Gerekli ve yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde
yapılan çalışmaların bütününe tarım adı verilir. Geniş anlamı ile tarım;
ekim ve dikim işleri, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık gibi etkinliklerin
bütününü kapsar.
Türkiye Topraklarından Yararlanma
Topraklardan yararlanma, yer şekilleri ve iklim özellikleriyle çok
yakından ilgilidir. Türkiye’nin büyük bir bölümünün dağlık ve platoluk
arazilerden oluşması, ayrıca eğimi fazla arazilerin çokluğundan dolayı,
topraklardan yararlanma olanakları azalmaktadır. Ayrıca bazı alanlarda, iklimin
çok kurak ve soğuk olması da topraklardan yararlanma olasılığını azaltmaktadır.
Ancak yine de var olan topraklardan, ülkemiz verimli bir şekilde
yararlanabilirse, topraklarımız şu anda yeterli gelebildiği gibi, nüfus artışı
olsa bile, gelecek yıllarda çok rahat yeterli olabilir.
Ekili ve dikili alan olarak adlandırılan sebze
bahçeleri, bağlar, meyvelikler, zeytinlikler ile nadas alanları topraklarımızın
% 36’lık bölümünü kaplamaktadır. Topraklarımızın her yıl belli bir bölümü nadasa
bırakılmaktadır. Ancak son yıllarda sulama ve gübreleme olanaklarının
gelişmesiyle, nadasa bırakılan alanlar giderek azalmaktadır.
Çayır ve otlaklar olarak bilinen meralar, Türkiye topraklarının
% 32’sini kaplar. Bu kesimler, hayvanların doğal beslenme alanlarıdır. Çayır ve
otlakların kapladığı alan, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da
daha geniştir.
Orman alanları, topraklarımızın % 26’sını oluşturmaktadır. Ormanlar daha çok,
sıcaklığın ve yağışın yeterli olduğu kıyı bölgelerinde toplanmıştır.
Türkiye topraklarının % 6’lık kısmı da elverişsiz arazidir. Bu yerler
arasında; yüksek ve sarp kayalık alanlar, aşırı eğimli yamaçlar, dağ zirveleri,
çalılıklar, bataklıklar ve kumsallar bulunur.
Türkiye’de tarım yapılan toprakların dağılışında; bölgeler arası
farklılıklar vardır. Marmara, bölge yüzölçümüne göre, ekim dikim alanının en
yüksek olduğu bölgedir. Marmara’yı sırası ile İç Anadolu, Ege, Güneydoğu
Anadolu, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri izler.
TÜRKİYE’DE TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Bir ülkede, toprakların dağılış biçimi, tarım yapılan toprakların
genişliği tarımı etkileyen başlıca faktörlerdir. Ancak birim alandan alınan
verimin fazla olup olmaması daha önemlidir. Türkiye’de tarım etkinliklerini ve
tarımda verimliliği etkileyen faktörler şunlardır:
a. Toprak
ve Bakımı
Toprağın niteliği, tarım faaliyetlerini birinci derecede etkiler.
Tarım topraklarında devamlı üretim yapılabilmesi, toprağın mineralce zengin
olmasına bağlıdır. Sürekli olarak üzerinde tarım yapılan toprağın, çeşitli
şekillerde bakımının yapılması gereklidir.
Topraklar, ülkemizde başta erozyona karşı korunmalıdır. Erozyon
önlenmedikçe veya şiddeti azaltılmadıkça tarımsal verim, istenen düzeye
ulaşamaz. Yamaçların ve akarsu yataklarının basamaklandırılması, ağaçlandırma,
nöbetleşe ekim, toprağın eğim doğrultusunda sürülmemesi, eğimli yerlerin bağ ve
meyvelik haline getirilmesi, v.s. erozyonu azaltan başlıca önlemlerdir.
Tarım arazilerinin suya aşırı doyması veya suyun toprağın üzerinde
birikmesi tarım toprakları için önemli bir sorundur. Topraktaki fazla su,
akaçlama (drenaj) çalışmalarıyla akıtılmalıdır.
Tarım topraklarımızın önemli bir sorunu da çoraklaşmadır.
Çoraklaşma, toprakta fazla tuz birikmesiyle toprağın bitki yetişmesine imkan
vermeyecek duruma gelmesidir. Çoraklaşmayı önlemek için, toprakların uygun bir
biçimde sürülmesi, sulama ve gübreleme yapılması gereklidir.
Toprak bakımı sonucunda, hem topraklarımızın bozulması, hem de
erozyonla taşınıp götürülmesi engellenir.
b. Sulama
Türkiye’de tarımsal verimi etkileyen en önemli faktör sulamadır.
Ülkemizin büyük bir bölümü kurak ve yarı kurak iklimin etkisindedir. Çoğu yerde
tarımsal faaliyetin yoğunlaştığı yaz döneminde, kuraklık hüküm sürmektedir. Bu
durum tarımdaki su ihtiyacını artırmaktadır. Ayrıca yağışların düzensizliği
özellikle tahıl tarımının yaygın olduğu sahalarda, her yıl üretimde
dalgalanmalara neden olmaktadır. Sulama olanaklarının geliştiği yerlerde;
- Tarım iklime bağlı olmaktan genel
olarak kurtulur.
- Yılda birden fazla ürün alınabilir.
- Toprak her yıl kullanılabilir.
- Üretimde süreklilik sağlanır.
- Nadas tarımı azalır veya sona erer.
- Üretimde dalgalanmalar önlenir.
- Ürün artışı meydana gelir.
- Özellikle sebze tarımı yaygınlaşır.
- Tarımın milli gelir içindeki ve
ihracatındaki payı artar.
Türkiye’de sulamaya en az Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde,
en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum yağış ve
buharlaşma koşullarıyla ilgilidir.
c. Gübreleme
Sulamadan sonra verimi artıran en önemli faktör gübrelemedir.
Toprağın devamlı kullanılması, minerallerin azalmasına neden olmakta ve verimi
azaltmaktadır. Gübreleme ve mineral takviyesi yapılarak toprağın verimi
artırılmaya çalışılır.
Türkiye’de sulamanın yaygınlaşmasıyla birlikte, özellikle
1960’lardan itibaren gübre kullanımı artmaya başlamıştır. Bugün topraklarımızın
önemli bir kısmında doğal ve suni gübre kullanımı yaygınlaşmıştır. Ancak hektar
başına düşen gübre kullanım miktarı, henüz arzu edilen düzeyin altındadır.
Türkiye’de gübre fabrikalarındaki üretim, ihtiyaca cevap
veremediğinden gübre dış alımı yapılmaktadır. İthal edilen gübre, çiftçiye
ucuza mal olması için sübvanse edilir. Yani, alındığı fiyatın
altında satılır.
d. Tohum
Islahı
Tarım ürünlerinden yüksek verim elde edilmesi, sulama ve
gübrelemenin yanında kaliteli tohumun kullanılmasıyla da yakından ilgilidir.
Günümüzde gen çalışmaları yoluyla, yüksek verim kapasitesine sahip tohumlar
elde edilmektedir. Türkiye’de bu amaçla Devlet Üretme Çiftlikleri ve Tohum
Islah İstasyonları kurulmuştur. Yapılan araştırmalar, kaliteli tohum
kullanımının tarımsal verimi en az % 10 oranında artırdığını ortaya koymuştur.
e. Makineleşme
İnsan emeği yada hayvan gücünün yerine yaygın bir biçimde makine
kullanımına makineleşme denir. Makineleşme yoluyla hem verim
yükselir, hem de üretim artar.
Türkiye’de1950’den sonra, tarımda makineleşme sürekli gelişme
göstermiştir. Bunun sonucunda mera ve otlak alanları tarım alanlarına
çevrilerek tarımsal üretimde önemli artışlar sağlanmıştır.
Türkiye’de bazı alanlarda, makineli tarıma tam geçilememiştir.
Bunun nedenleri şunlardır:
- Makine kullanımına elverişli olmayan
arazilerin varlığı (Doğu Karadeniz Bölümü gibi)
- Makine fiyatlarının çiftçinin alım
gücünün üzerinde olması
- Bazı bölgelerde iş gücünün daha ucuz
olması
- Makine kullanımının ekonomik
olmayacağı küçük işletmelerin bulunması
Türkiye’de makineli tarımla birlikte tarım alanlarında artış
olmuş, tarım ürünlerinin işlenmesi ve hasadında kolaylıklar sağlanmış, bu da
üretim artışına neden olmuştur. Ayrıca makineli tarımla birlikte mera
alanlarının azalması hayvancılığı olumsuz etkilemiş, iş gücü ihtiyacının
azalması işsizliğe ve göçlere yol açmıştır.
f. Zirai
Mücadele
Tarladaki ürünün hastalık ve zararlılara karşı korunması, tarım
hayatının önemli sorunlarındandır. Türkiye’de çok sayıda bitki hastalığı ve
bitki zararlıları görülmektedir. Bunlar, birçok üründe önemli zararlara yol
açabilmektedir. Bu yolla kaliteli tohumlar da hastalıklı duruma gelmektedir.
Hem kaliteli tohumların, hem de kaliteli ürünlerin zarar görmemesi için
hastalık ve zararlılarla etkili biçimde mücadele edilmelidir.
g. Pazarlama
Türkiye’de tarım ürünlerindeki üretimin artması, pazarlamanın
öneminin anlaşılmasını sağlamıştır. Tarım ürünlerinin pazarlanması, devlet ve
özel kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.
Devlet, tarım ürünlerinin alımına, kamu iktisadi teşebbüsleri
aracılığıyla katılmaktadır. Bu kuruluşlar, destekleme alımı ve taban fiyat
politikasını yürütmek için kurulmuşlardır.
Destekleme alımı ve taban fiyat uygulaması; fındık, tütün, şeker
pancarı, buğday, çay, pamuk gibi dayanıklı ve sanayiye yönelik ürünlerde
uygulanır.
h. Tarımı
Destekleyen Kuruluşlar
Türkiye’de tarıma destek sağlayan çeşitli kuruluşlar
bulunmaktadır. Bu kuruluşların başlıcaları ve yaptıkları faaliyetler şunlardır:
Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK): Üreticilerin her türlü tarım araç gereçlerini üretip satmakta,
üreticilere fide, hayvan, gübre ve tohumluk temin etmektedir.
Devlet Su İşleri (DSİ): Kurduğu bent, gölet, baraj ve sulama şebekesiyle tarımın sulama
ihtiyacını karşılamaktadır.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM): Türkiye’de bitki ve hayvan üretimini artırmaya, ürünleri
çeşitlendirmeye ve ürün kalitesini yükseltmeye çalışmaktadır.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO): Üreticilerin ürünlerini satın
alarak depolamakta ve daha sonra bu ürünleri iç piyasaya vermekte yada ihraç
etmektedir.
Ziraat Bankası: Çiftçilere tarımsal kredi
vermektedir.
Tarım Kredi Kooperatifleri: Çiftçinin tarımsal alet, ekipman, gübre, tohum ve ilaç teminini
sağlar. Aynı zamanda sermaye ihtiyacını karşılar.
Yukarıdaki kuruluşlardan başka; Çaykur, Çukobirlik, Tariş,
Fiskobirlik, Devlet Üretme Çiftlikleri, Toprak Su ve Zirai Mücadele Teşkilatı
gibi tarımı destekleyen birçok kuruluş vardır.
TARIM İŞLETME METOTLARI
Aynı fiziki koşullara sahip olan tarım alanlarından farklı verim
alınması, uygulanan tarım metotlarından da kaynaklanmaktadır. Başlıca tarım
işletme metotları şunlardır:
a. İntansif
(Yoğun) Tarım
Modern tarım yöntemi olarak da bilinir. Nüfus yoğunluğunun fazla,
tarım alanlarının sınırlı olduğu ülkelerde ve bölgelerde gelişmişlik
derecelerine göre uygulanır. Hollanda, Belçika, Almanya, İsrail, Japonya
intansif tarımın en yoğun uygulandığı ülkelerdir.
Bu metotta, birim alandan en yüksek verim elde etme amaçlanır.
Bunun için sulama, gübreleme, tohum ıslahı ve makine kullanımı gibi verimi
artıran tüm yöntemler uygulanır. Üretimde yıllar arasında çok farklılıklar
olmaz. Elde edilen verim ve gelir fazla olur. Ülkemizde Marmara, Ege ve Akdeniz
ovalarında intansif tarım metodu yaygındır.
b. Ekstansif
(Yaygın) Tarım
Tarım alanlarının geniş, nüfus yoğunluğunun fazla olmadığı ülkeler
ile gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak kullanılan bir
yöntemdir. Bu tarım yöntemi Arjantin, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerde
yaygındır. Bu metotta toprak yoğun bir şekilde işlenmez. İklim koşullarına göre
verimde değişiklik olabilir. Ülkemizde İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde
ekstansif tarım yaygındır.
c. Nadaslı
(Kuru) Tarım
Bu tarıma, ilkel tarım metodu da denir. Yağışların yetersiz olduğu
ve sulama yapılamayan sahalarda uygulanır. Topraklardan iki yılda bir ürün
alınır. Ürün ekilemeyen yıllarda toprak sürülerek havalandırılır. Böylece su
depolanması ve mineral zenginleşmesi sağlanır. Ülkemizde en fazla İç Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde uygulanır. Karadeniz kıyılarında ise yağışlı
iklimden dolayı nadas tarımına ihtiyaç yoktur.
d. Sera
Tarımı
Türkiye’de kışların ılık geçtiği, güneşli gün sayısının fazla
olduğu Akdeniz ve Ege kıyılarında yaygın olarak kullanılan tarım yöntemidir. Bu
yöntemde şeffaf örtülerle kapatılan alanlarda, daha çok kış ve ilkbahar
mevsimlerinde vaktinden önce sebze meyve üretimi yapılır. Bu sayede ülkemizde
her mevsim taze sebze ve meyve bulunabilir.
e. Münavebeli
Tarım
Tarım alanlarında her yıl aynı ürünün ekilmesi yerine, dönüşümlü
olarak bir yıl buğday, diğer yıl tütün, pamuk gibi değişik ürünlerin ekilme
yöntemidir. Başka bir ifade ile ürünlerin nöbetleşe ekilmesidir. Bu tarım
yöntemiyle, toprağın mineral durumu dengelenir ve verimde büyük düşmeler
engellenir.
TARLA VE BAHÇE KÜLTÜRLERİ
Ekim, dikim, sulama, gübreleme gibi işlemler sonucunda topraktan
elde edilen ürünler tarla ve bahçe kültürleri adı altında toplanır. Tahıllar,
baklagiller, sanayi bitkileri, yağ bitkileri, yem bitkileri, sebze, meyve,
zeytin, bağcılık ve çay üretimi tarla ve bahçe kültürleri olarak bilinir. Şimdi
sırayla bunları inceleyelim:
a. Tahıllar
Buğday: Orta kuşakta yarı kurak iklim bölgelerinde
yetişen ve ülkemizde en yaygın üretilen tarım ürünüdür. İlkbahar döneminde
filizlenmek ve büyümek için yağış, yaz döneminde ise olgunlaşmak için kurak ve
sıcak bir ortam ister. Bu özelliği nedeni ile Türkiye’nin yaz yağışları alan
Karadeniz Bölgesi kıyı kuşağı ile Kuzeydoğu Anadolu dışında kalan hemen her
yerinde buğday yetiştirilmektedir.
Buğday tarımı ülkemizde, daha çok kuru tarım yöntemi ile
yapıldığından, üretimde yıllar arasında dalgalanmalar görülmektedir. Türkiye’de
en fazla buğday üretimi İç Anadolu Bölgesi’nde yapılır. Daha sonraki sıraları
ise Marmara ve Akdeniz bölgeleri alır. Konya, Ankara ve Adana ise il olarak ilk
üç sırayı paylaşır. Türkiye buğday üretiminde, Dünya’da ilk sıralarda yer alır.
Ancak, ürettiğine yakın bir miktarı tükettiği için, buğday dış ticarette önemli
bir yer tutmaz.
Arpa: Türkiye’de buğdaydan sonra en
çok üretilen tahıl ürünüdür. Arpanın ekim alanı, buğday ile paralellik
gösterir. Ancak, arpa düşük sıcaklığa dayanabildiğinden ve kısa sürede gelişip
olgunlaştığından, buğdayın iyi yetişmediği birçok yerde de yaygınlık
kazanmıştır. Arpa, daha çok yem olarak kullanılır. Bira sanayiinin de temel ham
maddesidir. Türkiye arpa üretiminin yarısına yakınını İç Anadolu Bölgesi
gerçekleştirir. Bunu Güneydoğu Anadolu ile Ege bölgeleri takip eder. İklim
bakımından arpa üretimine en az elverişli yer, Doğu Karadeniz Bölümü’dür.
Mısır: Yaz döneminde yağış alan veya
sulama yapılan sahalarda yetiştirilir. Mısır, Türkiye’nin Karadeniz kıyı
kesiminde doğal yetişme olanağı bulmuştur. Buna bağlı olarak, mısır üretiminde
uzun yıllar boyunca, Karadeniz Bölgesi ilk sırayı almıştır. Son yıllarda,
mısırdan yemeklik yağ üretilmeye başlayınca, bu bitki, sanayi bitkileri arasına
girmiş ve özellikle Çukurova’daki üretimi yaygınlaşmıştır. Bunun sonucunda da,
Akdeniz Bölgesi mısır üretiminde Karadeniz Bölgesi’ni geçmiştir. Akdeniz
Bölgesi Türkiye üretiminin yaklaşık % 41’ini karşılar. Daha sonra Karadeniz,
Marmara ve Ege bölgeleri gelir. Türkiye’nin iç kesimlerinde mısır üretimi
oldukça azdır.
Pirinç (Çeltik): Pirinç, çeltik bitkisinin
tohumlarının kabuklarından ayrılmasıyla elde edilir. Bu nedenle yetiştirilen
bitkiye çeltik,
işlenerek elde edilen ürüne pirinç denir.
Çeltik bitkisinin, yetişme süresi boyunca yüksek nem ve sıcaklık
isteği vardır. Su içinde yetişmekle birlikte, başaklarının olgunlaşıp hasat
işleminin bitinceye kadar kurak bir dönem gereklidir. Çeltik tarımında makine
kullanımı çok azdır. Tarım daha çok insan emeğine dayanır.
Türkiye’deki pirinç üretiminin yarısından fazlasını Marmara Bölgesi
gerçekleştirir. Bu bölgemizi Karadeniz Bölgesi izler. Daha sonra Akdeniz
Bölgesi gelir. Marmara Bölgesi’ndeki başlıca üretici il olan Edirne, Türkiye
pirinç üretiminin üçte birine yakınını sağlar. Diğer üretici iller; Çorum,
Samsun, Sinop, Kastamonu, Adana ve Diyarbakır’dır. Türkiye’de üretilen pirinç
ihtiyacımızı karşılamaz. Bu nedenle her yıl önemli miktarlarda pirinç ithalatı
yapılır.
Pirinç tarlaları su ile dolu olduğundan sivrisinek üremesine neden
olur ve sıtma hastalığı için zemin hazırlar. Bundan dolayı devlet ekim
alanlarını sınırlandırmıştır.
Diğer Tahıllar: Yukarıda anlatılan tahıllardan
başka, Türkiye’de çavdar,
yulaf ve kuş yemi gibi tahılların
da üretimi yapılır. Bu tahıl ürünleri, verimi düşük topraklarda
yetişebildikleri ve kuraklığa dayanıklı oldukları için, diğer tahılların
yetiştirilemediği yerlerde yetiştirilir. Bu tahıllar daha çok hayvan yemi
olarak kullanılır. Ayrıca çavdardan alkol, yulaftan bisküvi sanayilerinde
faydalanılır.
b. Baklagiller
Mercimek: Türkiye’nin az çok her tarafında
yetişebilen mercimek, tarım ürünleri arasında nem ihtiyacı en az olan
bitkilerdendir. Olgunlaşma döneminde sıcak ve kurak bir iklim ister. Her türlü
toprak koşullarına dayanıklıdır. Türkiye’deki mercimek üretiminin üçte
ikisinden çoğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden elde edilir. Daha sonra İç
Anadolu Bölgesi gelir. Güneydoğu Anadolu’da kırmızı mercimek, İç Anadolu’da ise
yeşil mercimek üretimi yaygındır.
Nohut: Yarı kurak iklim koşullarında
yetişebilen nohut, en çok İç Anadolu Bölgesi’nde üretilir. Üretimin yaklaşık
üçte birini bu bölge karşılar. Baklagiller içerisinde en fazla üretim miktarına
sahiptir.
Fasulye: Yüksekliği 200 metreyi aşmayan
ve yaz döneminde sulanabilen yerlerde yetiştirilebilir. En önemli yetişme
alanları, kıyı bölgelerindeki ovalardır. Özellikle, Çukurova ve Antalya ovaları
ile Güney Marmara Bölümü’ndeki ovalarda fasulye tarımı yaygın olarak yapılır.
İç bölgelerde ise akarsu boylarındaki tarlalarda yetiştirilir.
Bakla: Türkiye’de bakla, taze iken
sebze olarak kullanılır. Ancak çoğunlukla kuru taneleri yem olarak kullanılır.
Seracılığın gelişmesine bağlı olarak taze bakla üretimi Akdeniz ve Ege
bölgelerinde yaygınlaşmıştır. Kuru bakla üretiminde ise Marmara Bölgesi başta
gelir. Marmara Bölgesi’ndeki Balıkesir ve Çanakkale illeri en çok kuru bakla
üretilen illerdir.
c. Sanayi Bitkileri
Tütün: Tütün bir sıcak iklim
bitkisidir. Yamaç arazilerdeki kıraç topraklarda iyi yetişir. Nemli havayı
sevmekle birlikte, taban suyunun yüksek olmaması gerekir. Olgunlaşma ve hasat
döneminde kurak iklim koşulları ister. Her türlü toprakta tütün tarımı
yapılabilir. Tütün, Türkiye’nin önde gelen gelir kaynaklarındandır. Türkiye’de
tütün tarımı devlet denetiminde ve belirli bölgeler ile yörelerde yapılır.
Bunun nedenleri kaliteyi korumak ve pazarlama sorununun ortaya çıkmasını
engellemektir.
Türkiye’deki tütün üretiminin yarısını Ege Bölgesi gerçekleştirir.
Daha sonra Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri gelir. Türkiye Dünya’da,
tütünlerinin yüksek kalitesiyle tanınmıştır.
Pamuk: Bir sıcak iklim bitkisi olan
pamuk, yetişme döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Pamuk yetiştirilecek
toprağın suyu tutmaması, geçirimli olması gerekir. Bu nedenle pamuk tarımında
alüvyal topraklar tercih edilir. Pamuk bitkisi ürün verdiği dönemlerde tabandan
sulanmalıdır.
Pamuk üretiminde Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta gelir. Türkiye
üretiminin % 48’ini bu bölgemiz gerçekleştirir. İkinci sırayı Ege Bölgesi,
üçüncü sırayı Akdeniz Bölgesi alır. Pamuk, dokuma ve tekstil sanayisinin
hammaddesidir. Pamuk bitkisinin tohumu (çiğit) yemeklik yağ sanayisinde de
hammadde olarak kullanılır. Dünya’da sayılı pamuk üreticileri arasında yer alan
Türkiye, pamuk ihracatında ilk sıralarda bulunmaktadır.
Şeker Pancarı: Türkiye’deki şeker pancarı
üretimi, 1926 yılında Uşak ve Alpulu (Kırklareli) şeker fabrikalarının
yapılmasıyla başlamıştır. Şeker pancarı hasadından hemen sonra işlenmesi
gerektiğinden, önce fabrikası kurulmuş sonra onun çevresinde üretilmeye
başlanmıştır.
Şeker pancarının fazla sıcaklık isteği yoktur. Ancak yetişme ve
ürün verme döneminde tabandan sulanması gerekir. Bu nedenle şeker pancarı
tarımı yapılan alanlarda sulama olanakları gelişmiştir.
Türkiye’deki şeker pancarı üretiminin yarısına yakınını İç Anadolu
Bölgesi gerçekleştirir. Bu bölgemizi Karadeniz ve Marmara bölgeleri izler.
Şeker pancarından şeker elde edildikten sonra, geriye kalan küspesi iyi bir
hayvan yemidir. Bu nedenle besi ve ahır hayvancılığı daha çok şeker fabrikaları
çevresinde yoğunluk kazanmıştır.
Keten ve Kenevir: Keten ve kenevir tropikal bölge
bitkilerindendir. Keten liflerinden keten kumaş, kot bezi, iç çamaşırı, yazlık
elbise, v.s. yapılır. Tohumlarından da bezir yağı elde edilir. Kenevirin
liflerinden halat, urgan ve çuval yapılır. Kenevirden uyuşturucu da elde
edildiği için, üretimi devlet kontrolündedir. Kastamonu, Şanlı Urfa, Samsun,
Çorum, Yozgat ve İzmir illerinde kenevir üretimi yapılır. Keten üretiminin
tamamına yakını ise Kocaeli ilinden sağlanır.
Anason: Baharatlı tohumları için
yetiştirilir. Hamur işlerinde ve yemeklerde kullanılır. Anason çayı,
yatıştırıcı olarak içilir. Türkiye’de üretilen anason daha çok rakı üretiminde
kullanılmaktadır. Üretiminin yarıdan fazlasını Burdur ili karşılar. Antalya,
Denizli ve Muğla anason üretiminin yapıldığı diğer illerdir.
d. Yağ Bitkileri
Ayçiçeği: Bir yaz bitkisidir. Yetişme
döneminde yağış ve sulama, olgunlaşma döneminde kuraklık ister. Buna bağlı
olarak, Doğu Karadeniz kıyı kesimi ile Erzurum – Kars yöresinde tarımı
yapılamaz.
Ayçiçeği tarımı başta Trakya olmak üzere, Marmara Bölgesi’nde
oldukça yaygındır. Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve Balıkesir illerinde üretim
yoğun olarak yapılır.
Marmara Bölgesi’nden sonra İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde ayçiçeği
üretimi önem kazanmıştır. Ayçiçeği tarımının en çok Marmara Bölgesi’nde
yapılmasının nedeni, Balkan ülkelerinden gelen göçmen Türk nüfusu yolu ile ilk
kez bu ürünün tarımının Trakya’dan yurdumuza girmesidir.
Türkiye’de
tüketilen bitkisel yağların yaklaşık yarısı ayçiçeğinden elde edilir. Türkiye,
ayçiçeği yağı üretiminde Dünya’da ilk sıralarda bulunmaktadır.
Haşhaş: Uyuşturucu yapımında
kullanılmasından dolayı devletin denetimi altında, sınırlı alanlarda ve az
miktarlarda yetiştirilen bir bitkidir. Doğal koşullara karşı çok hassas olduğu
için, don olayları ve yağmurdan büyük zarar görür. Özellikle kapsüllerinin
toplandığı dönemde yağmur yağması, haşhaşın değerini düşürür. Haşhaş bitkisinin
sakızından tıpta çok kullanılan ilaç ve uyuşturucu elde edilmektedir. Ayrıca
tohumundan yemeklik yağ elde edilmekte ve tohumların küspesi de hayvan yemi
olarak kullanılmaktadır.
Türkiye’de
haşhaş üretiminin üçte ikisini Ege Bölgesi karşılar. Bu bölgedeki üretim Afyon,
Kütahya, Uşak, Denizli illerinden sağlanır. Geri kalan kısım İç Anadolu
Bölgesi’nde üretilir. İç Anadolu’da üretimin tamamına yakını Konya iline
aittir. Diğer bölgelerde de yetişebildiği halde, devlet ekimine
izin vermediğinden üretilmemektedir.
Soya Fasulyesi: Yağı insan beslenmesinde, unu
ise yem olarak kullanılır. En çok Akdeniz Bölgesi’nde ve Orta Karadeniz
Bölümü’nde üretilir. Türkiye soya üretiminin %90’dan fazlasını Akdeniz Bölgesi
karşılar. Yetişme devresi kısa olduğundan ikinci ürün olarak ekilir.
Susam: Ilıman iklim bitkisidir.
Tohumlarından yağ elde edilir. Tahin helvası yapımında ve pastacılıkta
kullanılır. Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde susam tarımı
yapılmaktadır.
Yer Fıstığı: Sıcak ve nemli iklim koşulları
ile gevşek topraklarda tarımı yapılır. Yer fıstığı çerez olarak kullanıldığı
gibi, sabunculukta ve sıvı yağ elde etmede de kullanılır. Türkiye üretiminin
büyük kısmını Akdeniz Bölgesi karşılar. Ayrıca Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin
batı kesimlerinde de üretilmektedir.
Kolza ve Aspir: Bu ürünlerden de yağ
çıkarımında faydalanılır. Küspeleri, hayvan yemi olarak kullanılır. Kolza en
çok Trakya’da, aspir ise Bursa, Balıkesir, Eskişehir ve Kütahya’da
üretilmektedir.
e. Yem Bitkileri
Yem
bitkilerinden yonca,
Türkiye’nin her tarafında yetiştirilir. Yonca, kolay yetiştirilebilen ve yılda
birden fazla biçilebilen bir bitkidir. Ot verimi ve kalitesi yüksektir. Korunga,
yoncanın yetiştirilmediği verimsiz topraklarda yetiştirilir. Genelde kuru ot
olarak tüketilir. Çekirdeklerinin bal özü taşıması nedeniyle arıcılık
bakımından da önemlidir. Burçak,
daha çok koyun yemi olarak tercih edilir. Türkiye’de yaygın olarak üretilir. Fiğ ise yeşil ya da
kuru ot olarak hayvan beslenmesinde kullanılır.
f. Sebzecilik
Türkiye’de
hemen her türlü sebze yetiştirilmektedir. Sebzeler, tahıllardan farklı olarak
sulama isteyen ve yoğun emek harcanarak üretilen ürünlerdir. Ayrıca kış
aylarındaki seracılık sayesinde, üretimi devam ettirilerek kesintiye uğramaz.
Sebze
üretiminde ilk sırayı Akdeniz Bölgesi alır. Bu bölgede kış mevsimi ılık
olduğundan, seralarda kışın sebze üretilmektedir. Ayrıca tarla sebzeleri de,
ilk önce Akdeniz Bölgesi’nde üretilir. Ege Bölgesi, Akdeniz’den sonra en çok
sebze üretilen bölgedir. Özellikle Kıyı Ege ovalarında yaygın olarak sebze
tarımı yapılmaktadır. Marmara Bölgesi’nde daha çok Bursa, Balıkesir ve
Çanakkale illerinde sebze üretimi yaygındır. Karadeniz kıyı kesiminde, fazla
yağıştan dolayı sebzecilik pek gelişmemiştir. Ancak Orta Karadeniz Bölümü’ndeki
Çarşamba ve Bafra ovalarında sebze tarımı yoğun olarak yapılır. İç Anadolu
Bölgesi’nde Niğde ve Nevşehir çevresinde patates tarımı çok yaygındır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde GAP ile birlikte, sulanan alanların genişlemesine
bağlı olarak sebzecilik gittikçe gelişmektedir. Doğu Anadolu’da ise Elazığ,
Malatya, Muş gibi ovalarda kısa yaz devresinde az da olsa sebze tarımı
yapılmaktadır.
g. Meyvecilik
Türkiye’de
değişik iklim özellikleri ve toprak türlerine bağlı olarak çok çeşitli meyve
yetiştirilmektedir. Türkiye’deki dikili alanların yaklaşık % 40’ı meyvelere
ayrılmıştır. Bu yüzden meyvecilik tarım hayatında önemlidir. Ülkemizdeki meyve
üretim miktarları oldukça yüksektir. Çoğu yaş olarak tüketilen meyvelerin bir
kısmı kurutularak önemli ölçüde ihraç edilir. İç ve dış ticaretimizde önemli
yeri olan meyveler; fındık, turunçgil, incir, elma ve antep fıstığıdır.
Fındık: Ilıman ve serin iklim
bölgelerinin bitkisidir. Don olayı ve yaz kuraklığı verimi düşürür.
Türkiye’deki fındık üretiminin yaklaşık % 76’sını Karadeniz Bölgesi sağlar.
Ordu, Giresun, Trabzon, Samsun, Bolu, Düzce (Akçakoca çevresi) ve Zonguldak
üretimin yoğun olduğu illerdir. Fındık üretiminin geri kalan bölümü Marmara
Bölgesi’nden sağlanır. Adapazarı ve İzmit bölgedeki başlıca üretici illerdir.
Türkiye,
hem üretim bakımından, hem de üretilen fındığın kalitesi bakımından Dünya’da
ilk sırada gelmektedir. ABD, İsviçre, Almanya ve Belçika başlıca fındık ihraç
edilen ülkelerdir.
Turunçgiller: Narenciye adı da verilen bu
ürünler, portakal, limon, mandalina, greyfurt ve turunçtan oluşur. Anavatanı
Güneydoğu Asya’dır. Humusça zengin alüvyal topraklarda iyi yetişen
turunçgiller, yüksek sıcaklık ve bol yağış ister. Yağışın yeterli olmadığı yaz
aylarında sulanması gerekir. Don olayları meyveye ve ağaca zarar verir. 0
ºC’nin hemen altında meyveleri, -2 ºC’de dalları ve -7 ºC’de ağacın kendisi
donmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı, turunçgil tarımı deniz kenarlarında
yaygınlaşmıştır. Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesimi üretimin % 91’ini sağlar. Geri
kalanı ise, Ege kıyılarındaki Muğla, İzmir, Aydın illerinden karşılanır.
Kışları ılık geçtiğinden, bir miktar da Rize kıyılarında yetiştirilir.
İncir: Yetişebilmesi ve meyve
verebilmesi için yüksek sıcaklık ister. Soğuğa ve don olaylarına karşı
duyarlıdır. Meyve döneminin yağışsız geçmesi gerekir. Alüvyal topraklarda daha
iyi yetişir. İncir, aradığı iklim ve toprak koşullarını, en iyi olarak Ege
Bölgesi’nin kıyı kesiminde bulmuştur. Bunun sonucu olarak Ege Bölgesi üretimde
ilk sırayı alır. Aydın ve İzmir yoğun olarak incir tarımının yapıldığı
illerdir. Akdeniz ve Karadeniz kıyı kesimi ile Güney Marmara ve Güneydoğu
Anadolu’da da bir miktar incir yetiştirilir. Türkiye incir üretiminde Dünya’da
ilk sıradadır.
Elma: Türkiye’de üzüm ile birlikte en
çok yetiştirilen ve üretim alanı en geniş olan meyve elmadır. Her türlü iklime
uyum sağlamıştır. Az kireçli ve derin topraklarda yüksek verim sağlar. Elma
üretiminde İç Anadolu Bölgesi ilk sırayı, Akdeniz Bölgesi ikinci sırayı alır.
Niğde, Konya, Karaman, Amasya ve Isparta elma üretiminin yoğun olarak yapıldığı
illerdir.
Antep Fıstığı: Dünya’nın oldukça sınırlı
bölgelerinde yetişen ve meyvesi kuru yemiş olarak kullanılan bir bitkidir.
Volkanik topraklarda daha iyi yetişmektedir. Fazla nem ve yağış istemez. Yaz
kuraklığına ve sıcaklığına dayanıklıdır.
Güneydoğu
Anadolu Bölgesi üretimin çoğunu karşılar. Gazi Antep, Şanlı Urfa, Adıyaman ve
Siirt başlıca üretici illerdir. Bu illerin dışında Bitlis, Hatay, Mersin
(Gülnar) ve İzmir illerinde de az miktarda üretilir. Antep fıstığı bir yıl çok,
diğer yıl az ürün veren bir bitkidir.
Türkiye
dışında, İran ve ABD ile Lübnan dağlarının belirli kesimlerinde sınırlı da olsa
antep fıstığı üretimi yapılmaktadır.
Diğer Meyveler: Yukarıda anlatılan meyve
çeşitlerinden başka, Türkiye’de daha birçok meyve yetiştirilmektedir. Bunların
çoğunluğu iç tüketime yöneliktir. Muz, şeftali, kayısı, ceviz, badem, erik,
vişne ve kiraz bunların başlıcalarıdır. Bunlardan muz, yalnızca Akdeniz Bölgesi’nde
üretilmekte ve üretim yetmediğinden ithalatı yapılmaktadır. Buna karşın en çok
Doğu Anadolu Bölgesi’nde üretilen kayısının ihracatı yapılmaktadır. Son
yıllarda kivi ve avokado da Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinin kıyı kesiminde
yetiştirilmeye başlanmıştır.
h. Zeytincilik
Yeryüzündeki
yetişme alanı en dar olan bitki zeytindir. Kışın yüksek sıcaklık ister ve yaz
kuraklığına dayanıklıdır. Zeytin, antep fıstığı ve badem gibi bir yıl çok,
izleyen yıl az ürün veren bir bitkidir.
Türkiye’deki
en uygun yetişme koşullarını Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin kıyı
kesimlerinde bulmuştur. Ülkemizdeki en geniş zeytinlikler, Ege Bölgesi’nde ve
Edremit Körfezi çevresinde toplanmıştır. Ege Bölgesi üretimde ilk sırayı alır.
Daha sonra Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri gelir.
Zeytin,
yeryüzünün sınırlı bölgelerinde üretilir. İnsan sağlığı açısından son derece
faydalı bir tarım ürünüdür. Sofralık olarak tüketildiği gibi yağı çıkarılarak
da kullanılır.
ı. Bağcılık
Bağlarda
üzüm üretimi yapılır. Üzüm asmasının ve üzüm çubuğunun dikili olduğu arazilere
bağ adı verilir. Üzüm bitkisi kışın -40 ºC sıcaklığa kadar dayanıklıdır.
Olgunlaşma ve hasat döneminde kurak bir devre gereklidir. Humusça zengin
kuvvetli topraklarda iyi yetişir. Yazların yağışlı geçmesinden dolayı, Doğu
Karadeniz kıyı kesiminde ve Doğu Anadolu’nun sıcaklığı yetersiz yüksek
yerlerinde bağcılık yapılmaz.
Ege
Bölgesi, bağcılığın en yaygın olduğu ve en çok üzüm üretilen bölgedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ikinci sırayı alır. Türkiye bağcılık alanlarının
genişliği ve üzüm üretimi ile Dünya’da ilk sıralarda yer alır. Kuru üzüm
üretiminde Türkiye birinci sıradadır.
j. Çay
Tropikal
iklim bölgelerinin tarım ürünüdür. Nemli sıcak veya nemli ılıman iklim
koşullarında tarımı yapılabilir. Kireçsiz ve kalınlığı çok olan topraklarda iyi
yetişir. Türkiye’de yalnızca Doğu Karadeniz Bölümü kıyı kesiminin iklim ve
toprak koşullarına uyum sağlamıştır. Türkiye’deki çay üretiminin dörtte üçü
Rize ilinden sağlanır. Trabzon, Artvin, Giresun ve Ordu diğer üretici illerdir.
Bahçelerden
toplanan yaş çay yapraklarının, aynı gün içinde atölye ve fabrikalarda
işlenmeye başlanması gerekir. Günlük çay yaprakları, birtakım işlemlerden
geçerek kuru çay elde edilir. Türkiye’de kuru çay üretimi devlet ve özel sektör
tarafından gerçekleştirilir. Üretim, tüketimden fazladır. Bu nedenle üretilen
çayın bir kısmı ihraç edilir.
k. Seracılık
Seracılık,
kış sıcaklıklarının belirli bir sıcaklığın altına inmediği yerlerde yapılır.
Kış sıcaklıklarının düşük olduğu yerlerde seracılık ekonomik olmaktan çıkar.
Türkiye’deki seraların ısıtılmasında daha çok Güneş’ten yararlanılmaktadır.
Ancak son yıllarda kaplıca suları ile ısıtılan seralar yaygınlaşmaktadır.
Ülkemizde
Hatay’dan İzmir’e kadar uzanan kıyı şeridinde seracılık önemli bir tarım faaliyeti
haline gelmiştir. En yoğun olarak yapıldığı bölge Akdeniz Bölgesi’dir.
Türkiye’deki seraların hemen hemen yarısı Antalya’dadır. İkinci sırayı Mersin
ili almaktadır. Son yıllarda seralarda çiçek üretimi de birçok yerde önem
kazanmıştır. İzmir, Yalova ve Antalya çiçek seracılığında önem kazanan
illerdir.
Turfanda
sebzecilik ise, bir mevsim başı üretim faaliyetidir. Bazı sebze ve meyvelerin,
açık hava koşullarında erkenden yetiştirilip pazarlanması esasına dayanır.
İlkbaharın erken başladığı yörelerimizde, sebze ve meyveler erken olgunlaşırlar
ve 30 – 40 gün önceden pazarlara sunulurlar. Bu üretim faaliyetine turfanda
sebzecilik, bu sebzelere de turfanda
sebze denir.
Turfanda sebze ve meyvecilikte Adana, Antalya ve Mersin illeri ilk üç sırayı
paylaşırlar.