş seçmesine yardımcı olunuz.

18. Tv izlemede çocuğunuza iyi alışkanlıklar kazandırınız. Sürekli TV izlemek çocuğunuzun başarısını olumsuz yönde etkiler. Ancak bunu zor kullanarak değil ikna ederek gerçekleştiriniz.
 
19. Çocuğunuzun okuluna ve eve zamanında gelişini sağlayınız, varsa geç kalma alışkanlığını önleyiniz.

20. Evde çocuğunuza rahat bir çalışma ortamı hazırlayınız. Çocuklarınızın zararlı alışkanlıklar edinmesine engel olunuz. Onları zararlı alışkanlıklara karşı duyarlı hale getiriniz.

21. Çocuklar önünde yapılan tartışmalar, kavgalar onları mutsuz, güvensiz ve endişeli olmalarına neden olur. Sorunlarınızın yanında konuşmayınız, münakaşa etmeyiniz.

22. Çocuğunuzun evde ders çalışmasını kontrol ediniz. Ancak sürekli şekilde “dersine çalış” ikazı olumsuz etki yapmaktadır. Ona güvendiğinizi belli ederek uyarınız.

23. Çocuğunuzun okula devam durumunu yakından izleyiniz.

24. Çocuğunuzun yanında ona uygulanan eğitimin tartışmasını yapmayınız. Okul ve öğretmenler ile ilgili görüşlerinizi çocuğun yanında açığa vurmayınız. Çocuğunuzun çalışma programı yapmasına, uygulamasına yardımcı olunuz. Planlı çalışma üzerinde durunuz.

25. Çocuklarınıza karşı sabırlı, soğuk kanlı ve anlayışlı olunuz. Doğal olarak onlar hata yapacaklardır. Kusurları ve kötü hareketleri olacaktır. Çocuklar düşündüğünüz, istediğiniz gibi tavır ve davranışlar göstermiş olsalardı ailede ve okulda eğitim denilen şeye gerek kalmazdı.


ÇOCUK VE OYUN İHTİYACI

     Oyun çocuk için gerçek bir ihtiyaçtır ve onun bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimi açısından çok önemlidir. Genellikle kendiliğinden doğan, içten, hür iradeye dayalı olarak ortaya çıkan bir süreçtir.

    Erişkinler oyunu çocuğun eğlenmesine, oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraş olarak görürler. Oysaki oyun çocuk için ciddiye alınması gereken, önemli bir iştir. Çocuk 3-6 yaşta oyuna doymaz. Oyun sırasında açlığını, hatta tuvaletinin geldiğini bile unutur. Oyun bitirilmesi gereken bir görevdir.

    Oyun, çocuğun fiziksel, zihinsel, dil ve sosyal kapasitesinin gelişmesine fırsat vererek toplum içindeki sosyal rolünün ve kendini diğer bireylerden ayıran özelliklerin farkına varmasını sağlar. Çocuk oyun sırasında kendisini ve çevresiyle ilgili bilgileri ifade etme olanağı bulur.

    Oyun, çocuğa kurallara uymayı, sorumluluk almayı, işbirliğini ve diğer insanlara saygılı olmayı öğretir. Ayrıca girişimci olma, tehlikeyi göze alma, karar verme ve problem çözme yeteneğinin gelişmesine yardımcı olan önemli bir unsurdur. Bunların yanı sıra, oyun sırasında çocuğun kendisine olan güvenini geliştirme, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada, kendi kendine yeterli olabilme gibi nitelikler kazandırır.

    Çocuklar oyun yoluyla öğrenirler, farklı beceriler geliştirirler. Farklı yaşlarda farklı oyunlar çocuğun ilgi alanına girer. Her oyun, çocuğun gelişim aşamalarında farklı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ortaya çıkar. Çocuk, oyun yoluyla kendini ifade eder, kendi deneyimleriyle öğrenir, kendi yeteneklerini anlama ve değerlendirme fırsatı bulur.

   Oyunu sadece çocuğu oyalayan, vakit geçirmesini sağlayan bir araç olarak görmek, oyunun çocuğun iç dünyasındaki yeri ve önemini çok aza indirmek anlamına gelir. Oyun, çocuğu tanımakta ve onun sorunlarına yardımcı olmakta iyi bir araçtır. Erişkinlerin, oyunun çocuğun öğrenme ve rahatlama yolu olduğunu bilmeleri gerekir.

   Çocuk mutsuz olduğunda, korktuğunda, çevresinde olanları anlayamadığında, rahatlamak, korkularını atmak için oyun oynama yolunu seçer. Aynı dili konuşmayan çocuklar oynarken hiç zorlanmazlar. Yine oyun çocuğun saldırganlık dürtüsünü boşaltmasına yardımcı olur.

   Yaşıtlarıyla oynama olanağı bulamayan çocuklar insan ilişkilerinde zorluk çekerler. Çocuk oyunda kendi hakkını korumayı, başkalarının hakkını gözetmeyi, işbirliği ve paylaşmayı öğrenir, toplumsallaşır. Anne babalar okul başlayınca oyun bıçakla kesilmiş gibi bitsin, çocuk sadece ders çalışsın isterler. Oyun çocuk için bir gereksinimdir. Yaşı büyüdükçe biçim değiştirerek devam edecektir. Oyuna doymamış bir çocuk okula hazır değildir. Okul çocuğun ruhsal gelişimi ve kişilik kazanması için sevgiden sonra gelen en önemli gereksinimdir. İlk yıllarda çocuk için sevgi sonra uyku gelir. Üçüncü dönemde bu yerini önce sevgi sonra oyuna bırakır.

    Oyun oynamanın çocuğun gelişiminde ve eğitiminde yarattığı etkiler birkaç açıdan değerlendirilebilir. Bu etkilerden biri oyunun çocuğa sağladığı bedensel faydalardır. Çocuk oyun oynarken bedeninde biriken enerjiyi boşaltma fırsatı bulur. Ve bunu toplum tarafından kabul edilen bir yolla yapmış olur. Koşma, atlama, zıplama ve alet kullanımını gerektiren oyunlarda enerji boşaltmanın yanı sıra çocuğun kas sistemi de gelişir.

    Çocuklar oynadıkları nesneler yoluyla zihinsel gelişimlerini ilerletirler. Her yaşta oynamak için seçilen nesneler, o yaşın ihtiyaçlarına göre şekillenir. Çocuklar farklı şekillerde, boyutlarda, renklerde oyun malzemeleriyle oynayarak objelerin anlamını, renklerini, boyutlarını değerlendirmeyi öğrenir. Oyun yoluyla, çocuk çevresini ve hayatı keşfeder.

    Yaş ilerledikçe oyunların içerikleri değişir. Arkadaşlarla oynanan oyunlar sayesinde, çocuk toplumsal ve ahlaki kurallara uyum sağlamayı öğrenir. Arkadaşlarıyla oynamak, ona işbirliği yapmayı, kurallara uymayı, vermeyi ve almayı, gerektiğinde paylaşmayı öğretir.   

    Çocuk oyunlarının birçoğu dilin kullanımını gerektirir ve çocukların dil gelişimlerini destekleyici niteliktedir. Oyun sırasında çocuk hem kendisini ifade etmek, hem de karşısındakini anlamak zorundadır. Çocuk oyunda dili, sözlü olarak ifade edilenleri anlama, kullanma, soru sorma, cevap verme, komut verme, sıralama, tahminde bulunma, bilgileri birbirine aktarma, nesnelerin, araç ve gereçlerin adlarını işlevlerini ve kullanımlarını öğrenme gibi amaçlar için kullanırlar.

    Çocuk oyun oynamak zorundadır. Çocuk gelişim basamaklarını oyun oynayarak denemek zorundadır. Çocuk nesnelerin kendisi tarafından verilen yeni biçimlerini görmek zorundadır. Çocuk duygularını çevresiyle, çevresindeki nesnelerle ilişkiye geçirmek zorundadır. Duyularının gelişimi onu zorlamakta, enerjiyi yaşama biçimlerine dönüştürmek zorundadır.

    Oyun çocuğun kendisini ifade etmesidir ve yaratıcı düşünce de beraberinde gelişir.

YATMA ZAMANI

GEREKLİ OLANLAR: Oyuncak hayvan Oyuncağı içine alacak büyüklükte karton kutu Eski havlu, eski kumaş parçaları, pamuk Çocuğunuz uy...